Mehmet KARA |
|
‘İleri bir adım, ama yeterli değil…’ |
Anayasa paketinin AKP’nin değişiklik teklifini sunması ile Meclis yolculuğu başlamış oldu. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in paketi komisyona göndermesinin ardından paket önümüzdeki hafta Çarşamba günü Anayasa Komisyonunda görüşülmeye başlanacak. CHP ve MHP’nin “kesinlikle” desteklemediği paketin referanduma gideceğine kesin gözle bakmak mümkün. 1982 İhtilâl anayasasının yürürlüğe girdiği tarihten bu yana 16 defa yapılan değişiklikle 28 yılda yarısına yakınının değiştiği dikkate alırsa şimdi de 26 maddesi değişmiş ve 3 geçici madde eklenmiş ve bir geçici maddesi de kaldırılmış olacak. Fakat özgürlükleri kısıtlayan, demokratikleşmeyi engelleyen maddelerin çoğu mevcudiyetini sürdürecek. Yani sivil bir anayasa özlemi giderilmiş olmayacak. Beklenti tamamının değişmesi yönünde olmasına rağmen bu seferde bu başarılamamış olacak. Şüphesiz ki, getirilen değişiklikler önemli değişiklikler. Özellikle YAŞ ve HSYK kararlarına yargı yolunun açılması, ihtilâl yapanların yargılanmasının önünün açılması, parti kapatmaların mahkemelerin (kısmen de olsa) elinden alınması demokrasimiz açısından son derece gerekli değişiklikler. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de sürece girmesi ile birlikte ilk açıklanan taslakta bazı maddelerde değişikliğe gidildi. Ancak paketin darbeci ruhun izlerini tamamen silmeyeceği de gerçek. 33 fasıl olarak devam eden ‘AB ile üyelik yükümlülüklerini üstlenebilme’ kriterleri arasında yer alan “Yargı ve temel haklar” başlığı içinde bulunan 23. faslın açılması için bu maddelerin değiştirilmesi gerekiyor. Anayasa değişikliği gündeme geldiğinden beri söylenen şuydu: “Anayasanın tümden değişmesi gerekiyor. Demokratik, özgürlükçü bir sivil anayasa yapılmalı. Bu anayasa Türkiye’ye dar geliyor, yakışmıyor. Ülkenin önünü tıkıyor…” Ve daha birçok şey söylene geldi. Bunu Türkiye’de söylemeyen parti, sivil toplum örgütü neredeyse yok gibi. Ancak “konjonktür, siyasî gerçeklik, zamanı gelmedi” gibi söylemlerle buraya kadar geldi. Ve neticede bu paket ülkenin gündemine geldi. Önümüzdeki haftadan itibaren de önce Anayasa Komisyonunda, burada kabul edildiği şekliyle de Meclis Genel Kurulu’nda görüşmeleri başlanacak. Görülen o ki, bu yolculukta AKP tek başına kalacak. BTP ve DSP ile bağımsız milletvekillerini de pakete destek vermeye çağıran AKP, görüşmeler yapsa da, her partinin ya da kişinin istediği “ön şart”lar bulunuyor. “Birkaç fire dışında fire vermeyiz” denilse de referandum için gerekli olan 330 ve üzerine çıkılması iktidar partisini düşündürüyor. Çünkü AKP’nin toplam 336 oyu bulunuyor. Fireler olabileceği için de her bir oy paket için önem arz ediyor. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek bu yüzden olacak ki, hâlâ uzlaşma arayışlarının devam ettiğini söylüyor ve komisyon aşamasında da uzlaşmaya hazır olduklarını söylüyor. “Getirsinler tekliflerini bakalım, doğrusu neyse yaparız” diyor. Bu da net olarak pakete karşı olmadıklarını ancak kendi tekliflerinin de olduğunu söyleyen BDP ve DSP’ye göz kırpmak anlamına geliyor. Paketin Meclis’teki yolculuğunda çok badirelerle karşılayacağı şimdiden belli oldu. CHP, paketin Anayasa Komisyonuna gönderildiği gün “yok hükmünde sayılması” gerektiğini söyledi. AKP’nin Meclis Başkanlığı’na sunduğu anayasa değişiklik teklifinin ekindeki imza listesinde TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in imzasının da bulunduğunu iddia eden CHP’li yetkililer, AKP’nin, teklifi deposunda sakladığı imzalarla verdiğini, bunun ortaya çıkması üzerine ise bazı imzaların üzerini çizerek yeni bir liste ortaya çıkardığını söylüyorlar. Bu yüzden de, “TBMM, açıkça bir evrakta sahtecilik olayıyla karşı karşıyadır. Bu teklif, yok hükmündedir” diyorlar. Adalet Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ise, CHP’nin dağıttığı listenin “korsan” olduğunu, savcılığa suç duyurusunda bulunacağını söylüyor. Bu tutmazsa CHP gerek komisyonda gerek genel kurul da vereceği önergelerle görüşmeleri tıkamayı plânlıyor. Buna bir de “367 mucidi” diye ünlenen Yargıtay Onursal Başsavcısı Kanadoğlu’nun AKP’nin Anayasa değişikliği paketinin Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi durumunda iptal edileceğini söylerken, değişiklik halk oylamasında kabul edilse dahi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilebileceğini ortaya atmasını da eklersek, değişikliklerin önümüzdeki günlerde ne badireler atlatacağını gösteriyor. İşin özeti şu: Bundan önce 16 defa da yaklaşık yarısına yakını değişen ve bu değişiklikle yamalı bohçaya dönen 12 Eylül ürünü anayasa da demokratikleşme için bir adım daha atılmış olacak. Ancak sadece bir adım daha ileri gidilmiş olacak, ama sivil anayasa olmayacak. Bu yüzden demokratik özgür ve sivil anayasa talebini sürdürmek gerekecek.
02.04.2010 E-Posta: [email protected] |