Aile-Sağlık |
Bisiklet sürmek çocuklara iyi geliyor ÇOCUK Eğitimi ve Gelişimi Uzmanı Pelin Akarsu, bisikletin eğlencenin yanı sıra çocuğun kendine olan güvenini arttırıyor. “Bir aracı kullanabilmenin verdiği güven duygusu çocuklarda bu duygunun pekişmesine yol açıyor” diyen Akarsu, iki tekerlekli bisikleti sürmeyi başaran bir çocuğun savaş kazanmış bir ordu komutanı kadar mutlu olduğunu ifade etti. Güven duygusunun pekişmesinin yanı sıra çocuğun beden ‘denge’, ‘dikkat’ ve ‘yoğunlaşma’ yeteneklerinin de bisiklet sayesinde geliştiğini dile getiren Akarsu, hiçbir oyuncak ve aracın bisiklet kadar denge yeteneğini geliştirmediğinin altını çiziyor. Bisiklet sürebilen bir çocuğun ayrıca ‘sağlıklı bir çocuk’ olarak da görülebileceğini vurgulayan Akarsu şu bilgileri verdi: “Bisiklet tüm bedenin uyum içinde hareket etmesiyle kullanılabilen bir araç. Ayakların muntazaman pedal çevirmesi, dengede durabilme, ilerleyebilme, yön değiştirebilme ruh ve beden sağlığına bağlı bir yetenek. Biz bisiklet sürebilen bir çocuğu büyük ölçüde ‘sağlıklı bir çocuk’ olarak değerlendiriyoruz. Çünkü dikkat, denge ve yoğunlaşma olmadan bisiklet sürebilmek mümkün değildir.”
BİSİKLET SÜREN ÇOCUK DAHA UYSAL OLUYOR
BİSİKLET kullanan bir çocuğun daha uysal olduğunu vurgulayan Akarsu, bunun sebebini ise şöyle açıkladı: “Bisiklet çocuğun enerjisini harcayacağı mükemmel bir araç. Hiçbir oyun bisiklet kadar çocuğun enerjisini boşaltmasına imkân vermez. Ancak bisiklet deyim yerindeyse ‘çocuğun fazla enerjisini’ çevreye zarar vermeden alan tek oyuncak. Bu sebeple bol bol bisiklet süren çocuk enerjisini atabildiğinden daha uysal oluyor. Diğer zamanlarda daha az yaramazlık yapıyor, daha uysal bir çocuk oluyor. Ancak bisiklet sürmeyen çocuklar enerjisini atarken zorlanıyor, çevreye zarar verebiliyor. Bu bakımdan bisiklet çocukların bitmek tükenmek bilmeyen enerjilerini en iyi şekilde atabildikleri bir araç olarak da değerlendirebiliriz.”
KAS YAPISINI GÜÇLENDİRİYOR
BİSİKLETİN beden gelişimine de çok büyük katkısı olduğunu vurgulayan Akarsu, bisikletin kasları düzenli çalıştırdığını anlattı. Çok fazla tatlı gıdalar tüken çocukların daha kolay kilo alabildiklerini hatırlatan Akarsu, ancak bisiklete süren çocukların ise sistematik hareket sebebiyle kilo sorunlarının olmadığını dile getirdi. Bisiklet süren çocuğun daha sık nefes alması dolayısıyla bol oksijen çektiğini aktaran Akarsu, bunun da sağlıklı hücrelerin gelişimi bakımından artı değer sağladığını kaydetti. Ailelerin güvenli yerlerde çocukların bisiklete binmeyi sürekli teşvik etmesini öneren Akarsu, “Sadece çocuklar değil, yetişkinler de hayatında bisiklete daha çok yer vermeli. Bisiklet yetişkinler için sağlığın bir anahtarı diyebiliriz” açıklamasında bulundu. |
25.04.2010 |
