Faruk ÇAKIR |
|
Çarşaf yırtan parti |
Mart ayı başında çok dikkat çekici bir ‘eylem’e imza atıldı. Mersin’de, Halifeliğin kaldırılışının 86’ncı yıldönümü nedeniyle bir araya gelen yaklaşık 100 CHP’li kadın, ‘kara çarşaf’ı yırtarak, Cumhuriyet’e sahip çıktıklarını söylemişler. 3 Mart’taki bu ‘eylem’ insaf ehli herkesi rahatsız etti. Öyle ki, geçmiş yıllarden benzer ‘eylem’lere en azından itiraz etmeyerek destek olan CHP bile bu defa rahatsızlığını dile getirdi ve eyleme imza atan ‘üyeler’inin istifa ettirdi. CHP rahatsızlığı ilân etmekle yetinmedi, çirkin hadise bazı parti yöneticileri ve son olarak da genel başkan tarafından kınandı. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, Mersin’deki çarşaf yırtma ‘eylem’inin kendisini derinden etkilediğini söylemek durumunda kaldı. Malatya CHP 33. Olağan Genel Kurulu’na katılan CHP Lideri Baykal, “Herkes çok iyi bilmelidir ki; CHP’lilerin yırtma, yakma gibi siyasî bir üslubu yoktur, olamaz da. Bizim siyasî üslubumuz diyalogdur. Kimsenin, kimseye böyle hükmetmeye hakkı yoktur. CHP’nin hiç kimsenin giyim-kuşamına, ahlâkına, kültürüne müdahale hakkı yoktur. Herkes inancında, yaşayış biçiminde, giyiminde özgürdür” şeklinde konuşmuş. (AA, 7 Mart 2010) Yapılan bir yanlıştan geri dönmeye çalışan CHP’ye eski günlerini hatırlatıp; “Hayır, senin asıl maksadın çarşaf yırtmaktır” deme niyetimiz yok. Ancak CHP’deki bu ‘pişmanlığın’ aynı zamanda Türkiye’nin geldiği noktayı göstermesi bakımından önemli olduğunu da biliyoruz. Yıllar yılı tesettürle mücadele eden ve bunu ‘görev’ aşkıyla yapan bir partinin, bugün “çarşaf yırtma eylemi”ne genel başkan seviyesinde itiraz etmesi yabana atılacak bir gelişme değil. Tabiî ki başka çelişkiler de var: “Çarşaf yırtma eylemi”ne karşı çıkan aynı CHP, halkın yüzde 70’inin tasvip ettiği “başörtüsü”ne karşı çıkmayı sürdürüyor. Denilebilir ki, “CHP başörtüsüne karşı çıkmıyor, başörtüsünün ‘kamusal alan’a girmesine itiraz ediyor.” İlk bakışta haklı gibi görünen bu itirazın temelsiz olduğunu her halde CHP’liler de bilir. Çünkü hiç bir hür dünya ülkesinde böyle anlamsız ya da böyle anlamlı bir yasak yok. Üstelik, ‘çarşaf’ı tercih edenlerin sayısı daha az. Başörtüsünü tercih edenlerin sayısı ise hayli fazla. Oy kaygısıyla ‘çarşaf’a sahip çıkan CHP’nin, başörtüsü mağdurlarını görmezden gelmesi ve yanlışta ısrar etmesini anlamak mümkün değil. Nasıl ki 10 yıl önce ya da 20 yıl önce bir CHP yönetici ne sebeple olursa olsun ‘çarşaf’a sahip çık(a)mazdı. Ama değişen Türkiye şartları onların da çarşafa sahip çıkar duruma getirdi. Aynı şekilde inşaallah yakın gelecekte başörtüsü konusunda sergiledikleri inadın da temelsiz ve yanlış olduğunu görecekler. Hatırlamak lâzım kı, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, savaş sırasında gittiği Bosna-Hersek’e hediye olarak ‘başörtüsü’ götürmüştü. Dün ‘hediye’ olarak götürülen başörtüsü, bugün nasıl ‘yasak listesi’nde yer alabilir? Çarşaf yırtma ve sonsasında yaşanan gelişmeler de göstermiştir ki, Türkiye’nin mayasında ‘inanç’ vardır. Kim ki bu ‘maya’yı bu gerçeği dikkate alır; milletten destek görür. Kim ki bunları görmezden gelir ve yanlışta inat eder, yine milletten ‘red’ karşılığını görür. Ne kaygısıyla olursa olsun, CHP’yi de ‘tesettür’ü savunur halde görmek milleti mennun etmiştir. İnşallah yakın gelecekte başörtüsünü de savunurlar ve keyfi yasak sona erer. Çünkü yırtarak ve yıkarak değil; yaparak ve tamir ederek düzlüğe çıkabiriz.
tıklayın! 09.03.2010 E-Posta: [email protected] |