14 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

S. Bahattin YAŞAR

Elemsiz zevk ve lezzet nerededir?


A+ | A-

Bal, ama zehirli

Saadet denen şey, insanların yükledikleri maddî anlamların çok ötelerinde bir şeydir. Dünyevî yorumlar içerisindeki bütün lezzetler ve zevkler, nitelik veya niceliği ne kadar olursa olsun, yine de insanı tatmin etmiyor, edemiyor.

Çünkü bu nevi lezzetler muvakkat, geçici, fani.

Günahlardaki lezzet bunun bir örneğidir. Bir üzüm çekirdeği yediriyor, yüz tokat vuruyor. Az sonra çok ciddî rahatsızlık verecek bir lezzetin, lezzet olma özelliği ne kadar olacaktır. Vicdan böylesi bir lezzeti kabul etmiyor.

İnsanın hayat programında ‘vicdan’ vardır. Fıtrat-ı zişuur olan vicdan, insanı doğruya götüren esbaptan bir tanesidir. İlginç olan da insandaki bozulan en son nokta vicdandır. O da bozulmuşsa artık daha geriye bir şey kalmıyor.

İnsanın hayat programında bulunan vicdan sönmemişse, o başlı başına insanı hakikate, doğruya taşıyabilir. Şartları ne olursa olsun, insandaki vicdan makamı, başlı başına bir kontrol mekanizmasıdır.

Akbabanın yemek için ölmesini beklediği çocuğun fotoğrafını çeken fotoğraf san'atçısı, çektiği o kare ile dünyanın ibretle tanıdığı bir sima haline geldi. Ama vicdan, ‘Neden bir şeyler yapmadın?’ tazibiyle, onun yaşamasına müsaade etmedi. Ve ülkesine döndüğünde hayat sayfasını kendi eliyle kapattı.

Dünyevî zevk ve lezzet kavramları anlamlarını bir kenara bıraktı.

Ne yapıp edip, insandaki vicdana çalışmak ve onu tamire çaba harcamak gerekiyor. Bir insandaki vicdanın bozulması, sadece o insanla alâkalı kalmıyor.

İnsandaki vicdan bozulunca, insanlık bozuluyor. Vicdanı bombalananlar, vicdanları bombalıyorlar.

Dünya lezzetinin zehirli bala benzetilmesi manidardır.

Tabir ibretlik; zehirli bal. Bir tarafı tatlı, bir tarafı ise zehir. Dünyevî lezzetler de böyledir.

Dalâlet ve sefahatte lezzet yoktur

İnsanın hayat programını din tanzim etmiştir. Onun için lezzet ve zevk kaynakları dinin sınırları içerisindedir. Buna ‘meşrû daire’ denilmektedir.

Meşrû daire, insanın keyfine kâfi gelecek zenginliktedir.

“Ehl-i dalâlet ve sefahat, yüz bin lezzeti ve zevki alsa da, yine o manevî bir Cehennem, kalbinde yaşar ve yakar. Fakat, pek kalın gaflet sersemliği, muvakkaten hissettirmez.” (İman ve Küfür Muvazeneleri, s. 68)

İnsan için, hakikî ve elemsiz lezzet ancak imandadır ve iman iledir. Bunun dışındakiler, gayr-i meşrûdur; bir yemiş yedirir, on tokat vurur. Ama acı ki, insan hazır azıcık lezzeti, gelecekteki çok lezzetlere tercih etmektedir. Bu da his, heves ve şeytanın; akıl, kalp ve vicdanı susturup, ona galebe etmesinin sonucudur. Bunun da adı ‘kör hissiyat’tır.

Kör olmasının sebebi ise, gelecekteki çok büyük lezzetleri görmemesidir.

Kendilerine, ‘Şimdi bir tek çikolata mı, yoksa haftaya bir kutu çikolata mı istersiniz?’ denilen çocuklardan büyük çoğunluğu, hazır, bir tek çikolatayı hemen alarak, insanın bu zayıf yönüne dikkat çekmiş olmaktadırlar. Oysa haftaya bir kutu çikolataları olacaktı.

İşte insanın dünyanın hazır lezzetlerine ilgili ve meyli de bunun gibidir. Ebedî bir cennet vaadini bildiği halde, dünyanın kırılacak şişe parçaları hükmündeki nimetleri, ahiretin elmas değerindeki nimetlerine tercih etmektedir.

Kaybını, kazancını bilememek, yani körlük bu olsa gerektir.

Oysa bırakın ahireti, iman ehli, daha henüz dünyada iken bile, meşrû dairenin saadet ve lezzeti ile yaşamaktadır. Küfür ehli ise, daha henüz dünyada iken, gidiyor olduğu cehennemin manevî tazibini dünyada da yaşamaktadır.

Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isterseniz, meşrû dairedeki keyfe iktifa ediniz; o keyfinize kâfidir.

(İman ve Küfür Muvazeneleri, s. 69)




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

14.03.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (28.02.2010) - Zararlıdan uzak durmak, aklın gereği

  (21.02.2010) - İnsan, yaşarken affeder

  (15.02.2010) - Bu asrın yüz akı insanlar!

  (07.02.2010) - Gençlerin ölüm gündemi

  (31.01.2010) - Kim demiş, ‘kayak merkezlerimizde okuma programları olamaz’ diye!

  (17.01.2010) - Kitap hayatı, hayat kitabı besler

  (20.12.2009) - Ya amelimiz hebâ olursa!

  (13.12.2009) - Hatıralar hatırlanır

  (06.12.2009) - Biz durunca, hayat durmuyor

  (02.12.2009) - Abdest, Huzur’a hazırlıktır

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl