Muzaffer KARAHİSAR |
|
Yaşlılık ve mutluluğun reçetesi |
Yaşlılarla verilen hizmetin kalitesini arttırmak, daha verimli ve başarılı çalışmalar yapmak, yeni yöntem ve teknikleri zamanın şartlarına uygun olarak sunmak; ayrıca Genel Müdürlüğün her konudaki talimatlarını yakından takip etmek ve aynı mesleği icra eden huzurevleri idarecileri ile çeşitli görüş alışverişi ve istişarelerde bulunmak üzere, Antalya Kemer’de beş günlük bir seminere katıldık. Hizmet götürdüğümüz insanları mutlu ve huzurlu bir şekilde bakımlarını yapmak, sağlık, temizlik ve beslenme ihtiyaçlarının kaliteli bir şekilde temin edilmesi konularında yararlı çalışmalar ve sunumlar yapıldı. Yaşlı insanların sosyal, psikolojik ve ruhî durumlarının dikkate alınarak hizmet sunulması, hayata bağlanmaları için alternatif hizmet modelleri ve yöntemlerinin sürekli araştırılması, takip edilmesi ve uygulanması gereği üzerinde duruldu. Yaşlılıkta stres ve insanların başarılı, sağlıklı yaşlanmaları ve her zaman mutlu olmalarının yöntemleri anlatıldı. Hızla yaşlanan dünya nüfusu, yaşlı insanların karşılaşabilecekleri güçlükleri ve alınacak tedbirleri, yöntemleri, alternatif hizmet modellerini konuşmak, araştırmak gereğini ve mecburiyetini insanların ve ilim adamlarının gündemine taşımıştır. 28.01 2010 tarihli Yeni Asya gazetesinde yer alan bir haberde: “İtalya’nın Padova Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre dinî yaşantısına önem veren insanların Alzheimer hastalığına yakalanmasının, diğer insanlara göre daha düşük seviyede olduğu belirtildi.” İnsan bir yolcudur. Ruhlar âleminde başlayan yolculuk çocukluktan, gençlikten, yaşlılıktan, kabirden geçerek ebedi memleketlere doğru sürüp gidiyor. Dünyada yaşadığımız her zaman dilimi içerisinde insanların kendilerine ait bir dünyaları vardır. O dünyanın içerisinde iyi-kötü, güzel-çirkin, hayır-şer, hidayet-dalâlet karışık olarak bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmını tercih edenler huzurlu ve mutlu oldukları gibi; kötüyü tercih edelerin de huzursuz ve mutsuz oldukları çoğu zaman açıkça görülmektedir. İnsanda bu iki durum uzun süre birlikte bulunmazlar. Birinin olduğu yerde ötekisi daha az bulunur ya da hiç olmaz. İnsanın dünya ve ahiret saadetini temin edecek, huzura, saadete, selâmete kavuşturacak ölçüler, reçeteler Allah’ın yüce Resülü tarafından bizlere Kur’ân-ı Kerim ve sünnet-i seniyyesi vasıtası ile gönderilmiştir.. Allah’a iman etmenin, O’na dayanıp, güvenip sabır ile şükür ve tevekkül etmenin insan kalbine, ruhuna ve manevi âlemlerine sonsuz ferahlıklar ve mutluluklar verdiği; Kur’an’ı dinlemek, hükümlerine uymak, namaz kılmak ve büyük günahları terk ederek Allah’a hakiki kul olmanın insanlara dünya ve ahirette kazandırdığı mükâfatlar, iyilikler ve güzellikler Risale-i Nur eserlerinde tafsilatı ile anlatılmaktadır. “Diğer ilaç ise, şükür ve kanat ile talep ve dua ve Rezzâk-ı Rahîm’in rahmetine îtimattır. Öyle mi? Evet, bütün yeryüzünü bir sofra-i ni’met eden ve bahar mevsimini bir çiçek destesi yapan ve o sofranın yanına koyan ve üstüne serpen bir Cevad-ı Kerim’in misafirine fakr ve ihtiyaç, nasıl elîm ve ağır olabilir…”1 İnsan mutluluğun ve huzurun reçetesini imanla, inançla, ibadetle, dua ile ve hayırlı işlerle meşgul olmakla bulabilir. Ölçülü yeme, içme, uyuma, düzenli ve prensipli hayat tarzı ile olayların ve streslerin dalgalarına kapılmadan; kötü ve kötülüklerden uzak kalarak ömrün dünya etabını kazasız, belasız tamamlayarak kabre imanla girmek, “Zindan-ı dünyadan bostan-ı cinâna huzur-u Rahmâna” yüz akıyla olarak varabilmek her fani beşerin birinci ve öncelikli meselesi olmalıdır.
Dipnot:
1. Said Nursî, Sözler, 7. Söz
09.03.2010 E-Posta: [email protected] |