23 Mayıs 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Yasemin GÜLEÇYÜZ

ŞEFKAT KAHRAMANLARI (17)


A+ | A-

Kastamonulu Lütfiye Hanım

Bediüzzaman Hazretlerinin Kastamonu günleri…

Bediüzzaman Hazretleri, 1936 yılının baharında Eskişehir Hapsinden tahliye edildikten sonra Kastamonu’ya sürgün olarak gönderilir. Orada karakolun göz hapsi altında sekiz yıl geçirir. Fakat boş durmaz, iman hakikatlerini neşretmek için gizli olarak çalışmalarına devam eder.1

Bediüzzaman Hazretleri ile talebeleri arasındaki haberleşme vesilesi olan mektupların toplandığı eserler Risâle-i Nur Külliyatında “Lâhika Mektupları” olarak anılır. Kastamonu Lâhikası, Bediüzzaman Hazretlerinin o havalideki hizmetlerini adım adım takip etmek açısından önemlidir.

Kastamonu ve havalisinde, aynen Barla ve Isparta’da olduğu gibi bir çok fedakâr talebe yetişir. Bunların arasında elbette ki hanım talebeleri de bulunur.

Bediüzzaman, Kastamonu’daki hanım talebelerini “Erkeklerden ziyade bir iştiyak ve faaliyetle tam çalışıyorlar” ifadeleri ile tanımlar. Onların çalışmaları karşısında kimi zaman sevinç gözyaşlarıyla ağlar…

Isparta ve Kastamonu havalisindeki hanım talebelerin çalışmalarını ”numune-i teşvik” ve “hüsn-ü misâl” teşkil etmesi açısından mektuplarında anlatıp, bu gayretlerin o şefkat madenlerinde Risâle-i Nur’un parlayıp, fütuhat yapacağına bir delil olarak görür.

Aşağıdaki ifadeler bu gerçeğe işaret eden örneklerden bir tanesidir:

“Elhamdülillâh, bu havalide de, bu yakında erkeklerden ziyade bir iştiyak ve faaliyetle buradaki hanımlar tam çalışıyorlar, Savlı mübareklerin hemşireleri olduklarını gösteriyorlar. Bu iki tezahür bu zamanda bir fa’l-i hayırdır ki, o şefkat madenlerinde Risâle-i Nur parlayacak, fütuhât yapacak.” 2

Elle yazılan Risâleler…

1930’lu yılların şartlarında Risâle-i Nur’ların elle yazılıp çoğaltılması büyük bir önem arz eder. Çünkü bu eserlerin basımı ve dağıtımı yasaktır. İmanını tehlikede hisseden Anadolu insanı bu eserlere büyük bir ilgi ve alâka gösterir. Risâle yazma işi evlerde, dolap içlerinde, bodrum katlarda büyük bir gizlilik içinde yapılır. Risâle-i Nur’lar elden ele, kulaktan kulağa yayılır. O yasaklı dönemde elle yazılarak çoğaltılan eserlerin toplam tirajı 600.000’i bulmuştur. Anadolu insanının gayret ve fedakârlığı teknolojiye meydan okumuştur!

Kastamonu’da da Risâlelerin neşri elle yazılarak başlamış, sonrasında Bediüzzaman’ın “bin kalemli Nurcu” diyerek tanımladığı teksir makinesiyle devam etmiştir.

Sırmalı, yaldızlı gelinlik çeyizleriyle yapılan ciltler

Kastamonu hanım Nur Talebeleri o dönemlerde elleriyle yazdıkları eserleri, sandıklarındaki en değerli kıyafetleri keserek ciltlemişler, Risâle-i Nur’un manevî güzelliğine, şirin bir güzellik ilâve etmişlerdir.

