Mehmet KARA |
|
Dikkat! Hurda arabada yeni kazalar olmasın |
Başbakan Erdoğan’ın yargı reformu maddelerinin de bulunduğu anayasa paketinin “en kısa sürede” TBMM’ye sunulacağını açıklamasının ardından hükümet bir kez daha kısmî bir anayasa değişikliği için harekete geçti. Kapsamlı bir anayasa değişikliğinden vazgeçen hükümet bu sefer de “mini bir paket” hazırlığı içinde. Pakette neler olacağı ortaya çıkmaya başladı. YAŞ ve HSYK kararlarına yargı yolunun açılması, siyasî partilerin kapatılmasının zorlaştırılması, ombudsmanlık gibi konuların pakette yer alacağı ve 10-15 maddede değişiklik yapılacağı söylense de, tam bir netlik yok. Daha önce hazırlanmış olan 5 anayasa değişiklik paketi ile bilim kurulunun hazırladığı yeni anayasa taslağı dikkate alınarak karma bir çalışma yapılıyor. Bu çalışma sonrasında da ortaya çıkacak paketin hazırlanmasından sonra parlamentoda grubu bulunan partilerin ziyaret edilip edilmeyeceği konusunda ise bir netlik yok. * * * Salı günü Meclis kulislerinde bu paket konuşuluyordu. Şimdiden tartışılmaya başlanan değişiklik parti kapatma konusundaki anayasada yapılacak düzenleme. Şu anda üzerinde durulan siyasî partilerin uyacağı kuralları düzenleyen 69. maddenin Venedik kriterlerine göre düzenlenmesi. Bu da sadece şiddete karışan partilerin kapatılması anlamına geliyor. Bu maddeye Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kapatma dâvâsı açabilmesi için Meclis’ten 367 milletvekilinin onayını almasının da yer alması düşünülüyor. Hükümet şimdiden bu değişikliklerin referanduma gideceğini kabul etmiş gözüküyor. 1982 Anayasasına göre, anayasa değişikliklerinin en az 367 oyla kabul edilmesi gerekiyor. Bu durumda referanduma sunup sunmama cumhurbaşkanının yetkisinde. 330 ile 367 oy arasında kabul edilmesi durumunda ise referandum zorunlu hale geliyor. Şu anda 337 milletvekili olan iktidar 330’u bulmakta bile zorlanabilir. Referanduma gidilmesi durumunda da bir uzlaşma sağlanamazsa şu anda grubu bulunan partilerin “ret” oyu için yoğun şekilde çalışacağı ortaya çıktı. Bunun için kulislerde konuşulan değişiklik seçim barajının yüzde 7’ye çekilmesi. Buna şimdilik “hayır” dense de böyle bir handikap görüldüğün de, bu seçeneğin devreye sokulabileceği konuşuluyor. Barajın yüzde 7’ye düşürülmesindeki amacın, parlamento dışındaki partilerin desteklerini alabilmek olduğu söyleniyor. Bunu düşünürken de, şu aşamada CHP ve MHP’nin referandumda “hayır kampanyası” başlatırsa paketin referandumda geçmesinin hayli zor olacağı hesaba katılıyor. Referandumda “ret” çıkması durumunda da Erdoğan erken bir seçimin olmayacağını söylese de, muhalefetin erken seçime zorlayacağı da hesaba katılıyor. Bir diğer konu da Türkiye milletvekilliği meselesi. Bunun da pazarlık konusu için pakete konulabileceği söyleniyor. Bu durumda yüzde 10 barajını aşamayacak partiler Türkiye milletvekili sistemi ile Meclis’te temsil edilebilecek. * * * Elbette getirilmesi düşünülen pakette yer alan YAŞ ve HSYK kararlarına yargı yolunun açılması, parti kapatmaların zorlaştırılması demokrasi ve özgürlükler açısından önemli değişiklikler. Ancak bu aşamada izlenecek yol çok önemli. Yeni kapatma dâvâsının ayak seslerinin duyulduğu veya konuşulduğu şu günlerde aceleye getirilmesi yeni yol kazalarına sebep olabilir. CHP’nin daha paket ortada yokken AYM’yi adres göstermesi bunun işâreti… “367 meselesi”nde ortaya çıkan garipliğin yeniden hortlayabileceği hesaba katılmalı. “367 mucitleri” şimdiden millet tarafından onaylanan referandumu bile Anayasa Mahkemesi’nin iptal edebileceğini söylemeye başladılar bile. Diğer yandan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın ortada yeni bir paket yokken dikkat çektiği hususlar da dikkat çekici. Kılıç, son dönemlerde anayasada değişiklik girişimlerinin birçok gerilime yol açtığına dikkat çekerken, korkusunun anayasa değişikliğinin de mahkemeye gelmesi olduğunu söylüyor. Kılıç, anayasa değişikliği konusunda “uzlaşma”nın üzerinde duruyor. Aksi durumda “çok ağır hasarlar” verebileceğini söylüyor. (Hürriyet, 3.3.2010) Son yıllardaki tecrübelere bakıldığında bu görüşlerin yabana atılmaması gerekiyor. Görünen o ki, gelinen nokta kısmî değişikliklerin yapılmasının dahi zor olduğunu gösteriyor. Bu aşamada anayasanın tamamının değiştirilip, referanduma sunulması daha gerçekçi görünüyor. Erdoğan’ın dediği gibi “Hak ve özgürlüklere ulûfe gözüyle bakılamaz. Taksit taksit demokrasi anlayışı çağdışıdır...” Anayasada daha önce yapılan taksit taksit değişiklikler çözüm olmadığını unutmamak lâzım. Şu anda konuşulan değişiklikler demokratikleşme açısından fevkalâde önemlidir. Ancak, “konjonktür”ün yine Türkiye’nin önüne çıkacağı görülüyor. Yeni, özgürlükçü, demokrat, sivil bir anayasa tek çıkar yol. Çünkü bu anayasa ile artık Türkiye yönetilemiyor. Cemil Çiçek’in deyimiyle, “Bu Anayasa eski ve hurda bir araba gibi, uzun yola gitmek mümkün değil. Karbüratör su kaynatır, lastik-fren patlar…” Yani, karbüratörün suyunu değiştirseniz lastikler patlak, lastiği değiştirseniz freni patlak… Bu yüzden ya arabayı kökten elden geçirmek, ya da yenisini almak gerek: Yenisini almak en güzel yol olarak görünüyor.
05.03.2010 E-Posta: [email protected] |