Mehmet KARA |
|
Değişikliğin akıbeti |
Salonda 30-35 kişilik oturma yeri ya var ya yok. Ancak öyle bir kalabalık toplandı ki, salonda bırakın oturacak yer bulmak, ayakta duracak yer bile bulmak neredeyse imkânsızdı. Bahsettiğimiz salon Meclis Anayasa Komisyonu toplantı salonu. Salonda hükümet adına Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, siyasî partilerin grup başkanvekilleri, bazı ihtisas komisyonlarının başkanları ile Anayasa Komisyonu üyesi olmayan çok sayıda milletvekili vardı. Çok sayıda basın mensubu da toplantıyı takip etti. Sadece milletvekillerinin sayısı 60’ı aşıyordu. Bir de CHP tam kadro komisyona gelmekten vazgeçmeseydi tam bir kargaşa yaşanacaktı. Peki, bu kalabalık anayasa değişikliğinden duyulan memnuniyetten mi, yoksa “bu paket yeterli değil, daha demokratik hale getirmek için çalışalım” diye düşündükleri için miydi? Ne yazık ki değildi. Herkesin komisyonda bulunuş amacı farklıydı. AKP’nin hazırladığı ve başbakan ve bakanların da imzaladığı 265 imzayla Meclis’e gönderdiği teklifin komisyondan kısa zamanda geçip genel kurula gelmesi, muhalefet partileri paketi engellemek, basın mensupları da günlerdir süren tartışmaların ilk raundunda bir şey kaçırmak istemedikleri için bulunuyorlardı. Toplantı, Adalet Bakanı Kuzu ile Kamer Genç arasında “yer tartışması” ile başlarken, CHP ve MHP paketin anayasaya aykırı olduğunu söyledi. CHP paketten üç maddenin ayrılmasında ısrarcı olurken, MHP’li Faruk Bal, “Bu teklif külliyen anayasaya aykırıdır. Teklif kargaşa, kaos ve kavgaya gebedir” demesi, paketin gerek komisyonda gerekse de genel kuruldaki görüşmelerinin normal seyrinde gitmeyeceğini göstermiş oldu. Neticede tamamı üzerinde gece geç saatlere kadar süren ve 10 buçuk saatlik bir maratonun ardından paketin maddelerine geçilmesi kabul edildi. Üçü geçici olmak üzere toplam 30 maddeden oluşan paketin maddeleri dün itibariyle Adalet Komisyonunda görüşülmeye başlandı. Bu aşamaya gelinceye kadar AKP’nin 265 imzayla verdiği anayasa değişikliği paketinin başına gelmeyen kalmadı. Acemilik ya da oldu-bittiye getirildiği iddialarını doğrularcasına 7.5 yıldır üzerinde konuşulan paketin komisyona gönderilmesinde sıkıntılar yaşandı. Meclis’te geçen hafta patlak veren “imza krizi” hafta başında anayasa paketinin geri çekilmesi ve değiştirilmesiyle sonuçlandı. CHP’nin anayasa mahkemesine gitme gerekçesi olarak gösterdiği imzalar yenilendi ve teklif Başbakan Erdoğan ve bakanlar dahil 265 imzayla Meclis Başkanlığına gönderildi. Bu kez vekiller isimlerini kendileri yazıp tek tek imzaladı. AKP paketi sundu, ama CHP yeni bir iddia ortaya attı. İlk teklifin hâlâ geçerli olduğunu iddia ediyor. CHP ayrıca paketten 3 madde çıkarılırsa geri kalan maddelere destek vereceğini ortaya attı. “Cumhurbaşkanı yargıyla ilgili üç maddeyi referanduma sunacağını açıklasın diğer maddelerde uzlaşma ararız” dedi. AKP bunu “sulandırma, karıştırma, ortada bırakma ve ciddiyetten uzak” olarak değerlendirdi. MHP, kapılarını tamamen kapattı. Paketi samimî bulmadıklarını, bu yüzden de maddeleri tartışılır görmediklerini söylüyor. BDP, önerge vereceklerini önergeler kabul edilmezse pakete destek vermeyeceklerini açıkladı. Bu aşamadan sonra da artık paketin 330’un üzerinde bir oyla geçip geçmemesini, AKP’nin fire verip vermemesini, diğer partilerin tavırlarının bundan sonra nasıl olacağını konuşmaya başlayacağız. Peki, anayasa değişikliğinin muhtevası ne zaman tartışılmaya başlanacak? Oysa içeriğine bakılırsa HSYK’da Meclis’in devre dışı kaldığı, Anayasa Mahkemesi’nin üye seçiminde 17 üyeden sadece üçünün Meclis tarafından seçilmesinin tam da demokratikleşmeyi karşılamadığını göreceğiz. YAŞ kararları yargı denetime açılacak fakat HSYK’nın bütün kararlarının yargı denetimine açılmadığı görülecek. Ümit ediyoruz ki, gerek komisyonda gerekse de genel kurulda hiç değilse bu ve benzerî eksiklikler giderilir. Neticede paket bu haliyle, (belki üzerinde birkaç değişiklikle) genel kurula gelecek. Bu haliyle geçse 1982 ihtilâl anayasasının ruhu değişmeyecek. Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “bundan önce yapılan ve şimdi yapılacak değişiklikle anayasanın saf ruh yapısını kaybettiğini” iddia etse de; bu, gerçeği değiştirmeyecek. Sadece, demokratikleşme yolunda bir adım daha atılmış olacak. Yazımızı Adalet Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun şu cümlesiyle bitirelim: “Bu anayasa değişikliği 17. değişiklik olacak. Bugüne kadar 90’a yakın maddesi değişti. Önümüze gelen metin, en azından, devam etmeye çalıştığımız o parçalı şekildeki anayasa değişikliği yönteminin devam ettirilmesi usûlünün sürdürülmesidir. Bu metot, anayasayı biraz daha yamalı bohçaya çeviriyor. Zaten dili çok kötü olan anayasayı, çok daha sıkıntıya sokabiliyor, ama birtakım ilerlemelere de sebep oluyor.” Bizim de dediğimiz bu… Sivil anayasa yapmak varken bir yama daha atmak çözüm olmadı, olmayacak. Ancak bir adım olacak…
10.04.2010 E-Posta: [email protected] |