Osman ZENGİN |
|
Demirden bina da yıkılır |
Geçtiğimiz Pazartesi sabahı namaz kıldıktan sonra içimize bir sıkıntı girdi. “Acaba herhangi bir şey mi oldu?“ diye TV’yi açmak fikri geldi, fakat vazgeçtik. Daha sonraları aldığımız bir haber üzerine baktık ki Elazığ’da 6 şiddetinde bir deprem meydana gelmiş. İlk tesbitlere göre, 40 civarında vatandaşımızın öldüğünü öğrendik. Böyle bir felâketin gelmesine üzüldük. Son zamanlarda memleketimizi bir bulaşıcı hastalık gibi kaplayan ve ilköğretim seviyesine kadar inen “fena ve kötü” halleri gördükçe içimiz sızlıyor. O rezil manzaraları müşahede ettikçe endişemizi belirtiyorduk. “Bu haller pek hayra alâmet değil. Allah muhafaza, ama yine bir âfâtın gelmesi muhtemeldir“ diyorduk. Biz kâhin değiliz, fakat özellikle geçmiş kavimlerin başlarına gelen felâketlerin işledikleri günahlardan dolayı olduğunu Kur’ân’ın bildirmesiyle biliyoruz. Gerçi Yeni Asya ekolünün geçmişinde bununla alâkalı bir kaydımız da var. Hani malûm büyük Marmara depreminden sonra, (28 Şubat kâbusunun üzerimize çöktüğü sisli günlerde) gazetemizin imtiyaz sahibi Mehmed Kutlular’ın söylediği “Deprem İlâhî İkazdır” sözüydü o. Bu bir gerçeğin ifade edilmesiydi, ama bazılarının işine gelmediğinden bu görüşlere şiddetle karşı çıkıyorlardı. Anadolu’muzda meşhur bir söz vardır; “Başımıza taş yağacak“ diye. İşin sırrı oradadır. Biliyorlar da, hadiseye o şekilde bakmak istemiyorlar. Depremlerin çok iyi bir tahlilini yapan Bediüzzaman Hazretlerinin dediği şu söz, onların durumunu çok iyi anlatıyor: “…. Ehl-i dalâlet ve ilhad, mesleklerini muhâfaza ve ehl-i îmânın intibahlarına mukabele ve mümânâat etmek için, o derece garib bir temerrüd ve acîb bir hamakat gösteriyorlar ki, insanı insâniyetten pişman eder…” Yani, nefis ve şeytanın yolundan gidenlerin derdi, o sapık mesleklerini muhafaza etmek için, Müslümanların uyanmasını, intibaha gelmesini istemiyorlar. Onun için de, onların uyanmasına vesile olacak söz ve hareketlerin şiddetle karşısına geçip, işin hatasını sadece iyi yapılmamış bina, fay hattı, v.s. gibi sebeplere istinad ettiriyorlar. Elbette Cenâb-ı Hak maddî sebeplere bağlamıştır bunları. Ama onlar da bir yere kadar. O, gücünü ve kudretini gösterdikten sonra, demirden de bina yapsan, isterse yerle bir eder. Nitekim, büyük Marmara Depremi sonrasında Yalova’da gördüğüm ve unutamadığım bir manzara bunu çok güzel izah ediyordu. Kooperatif şeklinde aynı müteahhidin yan yana yaptığı ve her şeyiyle aynı olan üç blokluk bir siteden ikisi yere batmış, biri ise fazla bir hasar görmemişti. Hülâsa; son günlerde, Ergenekon, vs. gibi şeylerle milletin zihnini meşgul edip, bizi içten yıkan, çocuklar seviyesine kadar inen bu ahlâksızlıkların ortaya çıkarılıp teşvik edilmesinin önü alınmalıdır. Yoksa İslâm beldesi olan vatanımızda yapılan bu hareketler iyi değildir. Allah, bu depremde ölenlere rahmet, geride kalanlara da yardım etsin İnşaallah. Bu tür âfâtların Kur’ân’da belirtildiği gibi; azgınlık ve taşkınlık neticesinde olduğu da unutulmamalıdır.
10.03.2010 E-Posta: [email protected] |