Mehmet KARA |
|
Arkeolojik kalıntılar çok var |
AKP anayasa değişiklik taslağını kamuoyuna sundu. 23 asıl 3 geçici maddeden oluşan paketi muhalefete götüren AKP beklendiği gibi Meclis içinde destek bulamadı. Pakete yüksek yargıdan da tepkiler var. Üst üste yapılan toplantılar ve açıklamalarda değişikliğin anayasa aykırı olduğu ve yargıyı ele geçirme çalışması olarak değerlendirilirken sert açıklamalar geliyor. Yargı bir bakıma direniyor. AKP kurmayları siyasî partilerden sonra sivil toplum örgütlerine pakete sunarken, destek bekliyorlar. Bugün akşama kadar gelecek teklifleri bekleyecek olan AKP, paketi Pazartesi günü “tasarı” olarak Meclis’e sunacak. Paket sunulurken “usul hatası” yapılmadı denilse de aslında yapıldı. Çünkü paket bir zarf içerisinde ziyaretlerde takdim edildi. En azından hazırlanmasının ardından ziyaretlere gidilmeden birkaç gün önceden gönderilip, karşı tarafında bir hazırlık yapmasına fırsat verilebilseydi. Hazırlık bir sır gibi saklandı. Hatta AKP kurmayları görüşmelerin başlayacağı gün Meclis’te saat 10.00’da yaptıkları basın açıklamasında dahi paketi basına vermediler ve Saat 11.00’de partinin internet sitesinde yayınabileceğini söylediler. Aynı günü Meclis’te gurubu bulunan partiler ziyaret edilip, paket zarf içerisinde takdim edildi. CHP’nin zarfı dahi açmadığı söyledi. Aynı günü akşamı da medyanın Ankara temsilcilerine bir otelde bilgi verildi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in organize ettiği yemekte başta Cemil Çiçek, Sadullah Ergin, Bozdağ, Beşir Atalay, Ahmet İyimaya, Haluk İpek Ömer Çelik vardı. Çiçek ve Ergin paket hakkında bilgi verirken, sabah yaptıkları basın toplantısında söylediklerini tekrar anlattılar. 1982 anayasanın artık Türkiye’ye dar geldiğini, anayasanın bizatihi kendisinin sorunların kaynağı olduğunu söylediler. Ve sık sık “hakikaten geniş bir uzlaşma ve katkı” aradıklarını tekrarladılar. Bu safhada hiç kimseyle polemik yapmak istemediklerini de dile getirdiler. Çok sayıdaki soruyu da cevaplandıran AKP kurmayları, yüksek yargının bireysel açıklamalarına cevap vermeyeceklerini ısrarla vurguladılar. Burada özel bir televizyon temsilcinin sorduğu, “Madem referandum dâhil birçok şeyi göze aldığınızı söylüyorsunuz. Neden anayasanın tümünü değiştirmiyorsunuz?” sorusunun cevapsız kalması dikkat çekiciydi. Bu soruya cevap verilmedi ancak, başka sorulara verilen cevaplardan anlaşılıyor ki. Anayasada değiştirilecek başkaca maddelerin olduğu kabul ediliyor. Çiçek’in “Keşke yepyeni bir anayasa yapılabilseydik. Anayasada birçok arkeolojik kalıntılar var” demesi de bunun ispatıydı. AKP’nin bu aşamada polemiklere girmemesi, gelen eleştirilere cevaplar yetiştirmemesi dikkat çekici. Çiçek bunu da şöyle izah ediyor. “Polemiklere girersek, yerimizde sayarız. Kırmızı ışıkta benzin yakmak gibi bir şey olur, mesafe alamayız…” * * * Gelinen noktada, AKP’nin paketi, büyük ihtimalle muhalefetten hiç destek göremeyecek. Bu durumda da paket referanduma gidecek. Ancak burada kritik bir sürecin yaşanacağı görülebiliyor. 336 milletvekili olan AKP’nin her madde de 330’u bulmasının zor olabileceği konuşulmaya başlandı. Bu durumda paketteki maddeler 330’u bulamazsa düşmüş oluyor. Paketin tümü 330’un altında kalırsa da paket tümden düşmüş oluyor. Bu yüzden paketin gelen talepler dikkate alınarak genişletilebileceği ilk ağızlardan söylenmeye başlandı. BDP ve DSP’nin pakette yer almasını isteğini maddeler var. Burada bir milletvekilinin dahi oyu önem taşır noktaya geliyor. Görülen o ki, paket Pazartesi günü AKP’nin teklifi olarak Meclise sunulacak. Paket komisyonda veya genel kurulda bir kazaya uğramazsa Haziran’ın ortalarında da referanduma sunulabilir. Şimdilik AKP’nin “öngörüsü” bu yönde. Gelinen aşamada paketin yetersiz olduğu konusunda bir görüş ortaya çıktı. Bu aşmada keşkeler artıyor. Keşke, yeni bir anayasa yapılabilseydi. Milletin anayasası olacağı için keşke daha fazla mutabakat ve uzlaşı sağlanabilseydi. Keşke… Keşke... Keşke… Bu aşamada “keşke”leri bir kenara bırakıp, paketin genişletilmesi anayasanın demokratikleşmesine katkı sağlayacağı muhakkak. Bu saatten sonra yeni bir anayasa yapmak neredeyse imkânsız. Çünkü böyle bir irade ortada gözükmüyor. Neticede ihtilal ürünü anayasaya bir yama daha atılmış olacak. O ruh silinmeyecek. Ancak, burada paketin anayasanın demokratikleşmesine katkı sağlayacağını da söylemek lazım. Bir adımdır ama son adım değildir. Referandumda risklerin de olabileceğini yabana atılmıyor. Hükümet için bir güven oylamasına dönüşme ihtimali de çok yüksek. Referandumdan sonra erken seçimin kaçınılmaz hale gelebileceği daha şimdiden dillendiriliyor. Burada unutulmaması ve zarar verilmemesi gereken konu milletin seçtiği Meclis’in anayasayı seçme yetkisine sahip olduğu konusu. Elbette Meclis anayasayı değiştirebilir. İhtilâl anayasasını tümden de kaldırabilir. Bu iradeye zarar gelecek söylemlerden kaçınmak gerekir. Ve yeni bir anayasa talebi de hep gündemde tutulmalıdır. Geldiğimiz nokta bu. Anlaşılan önümüzdeki günlerde anayasa değişikliğini çokça konuşulacağız. İzlemeye ve notlar aktarmaya devam edeceğiz. Sonucu da bekleyip hep birlikte göreceğiz.
26.03.2010 E-Posta: [email protected] |