Suna DURMAZ |
|
İsrail’de Arap olmanın faturası çok ağır! |
Geçen haftaki makalemin konusu Kudüs’ün Şeyh Cerrah Mahallesi sakinlerinden olan Fevziye-el Kürd ile Kuveyt’te yaptığım bir söyleşiydi. Kudüs haberlerini medyadan takip ederken, her vicdan sahibi insan gibi çok acı duyuyordum. Ancak Filistinli kardeşlerimizin çektiklerini olayların içinde yaşayan birinin dilinden dinlerken apayrı bir acı duydum. Fevziye Hanımı dinlerken hissettiğim bu acı, Yahudi toplumunun ruh yapısı hakkında önemli tesbitleri bulunan İsrailli akademisyen İsrael Shahak’ın “İbranice bilmeyenler İsrail konusundaki gerçekleri hiçbir zaman tam mânâsıyla öğrenemez” tesbitini doğrular nitelikteydi. Evet, İsrail’de olup bitenin gerçek yüzünü öğrenebilmek için iki yol var: Ya İbranice bilip Yahudilerin içine gireceksiniz; böylece yüzyıllar boyunca yaşamış oldukları azınlık psikolojisini ve bu psikolojinin doğurduğu ruhî hastalıkları anlayacaksınız. Ya da onlarla iç içe yaşama durumunda kalan Filistinlilerin dili Arapçayı bileceksiniz. Çünkü İsrael Shahak’ın da üstüne basarak söylediği gibi, İsrail hakkındaki gerçekler Amerika ve başka ülkelerde yalan yanlış bir şekilde medya haberlerine yansıtılmaktadır. (İsrail’de Yahudi Fundamentalizmi, s. 33) Fevziye Hanımla yaptığım sohbette buna iyice kanaat getirdim. Ve bu kanaat, zihnimde eskiden beri var olan İbranice öğrenme isteğini daha da kuvvetlendirmeye başladı. İsrail işgali altındaki Filistin topraklarında yaşamanın faturası çok ağır ve bu fatura öyle herkesin katlanabileceği cinsten değil! Vatanını istilâ eden gurabâ tarafından sokağa atılmak; okuma veya iş sahibi olmaya karşılık arkadaşları aleyhine casusluk yapmaya teşvik edilmek; şantaja mâruz kalmak; uyuşturucu tuzağına düşürülmek; her türlü vesileyle İsrail devletine borçlandırılmak ve bu borçlara mukabil evini satmaya zorlanmak; duvarları çatlayan, boyası dökülen evini tamir izni alabilmek için belediye koridorlarında bin bir türlü zahmete katlanmak; bahçenden topladığın yeşillikleri satma özgürlüğüne sahip olamamak... Dedelerden yâdigâr kalan zeytin ağaçlarının, portakal bahçelerinin, üzüm bağlarının üzerinden İsrail buldozerlerinin geçmesine seyirci kalmanın acısını iliklerine kadar hissetmek; aç kalma tehlikesi yüzünden İsrail yerleşim birimi inşaatlarında çalışmak zorunda kalmak ve bunun doğurduğu vatana ihânet damgasını kara bir leke gibi ömür boyu alnında taşımak.... Doğum sancılarını konrol noktalarında çekmek, kasıtlı olarak yapılan uzun teftiş neticesinde hastahaneye yetişememek ve hemen oracıkta, sokak ortasında doğum yapmak durumunda kalmak ve dolayısıyla utançtan yerin dibine girmek! İki-üç yüz metre mesafedeki okula gidebilmek için iki-üç kilometre yol kat etmek; okula yetişebilmek için küçücük el ve bacaklarla, Filistin topraklarının boğazına bir yılan gibi dolanmış olan beton duvarın üstüne tırmanmak zorunda kalmak; okul yolunda karşılaşılan yerleşimcilerin kin dolu sözlerle sataşmalarına sabretmek mecburiyeti hissetmek gibi daha nice zulümlerle dolu, izzet-i nefse çok ağır gelen bir faturadır İsrail’de Arap olmak!
Araplardan yok olmaları isteniyor Hangi dinden olursa olsun insanlığından zerre miktar kalmış olan her bir fert, bir insanlık borcu olarak Filistinlilere uygulanan zulmü bir şekilde dile getirmeli. İsrail’in liberal görüşlü Haaretz gazetesi yazarlarından Amira Hass ve Gideon Levy insanlığını kaybetmemiş olan Yahudilerden. Her ikisi de gazetede yazdıkları makalelerde sıklıkla Filistinlilere veya onlarla bağlantı kurmak isteyen yabancılara yapılan İsrail zulmünü dile getiriyorlar. Gideon Levy 13.5.2010 tarihli Haaretz’de İsrail vatandaşı olan Arapların diğer Araplardan daha fazla hakka sahip olduğu görüşünün yanlış olduğunu ortaya koyan “Charge: Arap” makalesinde İsrail vatandaşı Araplara yapılan haksızlıkları sergiliyor. Levy’ye göre İsrail vatandaşı olan bir Arap, kendi toprakları üzerine inşa edilmiş olan “Üst Nazareth” veya “Carmil”de ev satın alamaz; Telaviv’de apartman kiralayamaz. Yahudilerin yanından geçerken yüksek sesle Arapça konuşamaz; çünkü Yahudiler Arapça duymak istemezler. Araplardan Yahudilere ev yapmaları istenir, ama inşaat esnasında Arapça radyo dinlemelerine izin verilmez! Sırf Arap oldukları için Ben-Gurion Havaalanına uçak saatinden 4 saat önce gitmeleri gerekir. İsrail Parlamentosunda çalışan 469 kişiden 6’sı, Başbakanlık Ofisi çalışanlarının yüzde 1.3’ü, İletişim ve Ulaştırma Bakanlığı çalışanlarının yüzde 2’si Araptır. İsrail’in demografik yapısını bozduğu için çok çocuk doğurmamaları istenir Filistinli oldukları halde azınlık statüsü verilerek kendilerine “İsrailli Arap” denir. Gideon Levy İsrail vatandaşı Arapların uğradığı haksızlıkların sebebini daha makalenin başındayken özetlemiş: “Arap vatandaşlarımızdan ne isteyebiliriz?” “Hakikatte onlardan istediğimiz tek şey yok olmalarıdır!” 19.05.2010 E-Posta: [email protected]@hotmail.com |