09 Nisan 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Rifat OKYAY

“Seyfullah’ı” incitmek!


A+ | A-

Kureyş’in süvari birliği komutanı Ebu Süleyman Seyfullah Halid bin Velid’i Mekkelilerin tanımaya başlamaları, Kureyş’in süvari birliği komutanlığını üstlenmesiyle başlar. Bu vazifenin kendisine verilme sebebi ise kahramanlık, cesaret ve cömertlikte, mensup olduğu Kureyş kabilesinin Mahzumoğulları kolu hilfül-ahlaf ve bütün Mekke’de tanınmış olmasındandır. Halid zaten kabilesinin yürüttüğü e’inne (süvari birliği) vazifesinin olmazsa olmazı olan ata binmeyi, kılıç kullanmayı, ok atmayı, yay, mızrak, kalkan, gürz kullanmayı ve en önemlisi süvari birliklerini sevk ve idare etmesini küçük yaşlardan itibaren öğrenmiş olmasındandır.

Hz. Ömer (ra) ile akran olan Halid bin Velid, onunla küçüklüğünde bir çok defalar güreş tutmuştur. Kendisi Kureyş’in varlıklı ailelerinin çocukları gibi, ticaret ve ilim için kervanlarla yapılan yolculuklara katılmış Suriye, Irak, Medain, Mısır ve Yemen’e gitmiştir. Yetişme çağında okuma yazma da öğrenmiştir. Bu özelliğinden dolayı da Müslüman olduktan sonra Resulullah’ın (asm) kâtipleri arasında yer almıştır.

Halid bin Velid Kureyş ordusunun süvari birliği komutanı olarak Uhud’da Müslümanlara karşı savaşmıştır. Ayneyn Tepesini beklemekle görevli Müslüman askerlerin bu tepeden Peygamberimizin (asm) emri ve sıkı tenbihlerine rağmen ayrılmaları üzerine, Müslüman ordusuna arkadan hücum ederek, savaşın seyrini değiştirmiş ve Müslümanlara ağır kayıplar verdirmiştir.

Hendek Savaşında Kureyş ordusunun süvari birliğinin başında olarak, zaman zaman hendeği Efendimizin (asm) çadırının hizasında geçmeye çalışmış ve şiddetli çatışmalara sebep olmuşsa da netice almaya muvaffak olamamıştır. Hendek Savaşında muvaffak olamayan ve geri dönen Mekke ordusunun arkasını emniyete alma görevini Amr bin As ile birlikte yerine getirmiştir.

Hicretin 6. senesinde umre yapmak niyetiyle Hudeybiye'ye gelen Efendimizi (asm) ve Müslümanları, Mekke’ye sokmamak üzere görevlendirilen 200 kişilik süvari birliğinin başında Halid bin Velid görevlendirilmişti. Gamim adlı tepenin düzlüğünde Resulu Ekrem’i (asm) ashabıyla birlikte öğlen namazını kılarken seyreden Halid bin Velid, Müslümanlara öğlen vakti yapacağı ani saldırıdan vazgeçmiş ve askerlerine bu işi ikindi vaktinde yapacaklarını bildirmiştir. İkindi namazı vaktinde de Efendimizin korku namazı (salatü’l-havf) kıldırdığını görünce de, ‘’Bu adam korunmuştur’’ diyerek küfründeki ısrardan ve Efendimize olan düşmanlığından vazgeçmeye karar vermiştir. Bunun tezahürü olarak bir sene sonra Mekke’ye umre için teşrif buyuran Efendimiz (asm) ile karşılaşmamak için Mekke’yi terk etmiştir.

Efendimizle birlikte Mekke’ye umre için gelen Halid’in kardeşi Velid (ra) ağabeyine verilmek üzere bir mektup bırakmıştır. İslâmiyeti kabul etmemesinin mantıksızlığından bahseden Velid (ra) Halid’i ısrarla İslâmiyete dâvet ediyor ve Resulu Ekrem’in (asm) kendisini sorduğunu ve ‘’Halid gibi bir insanın İslâmı tanımaması ne tuhaf. Keşke o gayret ve kahramanlıklarını Müslümanların yanında müşriklere karşı gösterseydi, bu kendisi için daha hayırlı olurdu. Biz de onu başkalarına tercih ederdik’’ dediğini mektubunda Halid’e bildiriyordu.

