H.İbrahim CAN |
|
Pakistan’ın en çok dostluğa ihtiyacı var |
Cumhurbaşkanı Gül’ün Pakistan ziyareti çok sıcak görüntülerle dolu. Ticaret hacminin en kısa zamanda 5 milyar dolara çıkarılması, stratejik işbirliği ve dostluk mesajları ziyaretin gündeminin ana başlıklarıydı. Zerdari “iki ulus arasında güçlü bir dostluk ve kardeşlikten söz ederken, ekonomik işbirliği, ticaret ve yatırımda aynı paralellikte bir başarıdan söz edemiyoruz ve bu bizi üzüyor” sözleriyle mevcut durumu özetliyordu. Ama bu ziyaretin başka bir anlamı daha var: Zor zamanlarda dostlar dayanışması. Pakistan’ın, son yıllarda, gerçekten Türkiye gibi samimiyetle ona yardım edecek bir dosta ihtiyacı var. Ülke içindeki siyasal çalkantılar, güç gösterileri, Amerika ve müttefiklerinin Afganistan’dan Pakistan’a yaydığı savaş, yoksulluk, afetler, hızlı nüfus artışı, Pakistan’ın ilk akla gelen sorunlarının yalnızca bir kaçı. Pakistan’ın sorunlar yumağı haline getiren önemli bir özelliği Orta Asya’ya açılan yolların Hint Okyanusu’na açılan kapısı olması. Uzun süren İngiliz sömürgeciliğinden kanlı kardeş kavgalarıyla, üç parçaya bölünmüş olarak çıkabilen eski Hindistan’ın sorunlu mirası hâlâ Pakistan’ın omuzlarında. Amerika Orta Asya petrol yollarına egemen olma politikası çerçevesinde onlarca yıldır bu bölgeyi ve özellikle Pakistan’ı çeşitli yollarla kontrolü altına almaya çalışıyor. Taliban ve el Kaide’ye karşı verildiği iddia edilen savaşın mekânı haline getirilen Afganistan’ın komşusu olması bu savaşın da isteksiz parçası haline getirdi Pakistan’ı. Yazar İbrahim Karagül bunun aslında “Üçüncü Dünya Savaşı”nın biçimi olduğunu yazıyor. İşgaller, ambargolar, rejim değişiklikleri, terör saldırıları, ülke içinde meydana gelen sosyal çatışmalar, iç siyasî çekişmeler ve suikastler bu savaşın araçları. Benazir Butto’ya dünyanın gözü önünde düzenlenen suikast bunun en son ve en çarpıcı örneği. Planlayıcıları istedikleri etkiyi oluşturması için büyük bir kalabalık içindeyken saldırmayı seçmiş ve 135 kişinin de Butto ile birlikte ölümüne sebep olmuştu. Pakistan’ın önemli sosyal ve ekonomik sorunları var. 160 milyonluk nüfus her yıl 3,2 milyon kişi artıyor. Nüfusun yüzde 40’ı yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve yüzde 5,6’sı işsiz. Halkın yalnızca yüzde 50’si okuma yazma biliyor. İç siyasal çekişmeler ülkenin belini büküyor. “Yüzde on” olarak anılan Cumhurbaşkanı Zerdari ile Başbakan ve yüksek mahkeme arasındaki kavgaların son raundunda, anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanının bazı yetkilerinin Başbakana devredilmesi gündemde. Zerdari dokunulmazlığının kaldırılarak yargılanması tehdidi altında. ABD güdümündeki ordu ve derin devletin örgütlediği kaos ortamı, kontrolün aracı olarak sürdürülüyor. Tıpkı ülkemize onlarca yıl boyunca kâbus gibi çöken faili meçhuller, suikastlar ve terör olaylarıyla empoze edilmeye çalışılan kaos havası ve yılgınlık, benzer yollarla Pakistan’da oluşturuluyor. İşte bu şartlar altındaki Pakistan, Türkiye’nin dostluğuna ve sıcak eline ihtiyaç duyuyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyareti esnasında yaşananlar bunun göstergesi. Ekonomik işbirliği, stratejik işbirliği gibi adımlar ise, bu dostluk elinin samimiyetle sıkıldığının işareti.
03.04.2010 E-Posta: [email protected] |