Faruk ÇAKIR |
|
Namaza çağrı |
Çağımız insanının mümkün olan her fırsatta namaz kılmaya teşvik edilmesi gerektiği açıktır. Çünkü, dünya işlerinin çokluğu insanlara kulluğu, ibadeti ve bilhassa namazı unutturmuş durumda. Oysa, Hadis-i Şerif’teki ifadeyle “Namaz dinin direği”dir. Namazı geniş kitlelere anlatmak için bir araya gelen “gönüllüler,” çalışmalarını “Namaz Platformu” adı altında sürdürüyorlar. 2006 yılında kurulan platform, şimdiye kadar 500’e yakın seminer, panel ya da toplantı düzenlemiş. Takdire şayan bu çalışmalar umulanın üzerinde ilgi ve alâka görmüş olacak ki, platform sözcülerinin ifadesiyle ‘namazı sevdirme çalışmaları’ bazı Müslüman ülkelerin de ilgisini çekmiş. Türkiye’de nüfusun büyük çoğunluğu Müslümandır, ama yılların ihmali sebebiyle beş vakit namaz kılanların nisbeti aynı oranda değildir. Ülkemize dışarıdan bakanların Türkiye’de, namaz kılma noktasında bir sıkıntı çekildiğini düşünmesi mümkün değil. Fakat bu konuda da ciddî sıkıntılar var. Elbette kimse kimseye açıkça ‘namaz kılma’ demiyor, ama namaz kılma imkânları zaman zaman sınırlandırılıyor. Meselâ, yolculuk esnasında namaz kılmak isteyenler “kaza yaparsın” fetvasıyla karşılaşıyor. Aynı şekilde milyonlarca öğrenci de vaktinde namaz kılamama ile karşı karşıya. Çünkü ‘din dersi’nin mecburî olduğu okullarımızın büyük çoğunluğunda çocuklarımızın namaz kılabilecekleri bir mescid yok! Bir veli olarak, okullarda çocuklarımızın namaz kılabileceği mescidler istiyoruz. Belki de “Namaz Platformu” bu konuyu da gündemine almalı ve ihtiyaç duyulan okullarda mescid açılması için imza kampanyası da başlatılmalıdır. Hiç kimse bu meseleleri önemsiz görme lüksüne sahip değildir. “Türkiye’de binlerce cami var, kimin namaz kılmasına karışılıyor” demekle mesele halledilmiş olmaz. Tekrarlamakta fayda var: Birisi ‘namaz kılmak istiyorum’ diyorsa, bu talep karşılanmalıdır. Okulda, yolculukta, işte, alış verişte velhasıl hayatın her safhasında bu talep dikkate alınmalı ve gereği yapılmalıdır. En çok sıkıntı çekilen konulardan biri de yolculuk esnasında namaz kılma konusudur. Belli hatlar dışında yolcu taşıyan otobüs firmalarının şoförlerine, “Mümkünse namaz kılmak için mola verebilir misiniz?” denildiğinde “Bu da nereden çıktı?” der gibi bakıyor ve hemen “Kaza edersin, şimdi duramayız” diye fetva da veriyor. Elbette bu yanlış kanaatleri değiştirmek, otobüs firmaları ve şoförlerini ikna için yoğun gayret sarf etmek gerek. Bu konuların kanunla, yönetmelikle halledilmesi kolay değil. Bunun yerine kamuoyu oluşturarak, ‘müşteri memnuniyeti’ kriterlerini hatırlatarak çalışmak lâzım. Ama mutlaka namaza gerekli ehemmiyetin verilmesini sağlamalıyız. Namazı geniş kitlelere anlatmak ve kılınmasını temin için Risâle-i Nur’dan da geniş ölçüde istifade edebiliriz. Başta “4. Söz” olmak üzere Risâle-i Nur eserlerindeki pek çok Söz ve Mektup, namazın ehemmiyetini anlatıyor. Her gündeki 24 saat ömrümüzün 1 saatini, “dinin direği” olan namaza ayırmamız gerektiği hususunda nefislerimizi kolayca ikna edebiliriz. İnsanları namaza çağıran ‘Namaz Gönüllüleri’ne milyonlarca teşekkür ederiz...
19.03.2010 E-Posta: [email protected] |