Aile-Sağlık |
Bebeğinizin çıkardığı sesleri önemseyin ÇOCUK Hastalıkları Uzmanı Serpil Yılmaz, bebekle konuşulurken annenin sesinin tek düze ve monoton olmamasına ve gerekli tonlamaları iyi kullanmaya çalışması gerektiğini söyledi. Dr. Yılmaz, “Bebeğinizin sağlıklı gelişimi için bol bol emziriniz. Doktorunuz aksini önermediği sürece 6 ay sadece anne sütü veriniz. Beslemeleri, uykuyu düzenli bir hale getirerek bebeğinize erken olarak biyoritm kazandırabilirsiniz. Bebeğinizi dolaştırırken yüzü dışa gelecek şekilde tutunuz ki etraftaki her şeyi rahatça görebilsin. Ilık bir suyla biraz doldurulmuş bir bebek küvetinde, kafası hariç suyun içinde kalacak şekilde günlük olarak banyo yaptırmak onu rahatlatacaktır. Bu arada el ve ayaklarını çırpmasını sağlayarak oyun oynayabilirsiniz.” diye konuştu. Bebekle bol bol konuşmayı, ona gülümsemeyi tavsiye eden Yılmaz, “Bebeğiniz yatarken seyredebileceği hareketli oyuncaklar, şekiller asın. Bebeğinizin 2 aydan sonra ‘agu’ gibi sesleri çıkartıp çıkarmadığına dikkat edin, onun çıkardığı sesleri siz de taklit edin ve konuşun. Bebeğinize yumuşak tonla şarkılar veya ninniler söyleyin. Yorucu ve yüksek sesli olmayan müziklerden dinletin.” dedi.
BEBEĞİNİZİ UYURKEN YÜZÜKOYUN YATIRMAYIN
BEBEĞİN yüzükoyun konulduğunda kendini boğulmaktan kurtarabildiğini, başını yana çevirebildiğine işaret eden Yılmaz, bebeğin uykuda yüzükoyun pozisyonda asla yatırılmaması gerektiğini vurguladı. Yılmaz, şunları söyledi: “Bebeğe 3-6 aylık dönemde sık sık dokunun. Bebekler, 3 aylıkken ellerini seyretmeye ve el hareketlerini gözlemlemeye başlar. Bunu yapmıyorlarsa bileklerine sesli veya renkli bilezikler takarak farkına varması sağlanabilir. Üzerinde sarkan oyuncakların, sesli cisim ve hayvancıkların bulunduğu oyun minderlerine sırt üstü yatırıp o cisimlere dokunarak, çekerek oyun oynamasını sağlayın. 5. aydan sonra artık cisimleri daha iyi tutabileceği için tutmaya uygun oyuncaklar alın. Bebeğinizin her iki kulağının arkasından değişik sesler çıkartıp sese yönelmesini bekleyin. Sesli ve renkli cisimleri elinizle dolaştırıp takip etmesini, dokunmasını sağlayın. Bebeğiniz destekli oturmaya başladıktan sonra önüne yastık konulup yastığın üzerine de oyuncaklarından koyun, oynamasını sağlayın. Bebek masajları yapın. 5. aydan sonra destekli oturtmaya başlayın. Önüne oyuncak koymayı ihmal etmeyin ve yanından ayrılmayın. Gün içinde kısa sürelerle yüzükoyun yerde durmasını sağlayın, karşısına sevdiği bir oyuncağı koyun ve siz de karşısına uzanarak ona bakın ve konuşun.” |
10.04.2010 |
Sınav öncesi eğitimcilerden moral uyarısı İSKENDERUN Anafen Dershaneleri Müdür Yardımcısı Hakan Aldoğan, sınava sayılı günler kala öğrenci ve velilerin morallerini yüksek tutmaları çağrısında bulundu. Yarın yapılacak Yüksek Öğretime Geçiş (YGS) sınavı öncesi eğitim uzmanı Aldoğan, velilerin çocuklarına karşı baskı yerine moral vermeleri gerektiğini belirterek, “Anne ve babalarımız çocuklarına sınav öncesi baskı yapmamalı, bu sınavın kendileri için hayatın sonu olmayacağını, yeniden sınav şanslarının olabileceğini söylemeleri gerekir” dedi. Velilerin, ailecek çocukları ile sınava gitmek yerinde sadece anne veya babası ile gitmelerinin öğrencinin psikolojisi açısından çok daha iyi olacağına vurgu yapan Aldoğan, “Öğrencilerimizin son günü dinlenerek geçirmeli, bu günden itibaren abur cubur yiyerek midesini bozmamaları gerekir. Öğrecilerimiz sınavdan bir gün önce gideceği okulun yerini öğrenmeli, sınav evraklarını, kâğıt kalam ve araç gereçlerini bir gün önceden hazır hale getirmeli, sınav gecesi her zaman hangi saatte yatıyorsa o saatte yatmalı ve sınav günü sabah hafif kahvaltı ile yanına bir şişe su ve birkaç şekerli yiyecek alarak sınava gitmelidir.” dedi. Sınavın kazanılmasında en önemli faktörlerden birinin moral olduğunu söyleyen eğitimci Aldoğan, “Her şeyden önemlisi ise öğrencilerimiz sınava moralle gitmelidir. Yüksek moralle gidilen sınavda başarı oranı her zaman yüksek olur.” ifadesini kullandı. |
10.04.2010 |
100 çiftten 15’i kısırlık yaşıyor Türkiye’de, her 100 çiftten 15’inin kısırlık (infertilite) sorunu yaşadığı bildirildi. Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniğinden Doç. Dr. Muammer Kendirci, çocuk sahibi olma isteğiyle doktora başvuran çiftlerin yarısında erkekten kaynaklanan sorunların belirlenebileceğini söyledi. Genel olarak üreme fonksiyonunun yerine getirilememesinin ‘’infertilite’’ olarak tanımlandığını belirten Kendirci, kısırlık probleminin kadın ve erkeği benzer oranlarda etkilediğine dikkati çekerek, çiftlerdeki infertilitenin yüzde 30-40’ının tek başına erkeğe bağlı, yüzde 30-40’ının tek başına kadına bağlı, yüzde 10-20’sinin ise hem erkek hem de kadındaki sorunlara bağlı olabileceğini, ancak yüzde 10’luk kısmında da hangisine bağlı olduğunun ortaya konulamadığını hatırlattı. Son 20-30 yılda erkeklerdeki sperm sayısı ve kalitesinde azalma olduğuna dair bulgular bulunduğunu anlatan Kendirci, şöyle konuştu: ‘’Son yıllarda tıp alanında yapılan çalışmalardan elde edilen veriler, erkeklerdeki ortalama sperm sayısının önceki yıllara göre daha düşük bulunduğunu göstermektedir. Örneğin, 1990’lardaki sperm sayısının 1970’lere göre yüzde 25 daha düşük olduğu gözlenmiştir. Bu durum, günümüzün en önemli sağlık problemleri arasında gösterilen infertilite sorununu yaşayan kişi sayısının her geçen yıl artabileceğini düşündürtmektedir. Bu düşüşün nedeni tam olarak bilinmese de endüstrileşmenin beraberinde getirdiği çevresel risk faktörlerinin ve değişen yaşam biçiminin etkili olabileceğini düşünmekteyiz.’’ |
10.04.2010 |