Kardeşinin bu manidar mektubunu okuyan Halid bin Velid, yanına Osman bin Talha ve Amr bin As’ı alarak 1 Safer 8 tarihinde Medine’ye gitmiş ve Mescid-i Nebevi de Efendimizin (asm) huzurunda kelime-i şehadet getirerek Müslüman olmuştur. Resulullah kendisine hitaben: ‘’Seni doğru yola ulaştıran Allah’a hamd olsun. Seni yalnızca hayra ulaştıracağını umduğum bir aklın olduğunu biliyorum.’’ Daha sonra yaptıklarından dolayı üç kere ısrarla kendisi için Allah’tan mağfiret istemesini Resulullah’a söyleyince, Efendimiz ‘’Allah'ım! Daha önce yaptıklarından dolayı Halid’i bağışla’’ diye kendisine hususî dua etmişlerdir.

Halid bin Velid (ra) Müslüman olarak katıldığı ilk savaşı olan Mute Savaşında, İslâm ordusunun Bizans ordusu tarafından imha edilmesine mani olacak büyük manevra ve kahramanlıklarda bulunmuştur. İslâm ordusu Medine’ye dönünce Efendimiz (asm) Halid’e (ra) “Seyfullah” ünvanını vermiştir.

Mekke’nin Fethinde Müslümanların ordusunun sağ cenahının komutanı olarak tayin edilmiş ve Handeme Dağında Safvan bin Ümeyye’nin emrindeki müşrik ordusunu bozguna uğratarak İslâm ordusunun önünü açmıştır.

Peygamberimiz (asm) tarafından Uzza putunun yıkılması için, Nahle vadisine yollanmıştır. Bundan sonra 350 kişilik seriyye ordusunun başında Gumeysa’da Cezime kabilesinin üzerine yollanan, onların Müslüman olmalarına güvenmeyerek öldürülmelerini emretmiştir. Bunu duyan Hz. Peygamber, ‘’Allahım, ben Halid’in yaptıklarından ber’iyim’’ demiş ve Hz. Ali’yi (ra) Cezime kabilesine yollayarak öldürülen 30 kişinin diyetlerini ödetmiştir. Efendimiz bu olaydan dolayı Halid’i (ra) kınamıştır. Komutanlık görevine devam etmesine rıza göstermiştir.

Huneyn Savaşında yaralanan Halid'i (ra) ziyarete gelen Efendimiz (asm) onu Huneynde yenilip Taife kaçan Sakiflilerin takibiyle görevlendirmiştir. Daha sonra Efendimizin komuta ettiği Tebük Seferine katılan Halid (ra) Tebük’ten Peygamberimiz tarafından Dumetulcendel’e gönderilmiştir. Bu görevini de başarıyla tamamlayan Halid (ra) 400 askerle Necran’a giderek Haris b. Ka’b kabilesini İslâma dâvet için görevlendirilmiştir. Ka’b’ın kabilesinin Müslüman olma isteklerini bir mektupla Peygamberimize bildiren Halid (ra) bundan sonra yapması gerekenler için talimat beklediğini yazmıştır. Peygamberimizden aldığı yazılı emirle bu kabileden bir heyetle birlikte Medine’ye dönen Halid b.Velid (ra) heyet mensuplarını on gün evinde misafir ederek ağırlamıştır. Aynı sene içinde Veda haccına da gitmiştir.

Hz. Ebubekir’in hilâfeti zamanında irtidat hareketlerinin bastırılması için başlatılan mücadelelerde daima İslâm ordusunun ön saflarında yer almıştır. Asilere karşı yapılan Zülkassa Savaşında ordunun sancaktarlığını yapan Halid (ra), Hz. Ebubekir tarafından hazırlanan 4 bin kişilik mürtedle mücadele ordusunun başına kumandan tayin edilmiştir. Bu konuda en büyük hizmeti yalancı peygamber Müseylimeyi Kezzab’ın ve taraftarlarının ortadan kaldırılması olmuştur.

İrtidat hareketleri ve isyanların bastırılmasından sonra Halid b. Velid (ra) Irak’ta Sasanilere ve Suriye’de Bizanslılara karşı yapılan sefer ve gerçekleştirilen fetihlerde başkomutan olarak görev yaptı. Basra Körfezindeki harblere iştirak ederek, Basra Körfezin’den Aynüttemr’e Fırat nehri boyunca uzanan toprakların İslâm devleti sınırlarına katılmasını sağladı.

