19 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Aile-Sağlık

Alerji dönemi başladı

SOĞUK kış günlerinin ardından havaların yavaş yavaş ısınmaya başlamasıyla birlikte atmosfere yayılmaya başlayan polenlerin, alerjik rahatsızların ortaya çıkmasına sebep olduğu bildirildi.

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nihat Sapan, ilkbaharın gelmesiyle birlikte tabiatın uyandığını, birçok bitkinin çiçek açtığını, dolayısıyla polenlerin atmosfere yayıldığını söyledi. Bu durumun polenlere alerjisi olan kişilerde çeşitli yakınmaların ortaya çıkmasına sebep olduğunu belirten Sapan, şöyle devam etti:

‘’İçinde bulunduğumuz iklim kuşağına bağlı olarak Ocak ve Şubat aylarında atmosferde polen bulunmuyor veya çok az bulunuyor. Mart ve özellikle Nisan ayında atmosferdeki polen sayısı artmaktadır. Polenler nefes yoluyla ağızdan, burundan girince vücut bunları zararlı madde gibi algılıyor. Bu durumun halk arasında ‘saman nezlesi’ olarak bilinen alerjik rinite sebep oluyor. Alerjik bünyeli kişiler hiç tepki gösterilmemesi gereken, zararsız bu maddelere tepki gösteriyor. Hapşırma, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, gözlerde kızarma ve kaşıntı, baş ağrısı, halsizlik, yorgunluk gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Hatta bazı insanlarda astım bulguları da ortaya çıkabiliyor.’’

EN YAYGIN PROBLEM ALERJİK RİNİT

Prof. Dr. Sapan, Türkiye’de en önemli ve en çok görülen alerjik polenlerin çayır, çimen polenleri olduğunu dile getirerek, ‘’Alerjik rinit hastalığının en yaygın polenlerini de bunlar oluşturur. Park ve bahçelerde, apartman bahçelerinde bulunan çimen polenlerine dikkat edilmesi gerekir. Ülkemizde zeytin ağacı polenleri de yaygın olarak alerjik bulgulara yol açmaktadır. Bunun yanında ıhlamur, servi polenleri de alerji yapabiliyor. Kavaklar ise bilinenin aksine alerjik olaylarda en masum ağaçlardır’’ diye konuştu. Alerjik rinit hastalarının ilkbahar döneminde polenlerden korunmalarının çok da mümkün olmadığına dikkati çeken Sapan, bunun için ilâç kullanılmasının faydalı olabileceğini vurguladı. Sapan, tedavi edilmeyen hastalarda zamanla astım bulgularının da ortaya çıkabileceğini belirterek, ‘’Aslında alerjik hastalıkların tedavisindeki en önemli ve ilk yapılması gereken yöntem alerjenden kaçınmadır. Ancak bu, özellikle polenler gibi çok yaygın olan alerjenler için hiç kolay değildir. Genel olarak polenlere yoğun alerji gösterenlerin ilkbahar aylarında dış otamda yaptıkları aktiviteleri azaltmaları önerilir’’ dedi. Atmosferdeki polenlerin izlenmesi ve halka o dönemde havada hangi polenlerin bulunduğu konusunda bilgi verilmesinin önemine de değinen Sapan, Uludağ Üniversitesi Polen Grubu olarak Bursa ve Türkiye’nin pek çok şehrinde havadaki polen sayılarını ve cinslerini takip ettiklerini, Alerji ve Klinik İmmümnoloji Derneğinin web sayfasında verileri açıkladıklarını kaydetti.

19.03.2010


Doğum sonrası bebeklerden alınan bir kaç damla kan hayat kurtarıyor

SAĞLIK Bakanlığının yenidoğan tarama programı ile geçen yıl 6 bine yakın bebekte zihinsel ve bedensel gelişimi engelleyen hastalık tesbit edildi.

Bakanlık yetkilileri, aileleri, ‘’Bebeğinizin doğumu üzerinden 8 gün geçtiği halde topuktan kan alma testi yapılmamışsa, lütfen bölgenizdeki en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak bebeğinizden kan alınmasını sağlayın’’ diye uyardı. Sağlık Bakanlığının yenidoğan bebeklere yönelik Ulusal Tarama Programı kapsamında, bebeklerde erken fark edilmemesi halinde ileride tedavisi mümkün olmayan bedensel ve zihinsel gelişim bozukluğuna sebep olan fenilketonüri, doğumsal hipotiroidi ve biyotinidaz eksikliği taramaları yapılıyor. Yeni doğan bebeklerin topuklarından alınan kanlar, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı (RSHM) laboratuvarında test ediliyor. Yenidoğan Tarama Programı sorumlusu Dr. Gülsüm Apak Özdemir, söz konusu testlerin ücretsiz yapıldığını vurgulayarak, ailelere, ‘’Bebeğinizin doğumu üzerinden 8 gün geçtiği halde topuktan kan alma testi yapılmamışsa, lütfen bölgenizdeki en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak bebeğinizden kan alınmasını sağlayın’’ uyarısında bulundu. Apak’ın verdiği bilgiye göre, geçen yıl ülke genelinde taraması yapılan toplam 1 milyon 300 bin yeni doğan bebekten 314’ü biyotinidaz, bin 70’i fenilketonüri, 4 bin 300’ü de doğumsal hipotiroidi açısından şüpheli pozitif çıktı. Bu bebekler daha ileri teşhis ve uygun tedaviye başlanması için ilgili merkezlere yönlendirildi.

