Cevher İLHAN |
|
“Soykırım” bühtanına karşı… |
“Ermeni soykırımı” isnadı tasarısının Amerikan Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde “kabulü”nün ardından İsveç Parlamentosu’nda bir oy farkla geçmesi, Ankara’nın komploya karşı tavrını gündeme getirdi. Zira daha önce 1915-16 olaylarını konu alan “Amerikan tasarısı”nda 1923’e kadar uzatıldı. Osmanlı Devleti tarafından iki milyon Ermeni’nin evlerinden edildiği, 1.5 milyon kadın, çocuk ve erkeğin öldüğü ve kurtulan beşyüz bin kişinin iki bin beşyüz yıldır yaşadıkları topraklardan sürüldüğü yalanları eklendi. Türkiye’nin “insanlık suçu” işlediğinin belirtildiği tasarıda, Türk hükûmetinin Ermeni katliâmları zanlılarını yargıladığı ancak bazı idam cezalarını hiç uygulamadığı uydurmasında bulunuldu. Ayrıca öteden beri Ermenilere kayıtsız ve şartsız destek veren, “Ermeni soykırımı” fitnesini tahrik eden Fransa, İngiltere, Vatikan ve ABD ulusal arşivleri kaynak ve “kanıt” gösterildi. Amerika’nın Osmanlı Büyükelçisi Henry Morgenthau’nun “raporları” referans alındı. Dahası, Hitler’le ve “Yahudi soykırımı” ile “Ermeni soykırımı” ilişkilendirildi; Amerikan Soykırım Müzesi’nin 1981 yılında Ermeni soykırımı müzesini de bünyesine aldığı delil olarak gösterildi. İsveç Parlamentosu’nda ise iftirada daha da ileri gidildi. Türkiye’deki Ermenilerin, Süryanilerin, Asurilerin, Keldanilerin ve Pontuslu Rumların 1915 yılında soykırıma uğradığı buhtanı eklendi…
“SOYKIRIMI KABUL EDİN VE KURTULUN!” TAKTİĞİ… İlginç olan, sözkonusu iddialarla, gittikçe dozu arttırılan ve tamamen bühtanlar amacının Türkiye’yi uluslar arası arenada kıskaca alınması ve meselenin küresel hegemonya ve çıkar hesaplarında istimal edilmesi… “Amerikan tasarısı”nda, Amerikan Dış politikasının Türkiye’yi “insan hakları ihlâlleri, etnik temizlik ve soykırım”la itham edilip “ABD Başkanı’nın dış politikanın oluşturulması” ve “Obama’nın ‘24 Nisan soykırımı anma günü’nde Ermeni olayları için ‘soykırım’ ifâdesini kullanması” talebi, bunu açık bir biçimde ele veriyor. Keza Amerika’daki oylamadan etkilenen ve neredeyse Osmanlı’nın-Türkiye’nin bünyesinde yaşayan bütün Hıristiyan kavimlere “soykırım” uyguladığını ileri süren İsveç Parlamentosu’nun oylaması da aynı amaca yönelik… Amaç, Ermenistan’ın inisiyatifi ele geçirmesini temin etmesi. Daha önce “Türkiye tarihiyle yüzleşmelidir” diyen ve Ankara’da “Ermeni açılımı”nı telkin eden Obama’nın 24 Nisan bildirisinde “katliâm, insanlık trajedisi” gibi tanımlarla yetinmeyip George W. Bush’un 2001’de sarfettiği “soykırım” lâfını kullanmasının çok ötesine geçiyor. Ve asıl maksadın, başta Amerikan Kongresi ve AB ülkeleri parlamentoları olmak üzere dünya parlamentolarından geçen “soykırım” kararıyla Türkiye’nin köşeye sıkıştırılarak “soykırımı” kabulünün sağlanması. Zira bunun bir adım ötesi, “suç” olarak isnad edilen bu kararlara “ceza” konulması gelecek. Ardından evvela “tazminat” sonra “toprak” taleplerinin gündeme getirilecek. Diasporanın öteden beri ileri sürdüğü, “Büyük Ermenistan” idealinin gerçekleştirilecek… Bu plânın, hâlen Ermenistan Anayasası’nda açıkça devletin ana hedefi yer alması ve okullardaki ders kitaplarında ve haritalarında Kars’tan Van’a kadar Türkiye’nin hemen hemen bütün Doğu illerinin “Batı Ermenistan” olarak gösterilmesi, bunun göstergesi. Amerikalı ünlü Tarih Profesörü Justin McCarthy’in nazara verdiği gibi, “Türkiye’ye, ‘Soykırımı kabul edin ve kurtulun” telkininin arkasındaki temel stratejinin taktiği bu…
TÜRKİYE’NİN HAKLILIĞI ANLATILMALI… Gerçek şu ki bu durum, bâriz bir biçimde Türkiye’nin kuşatılması olarak karşımıza çıkıyor. Ve “Ermeni açılımı”nın dibine daha baştan dinamit sokuyor. Zira “Ermeni açılımı” için imzalanan “protokoller”in birbirine bağlı iki ana unsurundan biri olan “sınırların açılması” şartı olan “ortak tarih komisyonu”nun kurulmasını peşinen berhava ediyor. Görünen o ki Erivan, hâlen bir milyon Azeri’yi yurtlarından edip kaçkın (göçmen) hâle getirip perişan eden Karabağ katliâmı ve dramı ile Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sinin Ermenistan işgalinin kesinlikle görüşme konusu olmadığını tekrarlayıp müzâkere dışı tutmaya devam ediyor… Ancak Erivan’ın bu kompasına karşı, Ankara ciddî bir tedbir ve çalışma içinde değil. Erivan’la “normalleşme protokolleri” karşılıklı âdeta dondurmuş. Ermeni diasporasının dünya kamuoyunu etkileme çalışmasına mukabil aktif bir politika izlenmiyor. “Model ortak”-“stratejik müttefik”ten AB’de Türkiye’yi savunan “dost ülkeler”e Türkiye’nin haklılığı güçlü bir biçimde anlatılmıyor. Tarih siyasallaştırılıp saptırılıyor; uluslar arası ifsad şebekelerince menhus maksatlara istimal ediliyor. “Soykırım”a dair 1965’ten beri Uruguay’dan Vatikan’a, Litvanya’dan Şili’ye kadar 20 ülkenin parlamentosunda 30 karar çıkmış. Ve bu kararların 17’si AKP siyasî iktidarı döneminde alınmış. Başbakan hâlen oylamaları “komedi” olarak yorumlamakla kalıyor. Sözkonusu ülkelerdeki büyükelçiler geri çekiliyor; Obama’nın 24 Nisan’da “soykırım” tâbirini istimal etmemesi bekleniyor… Çözüm, Bediüzzaman’ın tesbitiyle, “İzzet-i milliyeyi (milletin izzet ve şerefini, hakkını ve hukukunu) muhâfaza ederek, Ermenilerle ittifak ve dostluk”ta. Türkiye bunu başarmalıdır. (Münâzarât, 67-68)
15.03.2010 E-Posta: [email protected] |