Hıristiyan Gassaniler’in askerî karargâhları olan Mercirahit’e hücum ederek onları mağlûp ettikten sonra Busra’ya gelmiştir. Busra da Hz. Ebubekir’in Suriye fethi için yolladığı kuvvetlerin başında gelen Ebu Ubeyde b. Cerrah, Şürahbil b. Hasene ve Yezid b. Ebu Süfyan ile buluşmuş ve gelen bu komutanlar tarafından Halid (ra), şehrin kuşatılması sırasında başkomutanlığa getirilmiştir. Busra ve Havran bölgesi kısa süren kuşatmadan sonra fethedilmiştir. Bundan sonra kuzeye yönelen İslâm ordusu Ecnadeyn’de Amr b. As kuvvetleriyle buluşmuş ve Halid b. Velid’in komutasındaki bu İslâm ordusu Bizans imparatoru Herakleios’un kardeşi Thedereos idaresindeki 80 bin kişilik bu orduyu yenerek Ecnadeyn’de Müslümanlara Filistin ve Suriye’nin kapılarını açan büyük bir zafer kazanmıştır.

Bu savaşta bozguna uğrayarak Fihl’e kaçan Bizans kuvvetlerini Fihl'de de mağlûp eden Halid b. Velid (ra) buradan sonra da Bizans ordusunun peşini bırakmayarak Şam’a (Dımaşk’a) sığınan bu orduyu son olarak mağlûp etmiş ve şehri fethetmiştir. Şam’ın fethinden bir sene sonra bölgede toplanan Bizans kuvvetlerini Suriye’de Yermuk Savaşında mağlûp ederek büyük bir zafer kazanmıştır. Dımaşk’ı ikinci defa fethi esnasında hilâfet makamında bulunan Hz. Ömer (ra) tarafından başkomutanlıkdan azledilerek yerine Ebu Ubeyde (ra) tayin edilmiştir. Halid b. Velid (ra) başkomutan Ebu Ubeyde (ra) emri altında onun daima değer verdiği ve öncü birlikler komutanı olarak Humus, Hama, Şeyzer ve Kınnesrin şehirlerinin fethine iştirak etmiştir.

Ebu Ubeyde’nin vefatından sonra ömrünün kalan kısmını Humus’ta geçiren ‘’Seyfullah’’ Halid b. Velid (ra) yine Humus’ta vefat etmiştir. Humus’ta kendi adıyla anılan camii içinde bulunan kabrinde ziyaret ettiğimiz Halid b. Velid maalesef kabrinde rahat değil. Kabrin demir mazgallarından dua için gelen ziyaretçilerin para atmaları için bir sac delik ve boru ile kasaya uzanan bir düzenek kurulmuş. Kabrin hemen yanı başına. Ve maalesef atılan bozuk paraların çıkardığı madeni ses adeta ona hazırlanmış bir tuzak, bir Yahudi veya Rum intikam vaveylası, bir Bizans zulmü olarak önce onun ruhunu, sonra sevenleri, Müslümanları tazip ediyor, üzüyor...

Düşünebiliyor musunuz kahramanların kahramanı, cihad meydanlarının manevî abidesi, hilâfet makamının ve şeriatın emirber komutanı, Hz. Resulullah’ın ‘’Seyfullah’ı’’ dünyanın nadiren görebileceği askerî bir deha Halid b. Velid, kim bilir kaç zamandır bu menhus madeni paraların sesleriyle muazzeb bir şekilde kabrinde rahatsız?

Suriye hükümetine, Humus valiliğine söyleyecek bir sözümüz yok... Ama lütfen! Gafil ve cahil Müslümanlar! Cami vazifelileri, bu para sesi düzeneğini, makinasını alın ve caminin, türbenin, kabrin dışına bir yere koyun. Allah’tan korkun ve O’nun azabından titreyin. İ’la-yı Kelimatullah ve cihad emrinden başka hayatında dünya adına hiçbir işi olmayan Halid’i (ra), hiç sevemeyeceği ve muhatap olamayacağı bu dünya metaının simgesinin çıkardığı çirkin sesten kurtarın lütfen. Rica ediyoruz.

Cenâb-ı Hak bizleri Kâinatın Efendisinin ‘’Seyfullahı’nın’’ şefaatinden mahrum bırakmasın İnşaallah.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

09.04.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (02.04.2010) - Ümidimiz ve çalışmalarımız

  (23.03.2010) - Bursa pırıl pırıl parladı!

  (19.03.2010) - Bediüzzaman manevî varlığıyla sizleri Bursa’ya bekliyor

  (12.03.2010) - Bursa’nın Nurlu gençleri

  (05.03.2010) - En önemli rakip

  (26.02.2010) - Akıllı mıyız?

  (19.02.2010) - Sırtımızı dönmemek!

  (12.02.2010) - En büyük ders, en büyük tokat

  (05.02.2010) - O’nun yolunda O’ndan istemek

  (22.01.2010) - Sabrın ikramı olur mu?

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl