H.İbrahim CAN |
|
Birinci yılı tamamlarken |
Bugün bu köşede yazmaya başlayışımızın birinci yıl dönümü. İnsanların kişisel tarihlerinde, sayılı ömürdeki kilometre taşları olan bu tür yıl dönümleri önemlidir. Bu vesile ile geçen bir yılın kısa bir muhasebesini yapalım istedik. Geçen bir yıl dış politika önemli olaylara sahne oldu. Önce komşularımızı ilgilendiren olaylara bakalım. Ermenistan’la imzalanan iki protokolle başlayan ve Türkiye’nin Azerbaycan’ın göstereceği tepkileri hesaba katmadan başlattığı açılım, mümkün olan her türlü engel çıktığı için çıkmaza girdi. Türkiye, protokollerde olmadığı halde Azerîlerin tepkisi üzerine Yukarı Karabağ’ın işgalinin sona erdirilmesini ön şart olarak koydu. Ermenistan Anayasa Mahkemesi, protokolleri, özünü değiştirecek şekilde onayladı. Böylelikle Kars Antlaşmasını tanımamayı ve 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının tartışılmamasını mahkeme kararı haline getirdi. Ermenistan Parlamentosu Cumhurbaşkanına anlaşmadaki imzayı çekme yetkisi verdi. Bu da yetmedi önce ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi, ardından İsveç Parlamentosu sözde soykırımını tanıyan kararları onayladılar. Böylelikle Diasporanın istediği oldu ve Ermeni açılımı kapandı. Bir diğer komşumuz Suriye ile ilişkilerimizde tam bir bahar havası yaşandı. Vize zorunluluğunun kaldırılması ve sıcak ilişkilerin kurulması, iki ülke vatandaşlarının gidiş gelişlerini hızlandırdı ve dış politikada, ‘sınırda paşa gezdirmekten’ mayınların temizlenmesine, iki ülke vatandaşlarının oluk oluk karşılıklı ziyaretlerine gelindi. Şam ziyaretleri vatandaşlarımızın en gözde dış seyahatleri arasındaki yerini aldı. Irak ise geçen bir yılı çalkantılar içinde geçirdi. İntihar bombaları, hükümet binalarına yönelik büyük çaplı bombalı saldırılar, Sünnî, Şiî, Arap, Kürt gruplar arasındaki çatışmalar yıla damgasını vurdu. Amerikan ordusu bir türlü ülkeden çıkamadı. ‘Biz gidersek kaos olur’ teorisini işlemeye devam etti Amerikalılar. Bu arada insanlar onların savaşta kullandığı kimyasal bombalar yüzünden ölmeye devam etti. Irak’ta en son 7 Mart’ta yapılan seçimlerin oy sayımları hâlâ sürüyor. Görünen o ki; istikrardan çok hassas dengelere dayalı koalisyon başlıyor. Kuzeyde ise Kuzey Irak Kürt Yönetimi Kerkük ve Musul üzerindeki iddialarını sürdürürken, alt yapı yatırımları ve ticaret yoluyla kalkınmasını hızla tamamlıyor. Bütün yatırımlar adeta özerk bir Kürt yönetimine göre yapılıyor. Türkiye de, Amerika’nın baskısı ile bu durumu kabullenmiş ve fırsata çevirmeye çalışır görünüyor. Bu arada Amerika bizim Kuzey Irak’a hamiliğimizi garantilemek üzere, PKK’nın tasfiyesi projesini ortaya attı. Hükümetin demokratik açılım olarak adlandırdığı bu proje, iyi planlanmamış ve Habur’dan gövde gösterisine dönüşen PKK’lı girişleri yüzünden durma noktasına geldi. Hükümet ise san'atçılarla toplantılarla açılımın devam ettiği izlenimini vermeye çalışıyor. Bir başka komşumuz Yunanistan ise batmanın eşiğinde. Ülkede hesapsız harcama ve hesapları gizlemeye dayanan, uluslar arası spekülatörlerin de karıştığı bir kaos yaşanıyor. Avrupa Birliği’nin el uzatması ve Yunanistan’ı kurtarması beklenirken, Almanya’da vatandaşlar, ‘bizim alınterimizi tembel Yunanlılara vermeyin’ çığlıkları atıyor. Ücretleri azaltılan bütün kesimler sokaklarda. Kuzeydoğu komşumuz Gürcistan, hâlâ Rusya ile savaşın şokunu atlatamamış görünüyor. Rusların yeniden saldırdığına ilişkin bir yalan haber bile ülkeyi karıştırmaya yetebiliyor. İran bir yandan geçirdiği sancılı seçimlerin izlerini silmeye çalışırken, öbür yandan Amerika ve müttefikleri ile nükleer program konusundaki satrancını sürdürüyor. Türkiye’nin bu konudaki arabuluculuk girişimleri ise, henüz bir sonuç vermiş değil. Amerika, Güvenlik Konseyi’nden yaptırım kararı çıkarmayı başaramıyor. Etraftaki ülkelere füze savunma sistemleri kurarak İran’ı baskı altına alma planları yapıyor. Bulgaristan ise Avrupa Birliği’ne adapte olmaya, ‘Alamancı komşu’lardan rüşvet almaktan nasıl vazgeçeceğini bulmaya, eski Sovyet uyduluğundan bağımsız ve demokratik ülke zihniyetine geçmeye çalışıyor. Yalnızca komşularımızla ilgili bir yıllık değerlendirme bile, yılın ne kadar hareketli geçtiğini gösteriyor. Nadir de olsa e-postalarıyla destek ve eleştirilerini ileten okuyucu dostlarımıza teşekkürlerimizi iletiyor; ikinci yılımızın dış politikada daha güzel gelişmelere sahne olmasını temenni ediyoruz.
18.03.2010 E-Posta: [email protected] |