Süleyman KÖSMENE |
|
İçkinin haram kılınış süreci ve hikmetleri-1 |
Özgür Bey: “İçki nasıl ve niçin haram kılınmıştır?”
Bilindiği gibi, altı binden fazla âyeti muhtevi Kur’ân-ı Kerim, yirmi üç sene gibi uzun bir süreçte, yaşanan problemlerin çözümü mâhiyetinde âyet âyet nazil olmuştur. Her Kur’ân âyeti hiç şüphesiz doğrudan Cenâb-ı Hakk’ın irâdesine bağlı olarak nazil olmakla berâber; yaşanan canlı bir olayın da İlâhî nazarla hatimesini teşkil etmiştir. Meselâ günahlarının çokluğu yüzünden aslâ affedilmeyeceğini düşünen ve dehşetle kaçan Vahşî bin Harb’e (ra) bir cevap ve tevbeye çağrı niteliğinde inen, “Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım. Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü Allah Ğafûr’dur, Rahîm’dir.” 1 âyeti, Cenâb-ı Hakk’ın cihanı kucaklayan şefkatini, merhametini ve mağfiretini cihana, bütün günahkârlara ve bütün beşere îlân ediyor. Yine meselâ bir Müslüman’a iftirâ atmanın vahâmeti, doğuracağı kötü sonuçlar, iftira karşısında bir Müslüman’ın alması gereken örnek tutum, iftirâcıların Allah katındaki durumu ve iftirâ ile ilgili daha bir çok meselede Cenâb-ı Hakk’ın fermânını biz, Hazret-i Âişe’nin (ra) başından geçmiş olan müessif bir iftirâ olayı sonucunda inen Nûr Sûresindeki yirmi âyetten2 öğreniyoruz. Yâhut söz gelişi bir grup Yahûdî’nin istihfaf üslûbuyla, sırf peygamber olup olmadığını denemek için Peygamber Efendimiz’e (asm) rûhun ne olduğunu sormuş olmaları, Cenâb-ı Hakk’ın İsrâ Sûresinin 85. âyetini nâzil etmesi için bir zâhirî sebep teşkil etmiştir. Ya da meselâ münafıkların yolda sokakta Müslüman kadınlara sataşmaları, lâf atmaları ve taciz etmeleri üzerine Cenâb-ı Hak Müslüman kadınlara tesettürü emreden Ahzab Sûresinin 59. âyetini nâzil buyurmuştur. Bu âyette Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur: “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle. Evlerinden çıktıklarında üzerlerine örtülerini alsınlar. Bu, onların hür ve iffetli hanımlar olarak tanınmaları ve eziyete uğramamaları için daha uygundur.” 3 Kur’ân-ı Kerîm’in her bir âyeti bir ihtiyaç ürünü ve bir problemin cevabı olarak nâzil olmuş, yaşanan hayatın bir yönünü ihâta etmiş ve aydınlatmıştır. Her âyetin; insanların bir problem olarak yaşadığı, kıyâmete kadar aynı veya yakın problemlerde alacakları tavır ve davranışlarını düzenlemeye vesîle olan bir nüzul sebebi vardır. Âyetlerin birer nüzul sebeplerine dayalı olarak nâzil olmaları, Kur’ân’ın hayatın içini ve özünü kucakladığını gösterir. Nitekim yaşanan problemlerle ilgili inen âyetleri Müslümanlar dimağlarına, idrâklerine ve gönüllerine âdetâ kazımışlar, perçinlemişlerdir. İşte, içki hakkındaki davranışlarımızı düzenleyen âyetler de, muhtelif olaylara bağlı olarak nazil olmuşlardır. Hiç şüphesiz içkiyi haram kılan âyetler inmeden önce içki kullanılıyordu. Çünkü henüz haram kılınmış değildi. Çünkü o insanlarda içki bağımlılığı Müslüman olmazdan öncesine dayanıyordu. Yaşadığımız dünyada Cenâb-ı Hakk’ın hilkatinde de, îcâdında da, kudretinin taallukunda da, vahyi tenzilinde de “tedricîlik kânûnu” bir âdetullah olarak cârî bulunmaktadır. Cenâb-ı Hakk’ın, Müslüman’ların önceki davranışlarını affetmesi ve bağışlaması da Kendi yüksek mağfiretinin ve Rubûbiyetinin şe’nidir. Kezâ, içkiyi haram kılan âyet öncesinde Müslüman’lar içkinin ne iğrenç bir şey olduğunu da ikrar etmeye başlamışlardı. Meselâ bu dönemde Hazret-i Ömer’in (ra) defalarca, “Yâ Rabbi! İçki hakkında bize açık ve kesin bir beyanda bulun!” diye niyazda bulunması bunun ilk göze çarpan ibretli örneklerindendir. Cahiliye devrinden beri kullandıkları halde, içkinin kötülüğünü yeni fark ediyor oluşları, Müslüman olduktan sonra ruhlarının aydınlanmaya, kalplerinin kemâlât mertebelerinde yükselmeye başladığının göstergesiydi. İçkinin böyle bilfiil kötü olduğu idrâk ve takrir edildikten ve kötülüklerine tanık olunduktan sonradır ki, Cenâb-ı Hak içkiyi yasaklayan âyetleri nazil buyurmuştur. İnşaallah yarın devam edelim.
Dipnotlar
1- Zümer Sûresi, 39/53. 2- Nûr Sûresi, 24/11-20. 3- Ahzab Sûresi, 33/59.
14.03.2010 E-Posta: [email protected] |