Ali FERŞADOĞLU |
|
En azılı düşmanını tanımak |
Nefsi terbiye etmenin, dizginlemenin önemli bir adımı, “nefsin merhalelerini ve en alt basamağı olan emmâre ve dostlarını” tanımaktır. Nefis, niçin verilmiş? Önce nefsi tanımlayalım: Nefs, can, ruh, enaniyetimiz/benliğimiz, kişiliğimizdir. Maddî-mânevî bütün varlığımızı; fizik ve metafizik cephemizi oluşturur. Ruhumuzun tekâmülünün zenbereği, itici gücü olan “nefis”; lezzet, şehvet-gazap, fazîlet gibi şeylerin kaynağı; aynı zamanda benlik ve kişiliğimizin negatif, kötü yönü, olumsuz nitelikleri kendinde toplayan, kötülüğe sevk eden; çirkin arzuları kamçılayan; ruhun behimî, hayvanî, nebatî, süflî cephesidir. Her şey zıddıyla bilinir. Kâinat zıtlarla doludur. Fark etme, anlama ve gerçekler de bu zıtlıklardan doğmaktadır. Nefis de bunlara kaynaklık eder. Eğer o olmasaydı, melekler gibi makamımız sabit kalırdı. Ruhumuzu tekâmül ettirmek/olgunlaştırmak, duygularımızı geliştirmek ve “kâmil” denen “gerçek insan” vasfını kazanabilmek, nefsin eğitilip terbiye edilmesi ve nihâî amacına ulaştırılabilmesi için şu merhalelerden geçmesi gerekir: Emmâre, levvâme, mutmainne, radıye, mardıyye, mülhime, zekiyye.1 Bahis mevzuu ettiğimiz nefs-i emmâre; zülüm, gasp, hased, gıybet gibi menfî duyguların ve gayr-i meşrû lezzetlerin hâkim olduğu terbiye edilmemiş, ham haldeki rûh hâlidir. “Devamlı kötülüğü emreder”2 ve süflî, basit, zararlı, tehlikeli şeylerden lezzet alan nefistir. Şu halde, nefsimizi de tanımak, Kur’ân ve Sünnet çerçevesinde eğitmek için aşağıdaki noktalara dikkat etmek zorundayız: - Nefs-i emmâre bütün kötülükleri ister. İnsan onu en büyük düşmanı bilmelidir. “Düşman istersen nefis yeter” - Nefsimizi herkesten ziyade nasihate muhtaç görmeli ve önce kendi nefsimize hitap etmeliyiz. - Mânevî cihazlarını nefsin isteklerine sarf etsen, bozulan çekirdeğe benzersin. - Sana verilen muhabbet kabiliyetini, nefs-i emmârene ve onun hesabına diğer yaratılanlara onun vermemelisin. - Nefsini Cenâb-ı Hakka şikâyet etmelidir. - İnsan nefsini sevdiği ve nefsine taraftar olduğu için, nefsini temize çıkarmakla kabahatini başkasına atar. Nefsini temize çıkarmamalı. - Nefsin gözü kördür, dinlersen en alçak yerlere düşersin. - Kendi nefsini beğenen başkasını sevmez. - Nefs-i emmâre şer ve tahrip cihetinde nihâyetsiz cinâyet işleyebilir. - Unutmanın en kötüsü nefsin (hile ve desiselerinin) unutulmasıdır. - Kimin himmeti nefsi ise, yâni egoist, bencilse insanlıktan çıkar. - Nefsi terbiye etmenin etkili yollarından birisi de ona açlık çektirmektir. - Nefsi bağlamak ve gemlemek, iki cihan saadetini netice verir. - Nefis iyiliği daima kendinden, kötülüğü ise başkasından bilir. - Nefsin kendine yüklenen ni’metlerden gururlanmaya hakkı yoktur. Çünkü, kendi eseri değillerdir. - Büyüklük, nefsi küçültmekle elde edilir. - Nefis-i emmarenin esaretinden ve şeytanın tasallutundan Kur’ân’a, Sünnet-i Seniyye’ye, yâni İslâm prensiplerine uymakla kurtulunur.
Dipnotlar:
1-Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, VIII, s. 5817 2-Kur’ân, Yûsuf, 53
tıklayın! 09.03.2010 E-Posta: [email protected] [email protected] |