Robert MİRANDA |
|
Rand Corporation Amerikan emperyalizmini güçlendiriyor |
Birleşik Devletler her zaman Türkiye ile iyi ilişkileri olmasını ister. Geçen sene, Başkan Obama da Ankara ile Washington arasında güçlü bir siyasî ittifak başlatılmasına dair olan arzusunu dile getirmek üzere Türkiye’ye bir ziyarette bulunmuştu. Bir think-tank kuruluşu olan Rand Corporation tarafından yayınlanan bir çalışmaya göre, Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri için dört önemli noktada kritik rol oynuyor: ‘Orta Doğu’, ‘Basra Körfezi’, ‘Avrupa’, ‘Kafkaslar ve Orta Asya’ bölgesi... ABD’nin bütün bu bölgelerde siyasî hedeflerinde ulaşabilmesi için muhakkak surette Türkiye’nin işbirliğine ihtiyacı var. California, Santa Monica merkezli Rand Corporation düşünce kuruluşu, 2. Dünya Savaşı sonrası, sonradan adı Amerikan Hava Kuvvetleri’ne (U.S Air Force) dönüşen Amerikan Ordusu Hava Birlikleri (U.S. Army Air Corps) tarafından kurulmuştu. Rand Corporation’ı kuran Amerikalı generaller, 2. Dünya Savaşı sırasında bilimsel ve entelektüel topluluklarla ordu arasında oluşan diyalog ve işbirliğini güçlendirmek ve devamlılığını sağlamayı amaçlıyorlardı. Tıpkı atom bombasının geliştirilmesini sağlayan Manhattan Projesi’nde (Manhattan Project) olduğu gibi... Nihayet, Rand Corporation, Amerika’nın Soğuk Savaş sırasında büyük imparatorluğunu kurmasına yardımcı olan ve Amerika yönetimine hayatî önem taşıyan araştırmalar ve raporlar sunarak, Amerikan çıkarlarını ve Batı dünyasındaki etkisini arttıran anahtar bir kuruluş haline geldi. Rand Corporation Amerikan İmparatorluğuna şu an elinde bulundurduğu askerî kapasiteyi sağlayan önemli ve faydalı bir kuruluştur. Bu kuruluş, Amerikalı generallere atom bombası geliştirmeyi, nükleer denizaltılar imal etmeyi, kıtalar arası balistik füzeler üretmeyi ve bugün Amerikan ordusunda bulunan uzun menzilli füzelere sahip olmayı sağlayan stratejik araştırmaları ve resmî dayanakları sunan kuruluştur. Rand Corporation olmasaydı eğer, Amerikan ordusu ve ABD’nin endüstriyel durumu ve tabiî ki Amerikalıların bugün inandığı demokrasi pratikleri, olduğundan çok daha farklı görünecekti. İşte bu Rand Corporation’un son yayınladığı, Şubat 2010 tarihli, “Troubled Partnership: U.S. – Turkish Relations in an Era of Global Geopolitical Change” (Sorunlu Müttefiklik: Küresel Jeopolitik Değişim Çağında ABD-Türkiye İlişkileri) adlı çalışma ise ABD’ye dış politika hedeflerine ulaşmak için muhakkak surette Türkiye’nin müttefikliğine olan ihtiyacı gösterecek bilgiler içeriyor. Çalışma Türkiye’nin dış politikasının Soğuk Savaş’ın bitmesiyle birlikte önemli bir değişime uğradığını belirterek, Sovyet tehlikesinin bitmesiyle Türkiye’nin ABD’ye olan bağımlılığının azaldığının altını çiziyor. Çalışmada, Türkiye’nin liderlerinin bu ortamdan istifade ederek bölge ülkeleriyle daha bağımsız ve gelişmiş ilişkiler kurmaya yönlendikleri ifade ediliyor. Çalışmada bu durumun kademeli olarak Türk dış politikasında genişlemeye ve çeşitlenmeye yol açtığı kaydediliyor. Rand’in araştırmasına göre, Türk Dış Politikasındaki bu değişimler, Amerika’nın Türkiye-ABD arasındaki güvenlik ortaklığını yönetmesini zorlaştırdı. Çalışmaya göre, Türkiye’nin 20 yıl öncesinde olmadığı kadar, bölgedeki bir çok ülkeyle—özellikle Orta Doğu ve Kafkaslarda—ilişkileri ve bu ilişkilerde çeşitli çıkarları var. Bunun