Risâle-i Nur’ları elle yazarak, böyle güzelce ciltleyenlerden bir tanesi de Lütfiye Hanımdır…

Kastamonu’da saff-ı evveller…

Asiye, Ulviye, Lütfiye, Saniye, Aliye, Hacer, Zehra…

Kastamonu Lâhikası’nda adları sıkça geçen “Risâle-i Nur’a bütün kuvvetiyle çalışan” hanım talebeler…3

Bediüzzaman Hazretleri Kastamonu Lâhikası’nda Lütfiye Hanımı “Risâle-i Nur’a erkeklerden ziyade fedakârâne yapışan hanımlar”dan bir tanesi olarak nitelendiriyor.4

Kastamonulu Lütfiye Hanımı onu tanıyanların dilinden dinleyelim:

Saniye Çolakgil

Daha önce hatıralarını paylaştığımız Kastamonu saff-ı evvellerinden rahmetli Saniye Çolakgil, değerli arkadaşını şu cümlelerle bize anlatmıştı:

“Biz en zor zamanlarda Ulviye, Lütfiye, Aliye ve Aşık Zehra ile bir araya gelir Risâle okurduk. Lütfiye ile ben eskimez yazı ile Risâleleri hem çoğaltıp, hem de hanımlara ders yapardık.

“Kastamonu hanımlarının en kıymetli eşyası bindallıdır. Değerli kumaşlardan altın ve gümüşle işlenerek yaptırılır. Evlâdlara, torunlara miras kalır. Önemli günlerde bindallısı olmayanlar, olanlardan ödünç alırlar. Ulviye ve Lütfiye çeyizlerinden çıkardıkları bindallıyı, yazmış oldukları Risâlelere cilt yapmışlardı…

“Üstadım yazma işine ve gizliliğe o dönemde çok dikkat ederdi. Daha geçen yıl Lütfiye Hanımın evi yıkılırken bacadan bir takım Külliyat çıktı. Acı günlerin acı hatıraları... “

Fatma Aydoğdu Ural

Bediüzzaman Hazretlerinin Kastamonu’da bulunduğu yıllarda küçük bir çocuk olan Fatma Aydoğdu Ural, hatıralarında Lütfiye Hanımı bize şöyle anlatıyor:

“Hacı Lütfiye Teyze ev sahibimizdi. Annemi ziyarete her gelişinde Üstad Hazretlerinden, risâlelerden bahsederdi. Sohbetine doyum olmazdı.

“O zamanlar Kastamonulu hanımlar yaz-kış başlarına, omuzlarını da örten büyük atkılar alırlardı. Hacı Lütfiye Teyze bazı Risâleleri atkısının altına saklayarak evine getirip gece sabahlara kadar uyumayıp yazar, ertesi gün Üstad Hazretlerine götürüp başka bir bölüm alırmış. Polisler, kapıda eve giren çıkan erkeklerin üstlerini aradıkları halde hanımları aramazlarmış.”

Ülker Ural

Geçtiğimiz hafta hatıralarını paylaştığımız Ülker Ural, onu evliliğine vesile olan kimliğiyle anlatmıştı. O hatıralardan ortaya çıkan neticelerden bir tanesi de şuydu: Kastamonu’dan Ankara’ya taşınan Lütfiye Hanım, orada da Risâle hizmetine devam etmişti. 1950’li yıllarda Sözler kitabını Ankara’da matbaada bastırmaya çalışan Atıf Ural, zaman zaman onu ziyaret etmekteydi. Bu ziyaretlerin birinde annesini de götürerek onunla tanıştırmıştı…

Şükran Demirel:

Daha önce hatıralarını sizlerle paylaştığımız Şükran Demirel, hatıralarında Lütfiye Hanımı da anlatmıştı:

“Ben çok mübarek, değerli hanımlar tanıdım. Onların hareketlerini örnek aldım. Onlarla ahirette de görüşürüz İnşallah. Asiye, Ulviye, Şahide, Lütfiye Anneler… Beraber yerdik, içerdik, dersler, muhabbetler yapardık. Lütfiye Anne Ankara’dan İstanbul’a geldiğinde Beyazıt taraflarında oturan kızında kalırdı. Derslere iştirak ederdi, zaman zaman onu kızının evinde ziyarete de giderdik…”

Sıdıka Küçük:

