Hakan YALMAN |
|
Küresel Asr-ı Saadetin güçlü bir duâsı |
Geçtiğimiz Pazar günü 5. Ulusal Risâle-i Nur Kongresi yüzümüzü ağartacak ve şevkimizi kamçılayacak bir güzellikte ve mükemmel bir organizasyonla gerçekleşti. Bu kongrelerin başlangıç zamanlarındaki şevk ve heyecanı yaşamış biri olarak Haliç Kongre Merkezi’nde yaşadıklarımızdan hem çok duygulandım hem de büyük gurur duydum. Risâle-i Nur Enstitüsü’ndeki kardeşlerimize ve Şekercihan kahramanlarına teşekkür ediyorum. Bizlere gençlik yıllarımızın şevk ve heyecanını hatırlattılar. Kongrelerimizle ilgili pek çok şey kemal noktasına ulaştı. Ancak bu güzel hizmetlerin ortaya çıkışındaki arayışlardan biri de, Türkiye genelinde Risâle-i Nur ile ilgili olan tüm grupları bir araya getirmek ve hizmetin bütünlük, âhenk ve renklilikler içinde ve tevhid içinde devamına zemin hazırlamaktı. Zannediyorum bu mananın tekrar gündeme alınması ve kongrelerin bu anlamdaki hizmetinin gözden geçirilmesi gerekiyor. Liberaller ile aramızdaki yakınlaşmanın önemli bir zemini oldu. Bu da hizmetin ülke geneline yayılması açısından çok önemli bir adım. Ancak daha dar dairedeki ahenk konusundaki çalışmalar da bir o kadar önemli. Kongre sırasında 6000 adet Türkçe ve 1000’e yakın İngilizce Tabiat Risâlesi dağıtan ICBA’lı gençlerin samimi duâsı da takdire şayandı. Manevî hizmet ve değerlerimizi insanlığa ulaştırma duâmızın organize olma duâsı ICBA (Intercultural Bridge Association) Kültürlerarası Köprü Derneği şeklinde isim buldu. Bu dernek Nur hakikatlerini dünyaya ulaştırmak isteyen yapımızın organize arayışına bir cevap olmak istidadında. Her düzeyde diyaloglar, talebe değişimleri ve külliyatın her dilde insanlığa ulaşması gibi bir dizi faaliyetin planlanacağı merkez olmaya talip. Bu anlamda samimi bir arayış içinde olan üyeleri ile hedefler belirliyor ve bir kıpırdanış şeklinde faaliyetlerini planlarken bütün Yeni Asya camiasını ve İslâm âlemini fahrî üyeleri olarak kabul ediyor. Bu anlamda derneğin birinci sırada yer alan aidatı ve güç kaynağı samimî ve gönülden gelen duâlar. Bu duâlarla dernek en dar daireden insanlık âlemine uzanan bir ittifak ve ittihat arayışı içinde olacak. Bu anlamda üstadın Tabiat Risâlesi ile tabiattan gelen fikr-i küfrîyi dirilmeyecek bir sûrette öldürmek ve küfrün temel taşını zîr ü zeber etmek duâsına küllî bir duâ ile katılmak amacıyla dernek dünyadaki herkese bir Tabiat Risâlesi dağıtma yoluna koyuldu. Bu duâya maddî ve mânevî katkıları ile âmin diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor ve bu ruh ile ortaklık duygusu halka halka büyüyor. Kongre sırasında da büyük rağbet gördü. Her bir insana ulaştırılan Tabiat Risâlesi insanlığın en büyük vebası olan küfür fikrine atılan nurânî bir taş olacak ve inşâallah yedi milyar Tabiat Risâlesi duâmız yeryüzünde Küresel Asr-ı Saadet duâsı olacaktır. Son günlerde dünya genelinde yaşanan olaylar, artık değerler etrafında bütünleşmemiz gerektiğini ve ortak geleceğimiz açısından refah, huzur, birlikte yaşayabileceğimiz kadar