sonucunda ise, Türkiye yönetimi artık bir çok konuda otomatik olarak ABD’nin izini takip etmeyi bırakmış durumda ve özellikle ABD politikalarının Türkiye’nin çıkarlarına ters düştüğü noktalarda bu durum daha çok hissediliyor. Rand’in raporu, ABD’nin Türkiye üzerindeki etkisini geliştirmesi için şu adımları atması gerektiğini öğütlüyor: *Türkiye’nin PKK ile mücadelesinde siyasî ve istihbarat desteğini en üst düzeye çıkar. Zira bir çok Türk diplomat bu konunun ABD-Türkiye güvenlik ortaklığının test edildiği bir nevi turnusol kâğıdı olduğunu düşünüyor. *Kürdistan Bölgesel Yönetimi üzerindeki baskıyı arttırarak PKK’ya verdiği lojistik ve siyasî desteği engelle. *Türkiye’yi sosyal, ekonomik ve yasal açılımlar konusunda cesaretlendirerek Kürt vatandaşların en az etnik Türkler kadar haklara sahip olmasını sağla. Kürt sorunu sadece askerî yollarla çözülemez, ancak ve ancak Kürt vatandaşların şikâyet noktalarını oluşturan sorunların kökenlerine etki edecek ekonomik, sosyal reformlarla desteklenmiş güçlü bir anti-terörist program uygulanması suretiyle çözülebilir. *ABD birlikleri bölgeden çekilirken, İran ve Suriye ile Irak’ın normalleştirilmesi sürecinde diyaloğa gönüllü görünmeye çalışılmalı. Böyle bir diplomasi İran ve Suriye ile ABD ilişkilerini bir gecede düzeltemez ancak, ABD-Türkiye arasındaki ilişkileri sıcaklaştırarak, iki ulus arasında geçmişten gelen bazı ihtilâf noktalarını azaltacaktır. *Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkilerini düzeltmek adına son zamanlarda atmış olduğu adımları alkışla ve cesaretlendir. Özellikle sınırların açılmasına desteğini göster. Zira bu iki ulus arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi mutlak surette Kafkaslar bölgesindeki barış ve istikrara ciddî bir katkı sağlayacaktır. Ayrıca bu şekilde Ermenistan’ın da Rusya ve İran’a olan ekonomik ve siyasî bağımlılığı da azalmış olacaktır. *İran’ın nükleer çalışmalarını önleyecek çalışmalara daha fazla ağırlık verilmeli. Nükleer bir İran, bütün Basra Körfezi’nin istikrarını bozacak ve Körfez’de ve Orta Doğu’da önü alınamaz bir şekilde nükleer silâhlanma yarışına sebep olacaktır ki, bu da Türkiye’nin güvenliğini tehdit edecektir. Rand’in bu çalışması, aynı zamanda ABD’nin Türkiye’nin AB üyeliğine olan desteğine devam etmesini ve ayrıca Türk liderler ile gelecekte bazı askerî üslerin özellikle de İncirlik Hava Üssü’nün kullanımı ile ilgili işbirliğini pekiştirme çalışmalarını geliştirmesini tavsiye etmektedir. Anlaşılıyor ki, ABD Müslüman dünyasında kendine bir dost arıyor. Rand’in raporu da bunu sağlamak adına Washington yönetimine bir yol haritası çiziyor. Diğer taraftan ise, Türkiye’nin liderleri eğer Sovyetler Birliği çökmeden önceki o ABD’ye göbekten bağlı olunan dönemlere geri dönüş yapmamak için ellerinden geleni yaparlarsa, Müslüman dünyası adına şüphesiz daha iyi bir duruş sergilemiş olurlar. Zira bu duruşlarını korumaları suretiyle, belki ABD’nin Filistin politikasına ve Irak ve Afganistan’daki işgal politikasına karşı Müslüman dünyasının görüşlerini savunup, yansıtarak etkili olmayı başarabilirler.
Tercüme: Umut Yavuz
Rand Corporation Advances American Imperialism
The United States seeks improved relations with Turkey. Last year, President Obama visited Turkey to stress his desire to begin a strong political partnership between Ankara and Washington, DC.
