16 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Nurullah AKAY

Barla Lâhikası’nı okurken...


A+ | A-

Defalarca okuduğum Barla Lâhikasını yeniden ve yeni bir heyecanla tekrar okumaya başlamıştım. Adeta, yeni ve ilk olarak hissettiğim ulvî duyguların terennümü altında, ruhumda oluşan büyük mânevî hazların resmigeçidini seyretmeye başlamıştım. Okudukça okumak ve o mektupların satırları arasındaki hakikatlere ulaşmak istiyordum. Sanki bu mektupları ilk defa okuyordum. Nefsim daha önceleri bu mektupları anlaşılmaz olarak göstermek istemişti. Rabbime şükrediyorum ki, lâhikaların satırları arasında bana yepyeni manalar görünmeye başlamıştı.

İslâm nurundan mahrum bir nesil oluşturmak isteyen zındıka komitelerinin karanlık planları tatbik sahasına konulmuş ve Anadolu’nun üstünde kapkara ve rahmetsiz bulutların gezindiği gözükmeye başlanmıştı. Ama Kâinatın Rabbi, nurunu şeytanlara söndürtmeyecekti. Şeytanların sevinçleri kursaklarında kalacak ve imânsızlık cereyanına bel bağlayan kezzabların çırası sönecekti.

Rabbin ehl-i İslâm’ın imdadına gönderdiği zat, “Kur’ân’ın söndürülemez bir nur olduğunu âleme ispat edeceğim” demişti. İşte o kudsî görev yerine getirilmeye başlanmıştı bile, kuş uçmaz kervan geçmez Barla dağlarında... İmânsızlığı yayanlar büyük bir yanılgı içinde idiler. Onlar Kur’ân’ın söndürülemez nurunun Barla semalarında parlamaya başladığının farkında değillerdi.

Barla’da parlayan nur huzmeleri imânlı kalpleri sürura gark etmeye başlamıştı. Sahabe mesleğinin yüceliğini, yirminci asırdaki temsilcilerinin satırlarında bulmaya başlamıştı o yüce ruhlu insanlar, o fukara kıyafetindeki melikler... Aman Allah’ım, ne müthiş bir imâna ve Kur’ân hakikatlerine susamışlık örneğidir o mektuplar... Ele geçen her bir risâle kalplerdeki ümit nurunu daha da parlatmıştı. Eline kalemi alan başlıyor iman hakikatlerini çoğaltmaya... Ve arkasından Üstadlarına yazdıkları mektuplarla o yüce hissiyatlarını dile getiriyorlardı.

Asır karanlık, zaman vahşîlerin hükmü altında. İnsanlar bu karanlık vadilerden kurtulmak için Kâinatın Rabbinden bir nur bekliyor. Boyunlar bükük, kalpler kırık, gözler yaşlı, ruhlar bitap düşmüş bir vaziyette... Ve böyle bir zamanda beşerin zulmünden kaderin parlak nurları Barla civarında etrafı aydınlatmaya başlıyor. Asrın görevlisini sürgüne gönderip yok etmeyi düşünenler, aslında onun iman ve Kur’ân nurlarını telif etmek için o topraklara gönderildiğini bilmiyorlardı.

Büyük kafalar zafer sarhoşluğuyla istibdadın en şenîsini yaşattılar masum insanlara o dönemde. Kur’ân okunmayacak, Allah denilmeyecek, İslâm nuru kalplerden silinecekti. Plan böyleydi. Onlar acizliklerine bakmadan kendilerini güç ve kudret sahibi olarak görüyorlardı. Onlar sarhoşane bir şekilde ölüme meydan okumakla ölümü öldüreceklerini sandılar. Onlar kırık cam şişelerini, ahmakça elmaslara tercih etmişlerdi. Onların hem dünya hayatı, hem de ahiret hayatları karanlıklara bürünmüştü. Ve istiyorlardı ki herkes onlar gibi olsun, herkesin imanı çalınsın, herkes hayvanca bir hayattan medet umsun...

Onlar gafletle ve zulmetle hayatlarını devam ettirirken Barla’da nurlar çoktan parlamaya başlamıştı bile. Gündüzleri bağında bahçesinde çalışan imâna susamışlar, geceleri uykularını feda ederek titrek ışıkların altında imân hakikatlerini yazmaktaydılar. Kimisi çırayı tutuyor, kimisi yazıyor, kimisi de yayıyordu nurları...

Barla Lâhikasındaki mektupları okurken, saff-ı evvel olan o ihlâslı nur talebelerinin halet-i ruhiyelerinin yüceliğini biraz daha anlamaya başlamıştım. Beni de o imân âbidelerine kardeş etmesi için Rabb-i Rahimime bütün samimiyetimle yalvarmak istedim. “Ya Rabbim, Resûl-i Ekrem’in (asm) hürmetine beni Asrın Âlimi Bediüzzaman’a talebe ve talebeleri olan Isparta kahramanlarına arkadaş eyle...” diye duâ etme ihtiyacını duydum...

Ve biz, kendimizi anlıyor ve biliyor zannediyoruz. Koca koca mektepler bitirmiş, ardı ardına diplomalar almışız. İsterseniz Barla Lâhikasındaki mektupları okurken kendi yazdıklarımızı o ümmî insanların yazdıklarıyla karşılaştıralım. Göreceğiz ki bizim yazdıklarımızda maddeci felsefenin tesirleri varken, o mektep görmemiş insanların yazdıklarında ise Kur’ân nurlarının parıltıları bulunmaktadır.

Bizlerin yazdıklarında gururun, enaniyetin izleri bulunurken, onların satırlarında ihlâs ve samimiyet şuâları açık bir şekilde görülmektedir. “Nurun Saff-ı Evvelleri” gibi olmak, onlar gibi serapa ihlâs olan mektupları yazabilmek ne büyük mazhariyet olacaktı bizler için... Bir kere daha anladım ki, Lâhikaların satırları arasında büyük hakikatler saklıdır. Onlar okunmadan, onlar anlaşılmadan Risâle-i Nur hakikatlerinin manalarına lâyıkıyla ulaşabilmek, Nurların ve Muhterem Müellifinin gerçek mahiyetini anlamak çok zor...




HABER - YORUM - ANALİZ
www.sentezhaber.com

16.03.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (09.03.2010) - Doğruluk dini

  (23.02.2010) - Fitne ve fesat nereye kadar?

  (16.02.2010) - Ölümsüzlük arayışı

  (09.02.2010) - Yürümek bahaneydi o gün

  (02.02.2010) - Rahmete lâyık olabilmek

  (26.01.2010) - Fark ettiğim tehlike

  (19.01.2010) - Teferruât tuzakları

  (15.12.2009) - Haydi dar dairemize dönelim

  (08.12.2009) - Sonsuzluğun başlangıcı

  (24.11.2009) - Eyüp Sultan’da bir gün

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl