Ali FERŞADOĞLU |
|
Kötü alışkanlık ve bağımlılıklardan kurtulmanın yolları |
Behlül Dâna, boş olduğu bir zamanda, Harun Reşid’in tahtına oturur. O sırada vezirler gelir, onu orada görünce biraz hırpalar, hafifçe döverler. O da feryad ü figân ile ağlamaya başlar. O sırada Harun Reşid çıka gelir: “Niçin ağlıyor, ne oldu buna?” diye sorar. “Tahtına kurulmuştu, hafifçe dövdük, ağlamaya başladı!” İleri atılan Behlül: “Hayır, ben onun için ağlamıyorum. Ben ömrümde bir sefer tahtına çıkıp oturdum diye beni bu kadar dövdüler. Ya sen ne kadar dayak yiyeceksin? İşte buna ciğerim yanmış da onun için ağlarım!” *** Tuhaf asırdaşlarız. Zararı zarar bildiğimiz halde bile bile girer; geçici zevk ve lezzet uğruna kötü alışkanlıklar pençesine düşer; kıvranırız. Tedâvi için de çırpınır; koşuşturur; milyarlarca lira masraf eder; paha biçilmez zamanımızı harcarız. Alışkanlık ve bağımlılıklar nâdir de olsa tıbbî tedbir ve ilâçlarla tedâvi edilebilir. Ne yazık ki, onların da yan etkileri var ve bağımlılık yaparlar! Oysa; kötü alışkanlık ve bağımlılıklardan ancak; ebedî hakiketleri özümseyip; sağlam karakter, kişilik kazanıp; korku, endişe ve üzüntüleri yok ederek kurtulabiliriz. Meselâ, hayvanlar gibi sadece şimdiki zamanla müptelâ ve meşgul olmadığımızdan; gelecek korkusuna, geçmişin kederine ve şimdiki zamanın elemlerine maruz kalırız.1 İşte alkol, uyuşturucu; bu üç zaman boyutlarını aşıp; endişe, korku, acı ve problemlerin olmadığı toz pembe bir dünyaya uçmak için alınır. Halbuki; bunlardan kurtulmanın çok kolay, kestirme, ucuz, yan etkisiz ve mükemmel bir yolu vardır: Allah’ın her yerde hâzır ve nâzır olduğuna, meleklerin her tarafta bulunduğuna inanan “yalnızlık” girdabına düşmez; onun getirdiği stresi atmak için fantaziyelere sapmaz. Cennete inanan dördüncü zaman boyutuna çıkar; sonsuza açılır. Geçmişin eleminden, geleceğin endişesinden, şimdiki zamanın problemlerinden kurtulur. Bağımlılık hâline gelen alışkanlıkları kaldırmak kolay değildir. 4. Murad heybetli, azametli, dirayetli, muktedir, pehlivan, dirayetli ve fetih ruhlu bir padişahtır. Askeri var, saltanatı var... Alkol ile beraber, sigara içilmesini de yasaklar. Birgün teftiş için gezinirken, bir de bakmış ki, yerden dumanlar tütüyor. “Allah Allah, cemre zamanı değil, ne ola ki, yerden dumanlar tütüyor?” Duman çıkan yerin çalılıklarını kaldırmış, bakmış ki bir adam, kendisine bir menzil yapmış, sigara içiyor: “Bu ne bre, ben tütünü yasaklamadım mı?” “Sen yeryüzünün padişahısın, orada yasaklamışsın, yeraltına karışamazsın padişahım!”
Dipnot:
1- Mesnevi-i Nuriye, s. 186
23.02.2010 E-Posta: [email protected] [email protected] |