Ali Rıza AYDIN |
|
Hamd etmenin böylesi! |
Pırıl pırıl gençlerin geldiğini sezince, devir, bu şekilde olgunluğa erince; ben de bütün ruhumla dedim, Elhamdülillah. “Elif”imizin 37. sayısında şiirleşmiş bir “hamd”i görünce, alkışladı gözüme sızarak, gönlüm. En içten duygularımla dedim, Elhamdülillah. Kim’ini, kimliğini bilmediğim, fakat bir ucunun Nûr’un Konya fedakârlarından merhum Mustafa Özsoy Ağabeye dayandığını tahmin ettiğim Beyza Özsoy kardeşimizin “Elhamdülillah” başlıklı şiiri beni çok duygulandırdı. Orada, bir “mü’minin sabahı” çok güzel sahnelenmiş. Çok samimî bir duyuş. Her gün doğan bir günle insana yeni bir hayatı, taze bir ömrü, yepyeni bir dünyayı ihsan eden Allah’a hamd etmek böyle olur. Yeni bir günle, yeni bir ömrün nasıl başladığını; dolayısıyla, nasıl başlaması gerektiğini anlatıyor bu şiir. Demek ki, her hâlimiz; demek her ahvalimiz ne çok şükre muhtaçmış! Günümüz dünyasında ne çok meşgul insanlar. Bedenler yorgun, zihinler fülu. Bir de tv konulunca üstüne, sızmaması mümkün değil âdemin! Akşamı, kıyamet saysak, her sabah bir haşirdir; bir ömür tekrarlanan. Ölümün kardeşi olan uykudan “Essalâtü hayrun mine’n-nevm”, yani “Namaz uykudan hayırlıdır” çağrısına kulak verip doğrulmak, kalkmak; hayra dair ne varsa bunları tamamlamak “sabah”la kazanılan uhrevî bir ticaret, “kul”luğun sergilenişi. Tebrikler kardeşimiz, tebrikler. Yazacaksın İnşaallah daha nice şiirler… Sene 1976 ya da 1977. Mustafa Özsoy Ağabey Konya’da, medrese-i Yusufiye’de. Ankara’dan yola çıktık, üç kafadar birlikte; merhum Refik Koçak Ağabey, Osman Zengin kardeşimiz ve bendeniz. Osman Zengin, yolumuzun mihmandarı; taze bir delikanlı! Ömrümce unutmadım, o gün, orada gördüğüm tebessümü. Parmaklıklar ardındaki merhum Özsoy, öyle soylu göründü, öyle mutlu idi ki, silâh-süngü görevdeki bir neferin edası! Gözlerine koşulmuş tebessümlü dudaktan, kadifemsi cümleler ard arda döküldüler; sıcak, yumuşak, okşayıcı. Bugün, ukbâ âleminden izliyordur neslini. “Elhamdülillah” başlıklı şiiri okuduktan sonra, uzun uzun düşündüm; kirpiklerim ıslandı. “Eğer o, ‘o’ ise, öylesi bir ‘Özsoy’dan böylesi bir ‘soy’ gelmiş” dedim durdum, tekrarla. Maşaallah! Böyle güzide gençleri insanlığa bahş eden Rabbime, sayısız “Elhamdülillah”. Ceddine, cedlerine rahmet olur, İnşaallah…
18.03.2010 E-Posta: [email protected] |