H.İbrahim CAN |
|
Yüz bin Ermeni nerede? |
Başbakan Erdoğan’ın ‘yüzbin kaçak Ermeni’nin ülkelerine gönderilebileceği’ yönündeki açıklamaları olumsuz tepkilere yol açtı. Sayının çok abartılı olduğu, bu insanları göndermenin sorunu azdıracağı, yıllardır bu ülkede yaşayan kaçak Ermenilerin gönderilmesinin onların hayatını çok olumsuz etkileyeceği söylendi. Öncelikle ülkemizdeki kaçak Ermenilerin sayısının resmen tesbit edilemiyor olmasını anlamak mümkün değil. Ülkeye giriş kayıtlarını da ikamet teskeresi kayıtlarını da Emniyet Genel Müdürlüğü tuttuğuna göre; vize veya ikamet süresi bittiği halde ülkemizde kalmış bulunanların sayısını—eğer sınırdan kaçak girişler olmuyorsa—tam olarak bilmek mümkün olmalı. Bu yüzden 13 binden 100 bine kadar uzanan bir sayı yelpazesinden söz edilmesi devlet ciddiyetiyle bağdaşmıyor. İkinci husus; hukuken bakıldığında; bir ülkenin kendi topraklarında yasadışı olarak bulunan yabancıları sınır dışı etmesi yetkiden de öte, bir görev niteliğindedir. 5683 sayılı Kanunun 19. maddesinde bu yetki İçişleri Bakanlığı’na verilmektedir. Peki, yıllardır süren bu soruna şimdiye kadar çözüm bulmayan hükümetin, şimdi uluslar arası arenada tamamen siyasî hamle olarak görülen böyle bir adımı şimdi atacağını söylemesi ne yarar sağlayacaktır? Yıllar önce Iğdır’da binlerce Ermeni’nin her türlü işte çalıştığını gözlemlemiştik. Osmanlı’nın ‘Teb’a-yı Sadıka’ olarak nitelediği Ermenilerin, Türk geleneklerine kolaylıkla uyum sağladığını da bu kişilerle çalışanlardan dinlemiştik. Aynı husus Başbakanın açıklamalarından sonra basında çıkan röportajlardan da anlaşılmakta, hatta bazı vatandaşlarımız, ‘eğer hükümet onları sınır dışı etmeye kalkarsa, evlerimizde saklarız vermeyiz’ demektedir. Ayrıca Türkiye’de kaçak yaşayanlar yalnızca Ermeniler değildir. Eski Osmanlı toprakları olan bütün ülkelerden yüz binlerce kaçak göçmen var bu ülkede. Irak, İran, Eski Sovyet Cumhuriyetleri ve Afrika ülkelerinden gelen yüz binlerce insan bu ülkede ekmek parası derdinde. Balkanlar ve Rusya’dan başka amaçlarla gelenleri saymıyoruz bile. Bu durumda yalnızca Ermenilere yönelik böyle bir adımın atılacağının duyurulması, Ermeni meselesinde son zamanlarda Türkiye aleyhine oluşan havayı dağıtmaya asla katkıda bulunmayacak, hatta aksi yönde etki yapacaktır. Böyle bir hamle karşısında Erivan yönetiminin Diasporaya ‘aman dur yapmayın’ diyeceğini, diyebileceğini sanmak yanılgıdan ibarettir. Hükümetin, Ermeni açılımının çıkmaza girdiğini, hatta belli çevreleri sözde soykırımının dünyaca kabulü yolunda daha fazla gayret göstermeye sevk ettiğini görmesi, bunun sebeplerini araştırıp ona göre politika geliştirmesi daha makul olacaktır. Bizce sorununun çözümü yolu yine barıştan geçmektedir. Barış için atılan protokol adımını, ABD ve Rusya’yı da devreye sokarak, yeniden işler hale getirmek ve iki ülke arasındaki sınırın açılmasını sağlamak yararlı olacaktır. Bundan en çok kendilerinin yarar göreceğini Ermenistan yönetimi de bilmektedir. Ancak Diasporaya muhtaç ve bağımlı halde oldukları için, dünyadaki gelişmelere müdahil olamamaktadırlar. Bu ülkenin hamisi konumundaki Rusya ise, sorunu ülkemize karşı koz olarak kullanma eğiliminde olduğundan, Türkiye’nin ellerini bağlayan Yukarı Karabağ sorununun çözümünü kolaylaştırıcı adımları atmamaktadır. Bu durumda Türkiye’deki kaçak Ermenileri gönderebileceğimizi ilân etmek, çok da yararlı bir blöf olmamıştır. Umarız hükümet bu konuda daha makul ve akılcı politikalar üretmeyi tercih eder.
19.03.2010 E-Posta: [email protected] |