H.İbrahim CAN |
|
Romanlar |
Başbakan Erdoğan gelecek Pazar günü Roman vatandaşlarımızla bir araya geliyor. Roman Açılımı böylelikle bizzat Başbakan tarafından başlatılırken, biz de Avrupa’daki Romanların durumunu kısaca değerlendirmek istedik. Biraz araştırdığımızda Selendi’de yaşananlara denk olmasa da, Avrupa’daki Romanların özellikle Doğu Avrupa ülkelerinde ciddî düzeyde ayrımcılığa maruz kaldığını gördük. Hindistan kökenli olduğu ve 11. yüzyıldan itibaren Avrupa’ya yayıldığı bilinen Romanlar, aynı zamanda Batının en çok ayrımcılığa uğrayan milleti. Özgür ruhları, yerleşiklik ve düzenden olan nefretleri ve günübirlik hayatlarıyla hiçbir yere sığmamışlar tarih boyunca. Avrupa’da yapılan bir araştırmanın sonuçları bu ayrımcılığı çok net ortaya koyuyor. Avrupa Birliği Azınlıklar ve Ayrımcılık Anketine göre; her iki Romandan birisi son bir yıl içinde en az bir kez ayrımcılığa uğramış. Aslında bir kez değil ortalama onbir kez uğramışlar. Ama yüzde 92’si bunu şikâyet bile etmemişler. Çünkü etseler de bir sonuç çıkmayacağını düşünüyorlar. Ankete katılan her dört Romandan birisi geçen bir yıl içinde kişisel suça maruz kalmış. Ama bu suçları büyük çoğunluğu polise bildirmemiş. Zaten polisten de şikâyetçiler. Her üç Romandan birisi geçen yıl içinde polis tarafından sırf Roman olduğu için durdurulmuş. En fazla ayrımcılığa uğradıkları ülke Çek Cumhuriyeti. En az ise Romanya. Aynı zamanda yoksulluk sınırının altında yaşayan Romanların sayısı da hayli yüksek. Bu konuda da yine Balkan ülkeleri ilk sırayı alıyor. Romanya’daki Romanların yüzde 69’u, Sırbistan’dakilerin yüzde 61’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Aynı bölgedeki Romanlardan ortaöğretimi tamamlayanların oranı yüzde 1. Batı Avrupa’da da durum farklı değil aslında. Hepsinde de gecekondu bölgelerinde yaşıyorlar. İş bulamıyorlar. Eğitim düzeyleri düşük. Tam bir kısır döngü içindeler. Eğitimsiz ve mesleksiz oldukları için iş bulamıyorlar; iş bulamadıkları için yoksullar. Yoksul oldukları için çocuklarını okula gönderemiyorlar. İş bulamadıkları için suça yöneliyorlar. Ülkemizde ve Avrupa’daki Romanların günümüzdeki en önemli sorunu etnik milliyetçilikten kaynaklanan ayrımcılık. 2009 yılında Prag ve Bratislava’da şiddetli saldırılara uğradılar. Macaristan, Romanya, Sırbistan ve Bulgaristan’da Romanları protesto yürüyüşleri yapılıyor. Türkiye’de de durum farklı değil. Gerçi 1934 tarihli İskân Yasası’nın 4. maddesindeki “Türk kültürüne bağlı olmayanlar, anarşistler, göçebe Çingeneler, casuslar ve memleket dışına çıkartılmış olanlar, Türkiye’ye ‘muhacir’ göçmen olarak kabul edilemezler.” Hükmüne yansıyan anlayışın altından çok sular geçti. Ama Selendi olayı başka bir sıkıntılı noktaya gelindiğini gösteriyor. Bir çok şehirde ve kasabada Romanlar yerli halk ile kaynaşamıyor. İşsizlik ve eğitimsizlik sorunları halen sürüyor. Büyük şehirlerde ise suçla ilişkileri artarak devam ediyor. Kısacası; Romanların sorunları evrensel. Bu durumda Roman Açılımı ile hükümetin yapabileceği şeyler sınırlı. Eğitim, konut ve sağlık konularındaki sorunları kısmen çözülebilir. Kısmen dememizin sebebi; yerleşik hayatı benimsemekte zorlandıkları için konuta bağlı olarak düzenlenebilecek diğer hizmetlerden de istifadelerinin güç olmasıdır. Kışın şehir merkezindeki evlerinde, bahar gelince çadırlarda yaşayan çok sayıda Roman vatandaşımız var. Ancak kafalardaki önyargıları giderip, eşit istihdam imkânları sağlanabileceği şüpheli. Bütün insanları eşit görmenin en temel prensiplerden olduğu İslâm dini mensubu milletimizin bu konularda, kafalarındaki klişeleri kırıp, Romanlara kucak açması, toplumsal barış için de çok önemli. Artık Romanların şu haykırışları duyulmalı ve onlar da dinimizin bize öğrettiği hoşgörüden en bol şekilde nasibini almalı: “Bizlere dokunulmaz dediler. Korktular bizden. Farklıydık. Daha yoksulduk. Daha özgürdük. Ama insandık, tıpkı onlar gibi. Onlar bunun farkında değildi. Bizimle çalışmak, bizimle yaşamak, bizimle konuşmak istemediler…Evet biz farklıyız. Özgür, hırçın, güçlü, insancılız. Tarihin en barışçı insanlarıyız. Bu yüzden utanmam gerekmiyor. Ben olduğum şeyle gurur duyuyorum. Herkes bilsin: ben bir Çingeneyim!”
11.03.2010 E-Posta: [email protected] |