Mevsim değişirken gribal enfeksiyon arttı ADIYAMAN Devlet Hastanesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Uzmanı Op. Dr Murat Kar, mevsim değişiklikleri ile birçok hastalığın ön plana çıktığını söyledi. Kar, yaptığı açıklamada, mevsim değişikliğinin yaşandığı dönemlerde üst solunum yolu enfeksiyonu şikâyetiyle hastaneye başvuran hasta sayılarında artış olduğunu belirtti. Kar, “Mevsim değişikliği olduğu zamanlarda soğuk havanın vücut direncini düşürmesiyle, vücut bu enfeksiyonu çabuk kapatıyor. Üst solunum yolları hastalığı, farenjit, larenjit, nezle, grip, sinüzit gibi birçok hastalığı kapsamakta. Bu hastalıklardan birine yakalanan kişinin, diğer insanlara enfeksiyonu bulaştırması söz konusu. Bu tip hastalıklar insandan insana bulaşmaktadır. Haliyle grip ve nezle gibi viral hastalıklar en fazla toplu ortamlardan bulaşır” dedi. Burun tıkanıklığı, burun akıntısı, hapşırık, yutma güçlüğü, boğaz ağrısı, vücutta kırıklık, kas ağrıları, eklem ağrıları, baş ağrısı, öksürük ve üst solunum yolları enfeksiyonu şikâyetlerinin mevsim değişikliklerinde arttığına dikkat çeken Kar, bu tip enfeksiyonlarda yanlış tedavi uygulanmaması gerektiğinin altını çizdi. Grip, nezle ve soğuk algınlığı tedavisinde gerekmedikçe antibiyotik kullanılmamasını tavsiye eden Kar, “Tedavi şikâyetlere yöneliktir; yani ağrı kesici, öksürük şurubu, burun açıcı spreyler ve birtakım soğuk algınlığı ilâçları kullanılarak zaten kendiliğinden iyileşecek olan hastalığın daha rahat geçirmesini sağlamaktır” ifadelerini kullandı. Gribal enfeksiyonların özellikle bazı insanlar için ayrı bir önem taşıdığını ve en iyi korunma yolunun sürekli el yıkamak olduğunu belirten Kar, şu uyarılarda bulundu: “Hastalık için önem taşıyan kişilere riskli grup denir. Bu grupta bebekler ve küçük çocuklar, gebeler, özellikle başka hastalıkları da olan ileri yaşlılar, vücudun direncini kıran birtakım ilâçları kullanan hastalar yer almaktadır. Bu gruptaki insanların grip salgınlarının yaşandığı dönemlerde dikkatli olmaları, insan gruplarının olduğu ortamlara girmemeleri ve çocukları, bebekleri çok zorunlu kalmadıkça bu ortamlara sokmamaları gerekir. Yine en iyi korunma yolu sürekli olarak ellerin yıkanmasıdır.”
Anne sütü 40 kanser hücresini öldürüyor
İSVEÇLİ araştırmacılar, anne sütünde bulunan bir maddenin kanser hücrelerini öldürebilme yeteneğine sahip olduğunu keşfettiler. Araştırmacılar, bir sonraki adımda ise bu maddeyi cilt ve beyin tümörleri üzerinde test edecekler. PLoS One Journal isimli dergide yayınlanan çalışmada, “HAMLET” olarak bilinen maddenin yıllar önce keşfedildiğini belirten araştırmacılar, bugüne kadar bunun insanlar üzerinde denenmediğini açıkladılar. İsveç’te Lund Üniversitesi tarafından yürütülen deneyde, mesane kanseri hastaları HAMLET ile tedavi edildi. Her tedaviden sonra, hastalar idrarlarındaki ölü kanser hücrelerini dışarıya çıkardılar. Önceki laboratuvar deneyleri HAMLET’in 40 çeşit kanser hücresini öldürebildiğini göstermişti, ancak bu araştırma insanlar üzerinde test edilen ilk çalışma oldu. Araştırmacılar, bir sonraki adımda ise bu maddeyi cilt ve beyin tümörleri üzerinde test edecekler. |
25.04.2010 |