medeniyetin hâkim olması hangi din, ırk ve sosyal tabakadan olursa olsun insan olan herkesin hakkına saygı ve insanlığın kılık kıyafet ayrımına fedâ edilmemesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Milletin ve meclisinin iradesi bu yönde tecellî etmiştir. İşin güzel yanı dünya genelinin bu değerler ve kurallar etrafında halka olan iradeye destek olması ve bu anlamda dini bir siyaset aracı olmaktan çıkarıp haçlı zihniyeti ile değil insanlık merkezli tepkiler sergilemesidir. Dinî yaşantısından dolayı herhangi bir ferdin karşısında olmak, artık dünyanın geldiği noktada zihnen çok geri olmak ve ırkçılığa benzer ilkel insan reflekslerinden kurtulamamak anlamına gelmektedir ve gerçek anlamı ile irticadır. Artık aydın insan, kendi gibi düşünenlerin olduğu bir dünya değil her düşünce ve inancın tam serbestiyet içinde yaşanabildiği bir dünya hedeflemektedir. Bu medenî yaklaşımın gerisinde kalan zihniyet çok güçlü gelen insanlık rüzgârı önünde savrulmaya ve yok olmaya mahkûm olacaktır. ‘Muâsır medeniyet seviyesi’nden dem vuranlar şu an dünya insanlığının yakaladığı ve tarafgirlikleri, milliyetleri ve inançları âhenk içinde bir arada bulundurma potansiyelinde ve merkeze insanlığı, insanı koyan medenî seviyenin gerisinde kalmak riski ile yüz yüzedirler. Bu durumda mahalle baskısı gibi tanımlarla dinî hassasiyeti olanlara karşı çıkmak aslında medeniyetten uzaklaşmaktır. Belki de gerçek medeniyet, her türlü farklılığa açık olmak ve bunların hürriyetine en az ferdin hürriyeti kadar sahip çıkmaktır. Risâle-i Nur’un nurânî hakikatleri önümüzdeki asırda insanlığın tevhid modeli için önemli bir rol üstleneceğe benzer. Tevhide susamış bu gönüller insanlık ortak paydasında buluşacak ve şu dar dünyayı kendilerine iyice dar etmeyeceklerdir. Bu tablo aslında insanları huzur ve barış içinde bir araya getirmek isteyenlere bir çıkış yolu sunmaktadır. Dünyanın çıkış yolu bu olmalıdır. Ülkemizde dönüm noktası anlamına gelecek tarihî günler yaşanmaktadır. Artık kavgaları ve gereksiz suçlamaları bir tarafa bırakıp dünya insanlığının selâmeti için birleşmek ve dayanışmak zamanıdır. Bunun en uygulanabilir şekli, hukukun ve kanunların hâkim olmasıdır. ‘Kanunlar bana yaradığı sürece uygulansın, aksi takdirde ‘Suyumu bulandırıyorsun’ muamelesi yaparım’ şeklindeki bedevî ve vahşî yaklaşımların dünyadaki ömrü bitmek üzeredir. Zaman vahşet ve bedeviyet zamanı değil insanlık ve medeniyet zamanıdır. Şu zamanlar dünyamızın bu anlamda bir imtihandan geçtiği zamanlardır. Rabbimizden azametli ve bahtsız ümmetimizin talihinin açıldığı günler olması ve istikbal inkılâbâtı içinde ortaya çıkacak en yüksek gür sedanın insanlığa duyurulacağı bir basamak olmasını niyaz ediyorum. Gelişmeler nasıl olursa olsun neticede hak galip olacaktır. Bu anlamda ‘Bediüzzaman Said Nursî ve Demokratik Açılım’ çok önemli bir çıkış noktası olmalı. Salondaki tablo da Üstadın ruhunu şâd edecek ve Kâinatın Efendisini (asm) mütebessim edecek bir manzara idi.
30.03.2010 E-Posta: [email protected] |