19.03.2010


YASAKLI YİYECEKLER LİSTESİ

Ünal bir yaş öncesi bebekler için yasaklı yiyecekler listesini de sıraladı: “Bal, yumurta akı, inek sütü, çikolata, kakao, çilek, domates, kivi, fıstık ezmesi gibi alerji potansiyeli yüksek gıdalar, deniz ürünleri, şarküteri ürünleri (salam, sosis, sucuk…), konserve ve dondurulmuş gıdalar, katkılı, tuzlu, salçalı, baharatlı hazır gıdalar, kuruyemiş, patlamış mısır, pastil, sakız gibi boğulmaya neden olabilecek taneli ya da yapışkan besinler (4 yaşına kadar verilmemeli). Tüm diyet ürünleri (aksi doktor tarafından belirtilmedikçe).”

19.03.2010


Bal ve çikolata 1 yaşından önce yasak

ÇOCUKLARIN gelişiminde özelikle ilk iki yıl beslenme alışkanlıklarının önemine işaret eden beslenme uzmanları, bir yaşından küçük bebeklerin uzak durması gereken gıdaları sıraladı.

Anne sütünün bebeğe sağladığı yararın sayılamayacak kadar çok olduğunu bildiren uzmanlar, 1 yaşına girene kadar bebeklerin özellikle bal, yumurta akı, inek sütü, çikolata, kakao, deniz ürünleri gibi bazı ürünlerden uzak durması gerektiğini vurguladı. Uzmanlar, bu gıdaların erken tüketilmesi halinde bebeklerde alerji ve zehirlenmeye sebep olabileceği uyarısında bulundu.

İnternational Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Duygu Gür Ünal, anne sütünün bebeklerin gelişmesi için mükemmel bir besin kaynağı olduğunu belirtti. İlk 6 ayın bitiminden itibaren bebeklerin farklı tatlar ve gıdalarla tanıştırılması gerektiğini belirten Ünal, “Ancak bebeklerden, 1 yaşına kadar uzak tutulması gereken besinler var. Bu besinler bebekte alerjiye ve zehirlenmeye neden olabiliyor ya da kuruyemişlerde olduğu gibi boğulma riski de yaratabiliyor” ifadelerini kullandı.

8 AYDAN SONRA TARHANA VE MERCİMEK

BEBEKLERİN ayına göre uygun sebze çorbaları hazırlamak gerektiğini vurgulayan Dr. Ünal, “Patates, havuç, pirinç ve zeytinyağı ile hazırlanacak ve öğle öğününde verilecek sebze çorbasına kış mevsiminde lahana, brokoli, ıspanak, pırasa, kereviz, karnıbahar, yazın ise kırmızıbiber, kabak, enginar, taze fasulye, semizotu gibi sebzeler eklenebilir. Sebze çorbalarının dışında, öğle öğününde, tavuk suyuna tel şehriye, baharatsız yayla çorbası da verilebilir. Tarhana ve mercimek çorbalarının yoğun muhtevalarından dolayı yedinci veya sekizinci aylardan sonra verilmesi gerekiyor. Bebeklere altıncı aydan itibaren sebze çorbalarına kibrit kutusu büyüklüğünde iki kez çekilmiş yağsız kıyma, yedinci-sekizinci aylardan itibaren de et, balık, tavuk eklenebilir. Sekizinci ve dokuzuncu aylardan itibaren baklagiller, dolma, pilav, makarna, köfte bebeğin iştahını daha da açıyor.” şeklinde konuştu. Bebekleri pütürlü gıdalara alıştırmak posa alımlarını da kolaylaştırdığını aktaran Ünal, “Ancak anneler bebeklerin pütürlü gıdaları alamayacağını düşünerek blenderdan geçirip tamamen sıvı hale getiriyor. Tamamen pütürsüz yemeye alışan bebek, daha sonra pütürlü gıdaları yemeyi reddediyor. Bu nedenle annelerin sebze çorbasını blender yerine tel süzgeçten geçirmesi ya da çatalla ezerek püre haline getirmesi gerekiyor” diye konuştu.

19.03.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl