Mehmet KARA |
|
Alkışlamak mı, yoksa… |
Anayasa değişiklik teklifinden sonra milletvekilleri tatilde iken Başbakan Erdoğan, o devlet senin bu devlet benim diyerek ziyaretlerde bulunuyor. Birkaç gün içinde; Yunanistan, İran, Azerbaycan ve İspanya’da temaslarda bulunan sayın Erdoğan, bu arada değişik illerde mitingler yapmayı da ihmal etmiyor. Buralarda yaptığı açıklamalar da dikkat çekiyor. Meselâ daha bir hafta önce İsrail’in OECD üyeliğini veto etmesi durumunda İsrail’in üye olamayacağı ortada iken, “veto” etmeyen, sadece “şerh” koymakla yetinen Erdoğan’ın, İspanya’da İsrail’le ilgili sert açıklamalara devam etmesi bunlardan birisi. Diğer bir açıklama da, “AB ‘sizi kabul etmiyoruz’ derse, biz bunu alkışlarız, takdir ederiz. Ama hem ‘sizsiz olmaz’ hem de ‘sizinle olmaz’ derseniz dürüstlük olmaz” açıklaması… Bu cümlede yanlışlık yok mu? Türkiye on yıllardır AB’ye girmek isterken, hükümet de bunun için çaba sarf ederken, AB’nin Türkiye’nin üyeliğini kabul etmemesi durumunda bu kadar sevinmememiz gerekmez mi? Hele hele bir de alkışlayıp takdir etmek ne oluyor? Bir terslik yok mu bu açıklamalarda? “Durmak yok yola devam”ı, yoksa “durmak yok söze devam” olarak mı değiştirseler?
BOL KESEDEN… Kemal Kılıçdaroğlu, kurultaya günler kala gazetelerin Ankara bürolarını tek tek gezerek vaatlerini sıraladı. Kılıçdaroğlu’nun Sabah gazetesini ziyaretindeki vaatleri hayli dikkat çekiciydi. “Türbanlı kızlar randevu ister ve ‘Üniversitede okumak istiyoruz’ derse tutumunuz ne olacak?” şeklindeki soruyu, “Elbette randevu veririm. Onları dinlerim. Sorunları anlamaya çalışırım. Bu sorunu çözecek olan parti CHP’dir. Biz bu sorunu çözeriz” demiş. (19.5.2010) Bu vaatleri duyunca doğrusu tebessüm ettik. “Türban sorununu biz çözeriz” derken, neyi kast etti acaba? Çözmekten “çöz”meye fark vardır zira… Bol keseden vaatlere bu milletin karnı tok artık…
AYNI ANDA ÜÇ YERDE Televizyon kanalları arasındaki yarış, olmadık hilelere başvurulmasına da yol açıyor. Baykal’ın başına gelen kaset olayından sonra iki-üç kez aday olmayacağını üstüne basa basa söyleyen Kılıçdaroğlu, “geri adım” atma konusunda ünlenmesinin gereğini yerine getirerek, yine geri adım atarak bu fikrinden vazgeçip, aday olduğunu açıklayıverdi. Kılıçdaroğlu’nun bu kararı vermesinde medyada bir grubun “gaz ve destek vermesinin” de etkili olduğu söylenirken, Kılıçdaroğlu geçen hafta paylaşılamayan adam oldu. O gazete senin, bu televizyon benim gezip durdu. Canlı yayınlara katıldı. Bu arada paylaşılamayan kişinin aynı anda üç televizyonda canlı yayınlanıyor olması herkesi hayretler içine düşürdü. Bu hileyi şaşkınlıkla izleyen herkesin aklına türlü türlü sorular geldi. Bu soruların cevabını önümüzdeki günlerde hep birlikte öğreneceğiz. Bakalım altında neler yatıyor?
‘NE ZAMAN BIRAKACAKSINIZ?’IN CEVABI Bundan bir ay önce Vatan gazetesinden Mine Şenocaklı’ya (21.4.2010) açıklamalarda bulunan Deniz Baykal, CHP Genel Başkanlığı’nı hangi şartlarda bırakacağını açıklamıştı. Baykal, “Pek çok kişi ‘Halk Baykal’ı sevmiyor’, ‘Baykal Genel Başkan olduğu sürece CHP iktidar olamaz’ diyor. Hiç siyaseti bırakmayı düşündünüz mü?” sorusuna şu cevabı vermişti: “Bu görevi ne kadar yapacağım Allah’ın takdiridir. Partim ‘Sen bu işi yapacaksın’ dediği sürece ben buradayım” demişti. Genel Başkanı olduğu dönemde milletvekili listelerini hazırlayan Baykal’a, 60’a yakın milletvekili, yine kendisinin refakat ettiği il başkanlarından 77’si “Sen bu işi yapamazsın” dediler.
MİLLETVEKİLLERİ TATİL DE… Anayasa değişikliğinin Meclis’te görüşmeleri hayli kavgalı ve hararetli geçmişti. Günlerce yorgunluktan uykusuz kalan milletvekilleri tatile çıkmışlardı. Tatil 18 Mayıs Salı günü bitmesine rağmen, çok az sayıda milletvekili Meclis’e gelebildi. Böyle olunca da Meclis gerekli çoğunluğu sağlayamadığı için çalışamadı. Tabiî bunda Erdoğan’ın yurtdışı gezilerinde olması sebebiyle grubunu toplayamaması, CHP’de yaşanan kurultay sürecinin etkisi vardı. MHP niye grup toplantısı yapmadı bilmiyoruz, ama tek grup toplantısını BDP yaptı. Bakalım önümüzdeki Salı Meclis yeni bir hummalı çalışmaya başlayabilecek mi? Milletvekilleri geceli gündüzlü çalışıp anayasa değişikliğini yaptılar, ama sonrasında da iyi dinlendiler. Artık millet vekillerinden acil çözüm bekleyen konularda çalışmalarını bekliyor. 23.05.2010 E-Posta: [email protected] |