Ali Rıza AYDIN |
|
Medyatik lâkırdılar! |
Her duyulan sözleri taklit etmek ne kötü. Adam, çıkıyor ekrana atıyor, tutuyor, savuruyor. Ağızlar kulaklarda. Seyirciler ne memnun! Parmağını kımıldatsa o adam, kahkahalar gırla. Kalkıyor, oralardan, bir lâkırdı söylüyor; hemen, yarın dillerde. Dünden bugüne örnekleri çok bunun. Hadi, yapan, kendisince san'atçı! Ötekine ne denir? İnsanları avutup onlara, ciddî şey düşündürmemek, bir mizansen değil mi? Dinine göz koyanlar, önce, dilden başlıyor. Kelimecikler, sözcükler, cümlecikler; anlaşılmaz “cik cik”ler… Yıllar öncesi, komünist Rusya’nın, ilgilendikleri ülkelerin kültürünü dejenere etmek için, binlerce cümlelik sözcükler üreten bir enstitüsü bulunduğunu duymuştum. “Ne Şam’ın şekeri, ne de Arabın yüzü” ya da, “Bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın” örneğinde olduğu gibi! Günümüzde de, buna benzer birçok garip hâller var. Bediüzzaman Hazretleri, Risâle-i Nur’da “İnsanların ağzından çıkan ve dinsizliği işmam eden kelimeler”den bahsediyor. Bugünküler dinsizliği işmam etmese, Allah’ı inkâr mânâsı taşımasa bile, neticede, risk taşıyan sözlerdir. Meselâ: “Hadi görüşürüz!” Ayrılış esnasında sarf edilen bir söz bu. Telefonda da böyle, birlikte olununca da. Birinin “Hadi görüşürüz” lâfına, ötekinin cevabı: “Hadi görüşürüz” oluyor. Görüşmeniz neye göre garanti? Hadi, görüşemezseniz? Güzel sözler, duâlar bir bir rafa kalkıyor. “Allah’a ısmarladık” demek, karşıdaki dostunu Allah’a emanet etmek varken, veyahut “hoşça kal” gibi bir temennide bulunmak mümkünken, mânâsız lâkırdılar neye yarar bilmem ki? Bundan başka, diğer bir garip deyiş: “Kendine iyi bak.” Olur, bakalım! Bakalım bakmasına da, “dev” aynasında mı, “endam” aynasında mı bakalım kendimize? Eğer maksat sağlıksa, âfiyette olmaksa, ona da elimiz yetmez. Bakalım bakmasına da… Bize, bizden daha iyi bakan var. Bize acıyan, şefkat eden; yediren, içiren, doyuran; inde’l-hâce, lokmayı ağzımıza yollayan kerem-kâr bir Rabbimiz var. Hâsıl-ı kelâm: Maddeperest zihniyet her an boşluk peşinde. Söze karışıyor, öze karışıyor; bize karışıyor. Virüs gibi! Her şeye karışıyor. Karışmamanın önüne, barışmamakla geçilir; lüzumsuz lâkırdılarla. Dikkat etmek gerekir! Lisana girenlere, ağızdan çıkanlara…
08.04.2010 E-Posta: [email protected] |