Süleyman KÖSMENE |
|
İçkinin haram kılınış süreci ve hikmetler - 2 |
Özgür Bey: “İçki nasıl ve niçin haram kılınmıştır?” İçkinin kademe kademe haram kılınması, nehyin algılanması ve yerleşmesinde müessir olmuş; Müslümanlar o cahiliye devri alışkanlığını bir anda bırakmışlar ve Allah’ın emrine derhal boyun eğmişlerdir. Peygamber Efendimiz (asm) Medîne’ye teşrif ettiklerinde Medîne’de içki içiliyor ve kumar oynanıyordu. Medîneliler Peygamber Efendimiz’e (asm) içkinin hükmünü sordular. Peygamber Efendimiz (asm) de henüz Cenâb-ı Hak’tan bir hüküm gelmediği için sükût buyurdu. O esnada Hazret-i Ömer, “Yâ Rab! İçki hakkında bize açık ve kesin bir beyanda bulun!” diye duâ etti. Bir süre sonra Cenâb-ı Hak, “Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: “İkisinde de hem büyük günah, hem de insanlar için bazı faydalar vardır. Günahları faydasından büyüktür.”1 âyetini nazil buyurdu. Bundan sonra bir kısım Müslümanlar içkiyi bıraktılar. Ne var ki, âyet kesin bir hüküm içermediğinden, bir kısmı içmeye devam etti. Fakat, içki kullananlar arasında hoş olmayan olaylar oluyor; karşılıklı atışmalar, kavga ve gürültüler eksik olmuyordu. Müslümanlardan birisi akşam namazını kıldırırken, kıraati ters mânâ verilebilecek biçimde yanlış okudu. Cenâb-ı Hak çok geçmeden şu âyeti nâzil buyurdu: “Ey Îman edenler! Sarhoş olduğunuz zaman ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüp olduğunuz zaman da eğer yolcu değilseniz, gusledinceye kadar namaza yaklaşmayın.”2 Bu âyetin nüzulünden sonra Müslümanlar çoğunlukla içkiyi bıraktılar. Fakat bir kısmı, “Yâ Resûlallah! Biz namaz vakti yaklaşınca içkiyi bırakırız!” dediler ve içmeye devam ettiler. Bu dönemde namazlardan önce Peygamber Efendimiz (asm), “Sarhoş olanlar namaza yaklaşmasın!” diye nidâ ettirirdi. Buna rağmen, içki kullandıktan sonra sarhoşken namaza gelen Müslüman eksik olmuyordu. Hazret-i Ömer’in (ra) hep duâsı: “Yâ Rabbi! İçki hakkında bize açık ve kesin bir beyanda bulun!” yakarışı idi. Bir gün bir yemek esnasında içki kullananlar arasında önce atışmalar başladı, sonra yüksek sesle tartışmalar yaşandı, ardından hiç yakışık almayan bir gürültü ve patırtı koptu. Bu defa Cenâb-ı Hak, içkiyi kesin bir dil ile yasaklayan şu âyeti nazil buyurdu: “Ey Îman edenler! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan kaçının ki, saadete eresiniz. Şüphesiz şeytan, içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçersiniz değil mi? Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin, karşı gelmekten çekinin. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki, elçimize düşen ancak tebliğ etmektir.”3 Böylece içki bütün Müslümanlara haram kılınmış oluyordu. Peygamber Efendimizin (asm) emriyle bir tellâl, “Haberiniz olsun, içki haram kılınmıştır!” diye Medîne sokaklarında yüksek sesle nidâ etti. Nidâyı ve içkinin haram kılınmasını işiten ve hâlâ içkiyi bırakmamış olan Müslümanlar evlerindeki şarap küplerini derhal sokaklara döktüler. Öyle ki, Medîne sokaklarında günlerce sel gibi şarap aktı. Bu teşrîden sonra Müslümanlar, “Artık içkiden ve kumardan vazgeçtik Rabbimiz!” dediler. İçki ve kumar böylece tamamıyla Müslümanların hayatlarından rafa kalkmış oldu. Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki: “Muhakkak ki Allah içkiye, onu yapana, yapılan yere, onu içene, içirene, taşıyana, taşıtana, satana, satın alana, onun bedelini ve kazancını yiyene lânet etmiştir.”4 Peygamber Efendimiz (asm) başka bir hadislerinde de: “Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır.”5 Buyurmak sûretiyle, hangi şeyin içki sayıldığı konusunda kesin İlâhî sınırı çizmiş bulunmaktadır.
DİPNOTLAR:
1. Bakara Sûresi, 2/219. 2. Nisâ Sûresi, 4/43. 3. Mâide Sûresi, 5/90, 91, 92. 4. Ebû Dâvud, Sünen, 2/292. 5. Ebû Dâvud, Sünen, 2/294.
15.03.2010 E-Posta: [email protected] |