Mehmet KARA |
|
“Başlarına belâ alacaklar!” |
Anayasa değişikliğinin Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi sırasında CHP ve MHP’nin engellemeleri devam ederken, kavgalara varan sert tartışmalar da yaşanıyor. Günlerdir verilen önergelerle, usul tartışmalarıyla ve yoklama istemekle görüşmeler geciktirilmeye uğraşılsa da, sabah 7’ye kadar çalışılarak o gün planlanan sayı kadar madde görüşülüyor. Bir günlük verilen aradan sonra bugün de çalışmalar devam edecek. 18 saati bulan görüşmelerde sinirler geriliyor. Uykusuz kalan vekiller iyice agresif oluyor. Meclis’in en kıdemli milletvekillerinden olan Tunceli Bağımsız milletvekili Kamer Genç her önergede, her madde de konuşuyor, konuştukça da başka konulara giriyor ve AKP’lileri kızdırıyor. Yine bunlardan birinde AKP’liler üzerine yürüyünce MHP’li vekiller devreye girip, Genç’i aradan çekip çıkardılar. Meclis televizyonu görüntüleri vermedi, ancak fotoğraflarda tartışmaların çok sert olduğu anlaşıldı. MHP’li Osman Durmuş’un kavgayı ayırırken AKP’li bir milletvekilinin boğazına sarılması ilginç bir görüntü oluşturdu. Bunlar olurken MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, AKP’lilere bir hatırlatmada bulundu. Geçtiğimiz günlerde Bahçeli’nin bir tartışmadan sonra, “MHP’nin sıralarına 1 metre yaklaşan bundan sonra görecektir” sözünü hatırlatarak, adeta gözdağı verdi. Ve “100 kişi bir kişiyi linç etmeye kalkıyor. Başlarına belâ alacaklar, ilân edilmiş mesafeyi aşıyorlar. Aşmamalarını da tavsiye ediyoruz. Bıraksak Sayın Genç’i linç edeceklerdi…” demesi çok kaygı verici bulundu. Önümüzdeki günlerde bu tartışmaların daha fazla ilerlememesi ve tatsız olaylara meydan verilmemesi milletin dileği. Aman dikkat!.. ««« ANAYASA VE İZAFİYET… Siyasete ünlü fizikçi Albert Einstein’ın da adı karıştırıldı. Önce CHP Genel Başkanı Baykal, anayasa paketiyle ilgili “Einstein gelse bu işin içinden çıkamaz” sözünü söyledi. Peşinden tartışma başladı. Erdoğan, “Einstein gelse zikzaklarınızı görse, izafiyet teorisini rafa kaldırır ya da üzerinde ciddî değişiklik yapardı” diye cevap verdi. Sonra Baykal buna cevap verdi: “Einstein’ın izafiyet teorisini anlamak Başbakan’ın esprisini anlamaktan daha kolay…” Tartışmaya konu olan Einstein’in izafiyet teorisine göre, “Bütün varlıklar ve varlığın fiziki olayları izafidir. Zaman, mekân, hareket birbirlerinden bağımsız değildir. Cisim zamanla, zaman cisimle, mekân hareketle, hareket mekânla ve dolayısıyla hepsi birbiriyle bağımlıdır…” Buradan hareketle Baykal mı, yoksa Erdoğan mı birbirlerini anlamıyor? Ne garip bir tartışma… ««« “KARAKUŞİ”DE NE OLA Kİ? Anayasa değişikliği görüşmelerinde yaşanan ilginç bir tartışma da, “karakuşi” tartışması oldu. Değişikliğin tamamı hakkında konuşan Deniz Baykal öyle bir söz söyledi ki, herkes ansiklopedilerde veya internette bu konuyu araştırma ihtiyacı hissetti. Anayasa değişikliğini sert sözlerle eleştiren Baykal, “Başbakan ‘yargıya cüppenizi çıkarın’ diyor. Ama değişikliğe bakınca görüyoruz ki başbakan yargıçlara Tayyip Erdoğan cüppesi giydirmek istiyor. Bu Karakuşi düzenleme. Bunun sonucunda önümüzde artık Türkiye’nin bağımsız yargı oluşturmak konusundaki büyük tarihî mücadelesi noktalanacaktır” derken, bahsettiği “karakuşi’nin “yasa, kural, mantık ölçülerine dayanmayan” anlamına geldiği ortaya çıktı. Nitekim internete “Karakuşi nedir?” diye sorduğumuzda şunları öğrendik. Karakuşi hüküm anlamına geliyormuş. Osmanlı döneminde, yöneticileri eleştirmek için uydurulan bir kişilikmiş. Karakuşi, en olmayacak zamanlarda, en olmayacak kararları veren, toplumun içinde bulunduğu durumların anlatımında önemli bir figürmüş.” Siyasî literatür iyice genişlerken, yeni yeni kelimeler siyasî lügatlerde yerini alıyor. Erdoğan yakıştırmaya şimdilik cevap vermedi, ama bu yakıştırmadan pek hoşlanacağını sanmıyoruz. Son iki notumuza bakıldığında Türkiye’de siyaset artık icraattan ziyade lâf üretme yeri olmaya başladı. Hâlbuki politikacıların böyle lâflar üretecekleri ve birbirlerine lâkaplar takacakları yerde, Türkiye’nin kökleşmiş sorunlarına çözüm üretmeleri gerekmez mi? ««« 2 KERE 2… İki ikiyi toplasanız da, çarpsanız da dört eder. Ama siyasette öyle olmuyor. Gerek anayasa, gerekse kanunlardan herkesin anladığı farklı olabiliyor. Bu da metinler hazırlanırken “net” şekilde hazırlanmamasından kaynaklanıyor. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, geçenlerde öyle bir lâf etti ki, CHP’lilerin buna cevap vermeleri gerekir. “Sayın Baykal’ın tek formülü var, o da ‘iki kere iki beş’tir diyor. En büyük sıkıntı da burada” dedi. Matematik biliminde sorunun dört, bakalım siyasetteki karşılığı nedir? Anlaşılan o ki, Meclis’te siyaset, bilinmeyen ve çözülmesi zor denklemler şeklinde devam edecek. 25.04.2010 E-Posta: [email protected] |