Mehmet KARA |
|
Paketten ne çıkacak? |
Anayasa değişikliklerinin halkoylamasına sunulmasına ilişkin Kanunun Cumhurbaşkanı Gül tarafından imzalanıp yürürlüğe girmesinin ardından anayasanın bazı maddelerinde yapılacak değişiklikle ilgili AKP muhalefet partileri ile sivil toplum kuruluşlarını ziyaret etmeye hazırlanıyor. Erdoğan’ın Riyad’a hareketinden önce anayasa değişikliği ile ilgili çalışmaların bittiği muhalefetten de randevu talep edeceklerini açıklamasının ardından Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in yanı sıra hukukçu kurmaylar önümüzdeki günlerde muhalefet partileri ve aralarında TÜSİAD ve TOBB’un da yer aldığı sivil toplum örgütlerini ziyaret ederek, hazırladıkları değişiklikler için “destek” isteyecekler. Ancak şimdiden görünen, değişiklikleri Anayasa Mahkemesine götüreceğini açıklayan CHP ve bu konuda net tavır sergilemeyen MHP’den destek bulmaları zor gözüküyor. Bu yüzden paketin Meclis’ten 367’nin üzerinde geçmesi de zor gibi… AKP’nin referandumu göze almış görünmesi de bunu gösteriyor. AKP’nin 336 milletvekili olsa da bazı sebeplerle oy kullanamama durumu olması durumunda yaşanacak sıkıntıları aşmak için Meclis içinden diğer partilerden ve bağımsızlardan destek sağlamaya çalışacağı görülüyor. (Referandum için en az 330 gerekiyor) AKP çalışmalarda son aşamaya geldiğini söylerken, “Daha demokratik bir anayasa” hedeflenen pakette, siyasî partilerin kapatılmasının zorlaştırılması ve Venedik Kriterlerinin getirilmesi, yargı reformuyla birlikte HSYK ile Yargıtay ile ilgili değişiklik, Ombudsmanlık ve HSYK ve YAŞ Kararlarının yargı denetimine açılmasının yer alacağı konuşuluyor. Henüz paket ortada yok, ama 12-15 madde arasında değişiklik yapılacağı söyleniyor. Bu paketin arasında Baykal’ın dile getirdiği 12 Eylül ihtilâlini yapanların yargılanmasının önünü açacak geçici 15. maddenin “zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle pakete alınmaması” da dikkat çekici. ««« Gelinen noktada, yeni bir anayasa için ilk adımı atması gereken hükümet de tıpkı sivil, özgürlükçü, demokrat bir anayasa isteyenler gibi konuşuyor. “Bu kadar çok yoğun talep varsa buna da siyaset kurumunun kulak vermesi, dinlemesi gerekir. ‘Bunu önümüzdeki döneme, daha sonraki döneme götürelim’ demek yanlıştır. Ülkemizin sivil bir Anayasaya ekmek, su kadar ihtiyacı var…” Bunu herkes söylüyor, ancak gündeme getirecek olan hükümettir. Mutabakatı oluşturmakta öncelikli sorumluluk iktidarın omuzlarındadır. Muhalefet karşı çıktığında misliyle onlara cevap vererek mutabakat sağlanamayacağı ortada. Ama asıl çözmesi gereken onlar. 2002-2010 yılları arasında 8 seneye yakın bir zamandır iktidarda olan, 2007 seçimlerinde “sivil” bir anayasa için milletten oy isteyen hükümet, aradan geçen 3 senede geldiği noktada, ağırlığı yargı konusundaki değişiklikler olmak üzere kısmî ya da mini diyebileceğimiz bir değişiklik için harekete geçti. Anayasa konusunda gelinen noktayı, “sivil bir anayasadan, anayasa değişikliğine gelindi” şeklinde özetlemek mümkün. 12 Eylül anayasanın neredeyse üçte biri değişti, ama çözüm olmadığı görülüyor. Yeni değişiklikler de vesayet anayasası yaftasını kaldıramayacak. Bir takım meseleleri daha ileri götürecek, ama köklü çözüm yeni anayasadadır. Ama yapılmadı, yapılamadı. İhtilâl dönemlerinden sonra anayasa değiştirildi, ama bir sivil irade anayasa değiştirmedi. Bu demokrasimiz için üzüntü veren bir durum. Bu yüzden de madem referandum olacağı kesin gözüküyor. O zaman bu aşamada paketin genişletilip muhalefet partilerinin istediği değişiklikler dikkate alarak mutabakatın en geniş mânâda sağlanması yararlı olacaktır. Sivil toplum örgütlerinin de tekliflerinin dikkate alınıp, paket genişletilmesi bir adım daha iyiye gidiş olacaktır. ««« İKİ NOT Bütün bunlar olurken iki konuya dikkat çekmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Daha paket çıkmadan, her değişiklikte ortaya çıkan Sabih Kanadoğlu’nun, bu Meclis’in anayasa değişikliği yapamayacağını söyleyerek bir yerlere işaret vermeye başlaması dikkat çekici. Kanadoğlu, bir yandan anayasanın değiştirilmeye muhtaç olduğunu söylüyor, bir yandan da “Demokratik bir ülkede yaşamıyoruz ve özgür değiliz” diyor ardından da “Ancak anayasayı demokratik değişime tabi tutmak için, ciddî ve samimî bir iktidar gerekir” demeyi de ihmal etmiyor. Bir diğer not da, CHP bir taraftan değişiklikleri Anayasa Mahkemesine götüreceğini açıklarken diğer yandan, “Referandum tarihî bir fırsat. Bu iktidar kalsın mı, gitsin mi, artık yeter mi, yoksa çileye devam mı diyeceğiz” diyerek farklı bir taktiğin peşine düşüyor. Bunun karşılığında da AKP’nin de 2007 seçimleri öncesinde olduğu gibi “yapacaktık, ama engel oldular” türü taktikleri izleyeceği de kulislerde konuşuluyor. Bu taktikler karşısında asıl milletin taktiğinin ne olacağı önemli.
13.03.2010 E-Posta: [email protected] |