According to a study released by the think-tank non-profit group, the Rand Corporation, Turkey plays a critical role in four areas of increasing strategic importance to the United States: the Middle East, the Persian Gulf, Europe, the Caucasus and Central Asian region. Turkey's cooperation in each area is needed to achieve U.S. policy goals.
The Rand Corporation of Santa Monica, California, was established after World War II by the U.S. Army Air Corps, which later turned into the U.S. Air Force. The American generals who created the Rand Corporation were trying to secure the wartime relationship that had developed between the scientific and intellectual communities and the American military during World War II, as exemplified by the Manhattan Project, which developed the atomic bomb.
Eventually, the Rand Corporation became a key research institution helping America build its empire during the Cold War and was a key think-tank operation that provided the United States government with vital research, which advanced American interests and its influence in the Western world. The Rand Corporation was instrumental in giving the American Empire the militaristic capacity it retains to this day. It is the think-tank group that provided American generals all the research they needed to justify the official demands for atomic bombs, nuclear submarines, intercontinental ballistic missiles, and long-range bombers the American military employs today. Without the Rand Corporation, the American military-industrial complex, as well as the democracy Americans believe the practice today, would look quite different.
The recent study the Rand Corporation released, “Troubled Partnership: U.S. – Turkish Relations in an Era of Global Geopolitical Change”, released in February 2010, addresses the need for the U.S. to make Turkey a security partner able to help the United States achieve its foreign policy goal.
The study notes that Turkish foreign policy has undergone an important evolution since the end of the Cold War, as the end of the Soviet’s threat reduced Turkey's dependence on the United States. It states that Turkish leaders have sought to make use of this freedom by moving to establish diplomatic relationships with nations in the region. This has resulted in a gradual broadening and diversification of Turkish foreign policy, the study points out.
These political changes have made the security partnership between the United States and Turkey more difficult for America to manage, according to the Rand study. According to the study, Turkey today has interests in a number of regions—particularly the Middle East and the Caucasus—that it did not have two decades ago. As a result, Turkey's government is less willing to automatically follow the United States' lead on many issues, especially when U.S. policy conflicts with Turkey's own interests.
To improve its influence and status with Turkey, The Rand report recommends that the United States should take several steps, including:
* Increase political and intelligence support for Turkey's struggle against terrorism from the Kurdistan Workers Party. Many Turkish officials consider this as the litmus test of the value of the U.S.-Turkish security partnership. * Put greater pressure on the Kurdistan Regional Government to crack down on the Kurdistan Workers Party and end its logistical and political support of the group. * Encourage Turkey to carry out social, economic and legal changes so Kurds in Turkey enjoy the same rights and benefits as ethnic Turks. The Kurdish terrorist threat will not be resolved by military means, but by a strong anti-terrorist program combined with social and economic reforms that address the root causes of Kurdish grievances. * Express readiness to engage Iran and Syria in diplomatic efforts to help stabilize Iraq as U.S. forces are drawn down there. While such diplomacy would not improve U.S. relations with Iran and Syria overnight, it would more closely align U.S.-Turkish policy and reduce a past source of friction between the two nations. * Encourage and support Turkey's recent efforts to promote an improvement in relations with Armenia, particularly the opening of the border between the two. The normalization of relations between these two countries would significantly contribute to enhancing peace and stability in the Caucasus. It would also enable Armenia to reduce its economic and political dependence on Russia and Iran. * Intensify efforts to persuade Iran to abandon any attempt to acquire nuclear weapons. A nuclear Iran will destabilize the entire Persian Gulf region and potentially spark a nuclear arms race in the Gulf and Middle East, directly threatening Turkey's security.
The Rand study also recommends that the United States continue to support Turkey's membership in the European Union, and improve defense cooperation by initiating discussions with about Turkish leaders about the future use of military bases in Turkey, particularly the Air Force base at Incirlik.
The United States government needs a friend in the Muslim world. The Rand report gives American political leaders in Washington a blueprint for what needs to be done to make that happen. On the other hand, Turkey stands to do much good in the Muslim world if the leaders of this great nation holds the line against returning to the days prior to the collapse of the Soviet Union in which Turkey was dependant on the United States. In holding holding the line, Turkey can influence the United States’ policy towards Palestine and its campaigns in Iraq and Afghanistan to reflect the Muslim world’s view.
17.03.2010 E-Posta: [email protected] |