Risâle-i Nur’un İstanbul’daki neşrinde önemli adreslerden bir tanesi de Yenikapı’daki Ekrem Yavuztürk’ün evidir. Evin giriş ve bodrum katı, risâlelerin teksirle çoğaltılması için kullanılır. Üst katı da dershanedir. Diğer katlarda da ailenin fertleri oturur. Ekrem Beyin eşi Ümmü Gülsüm Hanım, kızlarıyla Risâle-i Nur hizmetine elinden geldiğince destek olmaya çalışır. Evinden Risâle-i Nur’un hanım kahramanları eksik olmaz. Kimler ağırlanmaz ki evinde? Asiye Mülazımoğlu, Hatice Yıldız, Kastamonulu Ulviye ve Lütfiye Hanımlar, Şükran Demirel… Hep birlikte sohbetler, ikramlar yapılır, muhabbetler edilir…

İşte bu evin büyük kızı Sıdıka Hanım yapılan sohbetleri can kulağıyla dinler. Sıdıka Küçük, Lütfiye Hanımı şöyle anlatıyor:

“Anneme Asiye, Lütfiye, Hatice, Rabia Anneler misafir gelirler, dersler yaparlardı. Ders bittikten sonra ikramlar eşliğinde hatıralarını anlatırlardı. Beraber kıldığımız Tesbih Namazlarını hiç unutmam.

“Lütfiye Anne, Risâle-i Nurları hep dolapların içinde gaz lambasının ışığında yazarmış. Evinde sabahları çoban sürüsüne kattığı hayvanları da varmış. ‘Sabah erkenden hayvanları otlamaya gönderirdim. Risâle yazmak için hemen yazının başına otururdum. Namaz için kalkardım sadece. Yazarken zamanın nasıl geçtiğini anlayamazdım. Bir de bakardım ki, gece olmuş. Hayvanlar kendileri gelmiş, kapıdan geçip, yerlerine girmişler. Kaybolmamışlar’ diye bize tatlı tatlı anlatırdı.

“Lütfiye Anne, ilk eşi vefat ettikten sonra uzun bir zaman gelen evlilik tekliflerini kabul etmiyor. En son emekli bir subay evlilik teklifiyle geliyor. Üstad Hazretlerine danışarak bu teklifi kabul ediyor. Evlendikten sonra eşinin düzenli olarak namaz kılmadığını anlıyor. Çok üzülüyor, namazlarında hep duâ ediyor. Bir gün eşi ‘Hanım şu okuduğun kitapları bana da anlat. Namaz kılmayı bana da öğret‘ diyor. Meğerse hanımını belli etmeden hep izlermiş. Böylelikle düzenli olarak namaz kılmaya, “Risâleleri okumaya başlıyor, zaten evlendikten birkaç ay sonra da vefat ediyor.”

Lütfiye Anne ‘Üstad Hazretleri böylelikle eşimin hidayetine vesile oldu. Ben de ondan bağlanan maaşla âhir ömrümde zor durumda kalmadım. Allah kullarını böyle gözetiyor işte’ diyerek ibretle, tefekkürle anlatırdı bu hatıralarını bize…”

Kaynakça:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, Kastamonu Hayatı, s. 247, Yeni Asya Neşriyat, Ağustos 1996.

2- Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, s. 66, Yeni Asya Neşriyat, Ocak 2001.

2- Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, s. 115.

3- Age, s. 115.

RİSÂLE-İ NUR’DA LÜTFİYE HANIM…

* Kastamonu’nun Zehraları, Hacerleri, Lütfiyeleri, Ulviyeleri, Necmiyeleri başka bir sahada (hanımlar âleminde) Nur hizmetinde Feyzi’ye arkadaşlık ediyorlar. (Emirdağ Lâhikası, Bediüzzaman Said Nursî)

* Hem lâtif, hem güzel, zarif bir hadiseyi söyleyeceğim. Bu memlekette Risâle-i Nur’a erkeklerden ziyade fedakârâne yapışan ihtiyar hanımlar ve ihtiyare hükmünde masume genç hanımlar, eski zaman sırmalı ve yaldızlı gelinlik cihâzâtının içinde kıymettar parçaları Risâle-i Nur’un eczalarının ciltleri üstüne çekip, bütün risâleler altın yaldızıyla ciltlenmiş gibi bir tarza girdi. Risâle-i Nur’un manen güzelliğine ve Hüsrev ve Tahiri ve Ali’lerin ve Hasan ve Atıf ve Asım gibi kardeşlerimizin yaldızlı yazılarının cemâline, cildi üstünde de şirin bir güzellik daha ilâve ettiler. Hafız Ali’nin mektubunda yazdığı Ümmühan ve Şahide değerinde, burada Risâle-i Nur’a bütün kuvvetiyle çalışan çok hemşirelerimiz var. Meselâ, Asiye, Saniye, Ulviye, Lütfiye, Aliye gibi Risâle-i Nur’un şakirtleri, oradaki hemşirelerine ve kardeşlerine selâm ve duâ ediyorlar.” (Kastamonu Lâhikası, Bediüzzaman Said Nursî, s. 115)

* Burada başta Âsiye olarak Ulviye, Lütfiye gibi çok çalışkan hanım şakirdler, Medrese-i Nuriye’deki hemşirelerine ve selâm gönderen Sabri’nin refikasına hem kardeşlerine arz-ı hürmet ve selâm ve duâ ederler. (Kastamonu Lâhikası, Bediüzzaman Said Nursî)

* Ramazanınızı, Leyle-i Kadrinizi, hem bayramınızı tebrik ederim. Kastamonu’da iken nasıl her gün duâlarımda ve manevî kazançlarımda Nur’un has şakirdlerinden Âsiye, Ulviye, Lütfiye’ler, Zehra’lar, Şerife’ler, Hacer’ler, Necmiye’ler, Nimet’ler, Aliye’ler hissedar olmak için mânen yanımda bulunuyordular; aynen şimdi de öyledirler. (Emirdağ Lâhikası, Bediüzzaman Said Nursî)

* Ben sizleri unutmuyorum. Hatta bugünlerde birden Ulviye, Lütfiye’yi merak ettim. İkinci gün ikisinin de mektuplarını, hediyelerini aldım, bunların sadakatlarına bir emâre oldu. Eskiden beri âdetim hediyeleri kabul etmemek ile beraber, sizin cübbe ve yeleğinizi bu geceki Leyle-i Kadir’de giyip Asiye ile beraber Kastamonu’daki bütün Nur Şakirdleri namına kabul ettim. Fakat kaideme muhalif olmamak için ona mukabil, Emin’de bulunan risâlelerimden Lütfiye, Ulviye istediklerini alsınlar veyahut benim hesabıma Mehmet Feyzi ve arkadaşları onların beğendiklerini yazsınlar. (Emirdağ Lâhikası, Bediüzzaman Said Nursî)

* Râbian: Bu dakikada Kastamonu Hüsrev’i Mehmed Feyzi’nin tebrik ve Nur fütuhatının müjdelerini hâvi parlak, güzel mektubunu aldım ve o kıymetli kardeşimiz başta olarak Hilmi, Emin, Beşkardeş’ler, Ulviye’ler, Zehra’lar, Lütfiye’ler gibi Nurcu hemşirelerimizin hem leyali-i aşerelerini, hem bayramlarını ruh u canımızla tebrik ediyoruz. (Emirdağ Lâhikası, s. 265)

23.05.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.05.2010) - Şefkat kahramanlarI (16)

  (09.05.2010) - Şefkat kahramanları (15)

  (02.05.2010) - Şefkat kahramanları (14)

  (25.04.2010) - Şefkat kahramanları (13)

  (18.04.2010) - Şefkat kahramanları (12)

  (11.04.2010) - Şefkat Kahramanları (11)

  (04.04.2010) - Şefkat kahramanları (10)

  (28.03.2010) - Şefkat Kahramanları (9)

  (21.03.2010) - Şefkat Kahramanları (9)

  (14.03.2010) - Şefkat Kahramanları (8)


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.