H.İbrahim CAN |
|
Amerika’nın yeni nükleer politikası ve silâhsızlanma |
Obama yönetimi ülkesinde sağlık reformunu gerçekleştirerek ilk büyük başarısını sağlarken, uluslar arası alanda da Rusya ile iki gün sonra yeni Stratejik Silâhların Azaltılması Antlaşmasını (kısaca START olarak biliniyor) imzalayarak, vaatlerini gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Bu arada ABD’nin yeni nükleer politikasını da bu hafta içinde açıklayacak. Bu iki gelişmenin dünya barışı için olduğu kadar, Türkiye için de büyük önemi var. Önce Ortadoğu’yu sonra da Afganistan’ı kana bulayan, gözünü hırs bürümüş Bush yönetiminin, nükleer silâhı olmayan ülkelere bile, kimyasal yada biyolojik silâh kullanmaları halinde, nükleer saldırı yapmayı, yeni silâh sistemleri geliştirmeyi esas alan nükleer politikalarının çöpe atılması, dünyanın geleceğini önemli bir tehditten kurtaracak. Obama’nın yeni politikasında “caydırıcılık” esas alınacağı için, toplam nükleer başlık sayısı da hayli azalacak. Ama en önemlisi ABD dünyaya “olumsuz güvenlik teminatı” verecek. Buna göre; ABD, Nükleer Silâhsızlanma Antlaşmasına sadık kalan hiçbir ülkeye nükleer silâhlarla saldırmayacak. Umarız bu yeni anlayışa güya İran’a karşı Avrupa ve Ortadoğu’ya savunma füzeleri yerleştirilmesi kararından vazgeçilmesi de dahil edilir. Aslında Rusya ile varılacak yeni antlaşmanın yakın tarihte bir etkisi görülmeyebilir. Zira hiçbir ülke zaten şu durumda nükleer silâh kullanma akılsızlığını gösterebilecek durumda değil. Ancak bu silâhların mevcut olması, her zaman dünya güvenliğine yönelik bir tehdit oluşturmaktadır. Bu yeni gelişmelerin Türkiye açısından ne gibi bir sonucu olacak? Yapılan açıklamalardan ABD’nin Belçika, İtalya, Almanya ve Hollanda’nın yanı sıra Türkiye’ye de yerleştirdiği taktik nükleer silâhları geri çekmeyi düşündüğü anlaşılıyor. Toplamda 200 adet B61 yerçekimine duyarlı atom bombası Avrupa’dan uzaklaştırılacak. Ama çok da sevinmeyin. Zira Amerika bunun yerine; her ülkenin kendi savaş uçaklarının taşıyabileceği, bir savaş anında ABD’nin nükleer silâh kullanmasını onaylaması halinde bu uçaklarla atılabilecek B61 atom bombaları verecek. Tabiî NATO üyesi Avrupa ülkeleri almayı kabul ederse. Çünkü ilk bombaların yerleştirildiği dönemdeki Rus işgali tehdidi artık sözkonusu değil. Hâlâ Rus işgali fobisi yaşayan Doğu Avrupa ülkeleri hariç, hiçbir Avrupa ülkesini bu silâhları almaya ikna etmenin kolay olmayacağını düşünüyoruz. Her iki gelişmenin Rusya ile Amerika’daki güven eksikliğini azaltacağı düşünülüyor. Ancak bu güven ortamının sağlanmasında, Avrupa’ya ve bu arada Türkiye dahil diğer bazı NATO üyesi ülkelere kurulması planlanan füze savunma sistemlerinden vazgeçilmesinin önemi büyük. Kısacası; bu hafta içinde dünyayı daha güvenli bir yer haline getirme yönünde önemli adımlar atılması bekleniyor. Ama nükleer silahların azaltılmasında sağlanacak bu ilerlemeyi, halen Irak’ta ve Afganistan’da açıkça, diğer Asya ülkelerinde ise gizlice süren rekabet ve enerji kaynaklarına sahip olma mücadelesi baltalıyor. Umarız—epey zayıflamış olsa da Hindistan ve Çin ile ilişkileri sayesinde biri hâlâ süpergüçlük iddiasında bulunan—iki ülke; dünyayı kendi hegemonyalarına almaları gerekmediğini, dünyayı daha adil ve yaşanabilir bir gezegen haline getirmenin en çok kendilerine yarar sağlayacağını çok geç olmadan anlarlar.
06.04.2010 E-Posta: [email protected] |