Rifat OKYAY |
|
O’nun yolunda O’ndan istemek |
Gençliğimizin beklediği ihtiyarlığımız olduğu gibi, sıhhatimizin ve sağlamlığımızın bir derde ve ölüme kavuşması, muhakkak kaderin çizgisinde emr-i Rabbani ile vuku bulacaktır. Çocukların yetim kaldığı, gariplerin evsiz barksız olduğu şu âlemin kısırlığında, başka bir âlemin kapıları ebediyen açılmak üzere mülkler dağılacak, yerleşim yerleri harap olacaktır. Toprağın doymak bilmemesi ve devamlı doyurması, Rabbinin izniyle, doymak bilmeyen insanoğlunu koynunda yiyip bitirerek bu fani âlemde son bulacaktır. Yolcu hanı misali beklediğimiz bu dünya eğer bizi çok sardıysa bilmeliyiz ki Allah’ı tanısak veya tanımasak da bir hesap ve fatura ödemek üzere tahtadan bir ata bineceğimiz ve haşir meydanına yollanacağımız bir duraktan başka bir yer değildir. Doymadığımız, doyamadığımız dünya bilmeliyiz ki ecel haberinden sonra bize doyacaktır, bizim hırslarımızı ve kanaatsizliğimizi ebediyen kendisinde saklayacaktır... Topladıklarına ancak daha çok toplamak üzere mazeretler getiren, uyduran kimseler olarak, bizler ancak umduklarımıza bu dünyada kavuşmayınca Gani-yi Mutlak olan Rabbimize yüzlerimizi çevirebiliyoruz... Önümüzdeki ahiret yolculuğunu bile bile bu yolda sarfedilecek, harcanacak azığı, kut ve gınayı hazırlamamamız ve gaflet içinde olmamızı kendimiz affedebiliyorsak herkes de bizi affedecektir... İki günlük dünyanın, iki günlük adamları için ayağa kalkıp kendisini pareleyen ve parçalayan insanoğlu kendi ebedî âlemi için devamlı ayağa kalkmalı ve dik durmalıdır... İyiliğin bize emredildiğini düşünerek bizler de iyilikte bulunabilmeliyiz. Cahilliğin en büyük belâsı iyiliğin ne olduğunun bilinmemesidir. Sihrinin kötülükleri esir aldığı bu anahtara muhakkak sahip olmalıyız, iyi olmalıyız ve iyilik yapmalıyız... Akrabaya ilgi alâka göstermek, yemek yedirmek ve fakir fukaraya izzeti ikramlarda bulunmak kendimize ve kaymaklı ahbaplarımıza sarf ettiğimiz her hareketten daha yüksek ve âlidir... Devamlı olarak selâm veren, selâm alan ve selâmı yayan adamdan kime zarar gelmiş ki? Gecenin sükûn ve sükûnetinde en güzel birlikteliğin secdede Rabbimizi zikir ve tesbihte olduğunu çok iyi bilmemiz gerekiyor... Riyanın, yalanın karışmadığı bir niyet daima bizi doğru ve iyi yollara sevk edecektir. Taş ve cam parçalarının altın ve elmas olmasını kim istemez ki? Yeter ki niyetimiz halis ve Lillah için olsun... Kalbimiz dilimizin yolunu takip etmeli, dışımız gibi içimiz de bir olmalı. Allah yolunda, Allah için muvaffakiyeti O’nun yolunda ve O’ndan istemeliyiz. 05.02.2010 E-Posta: [email protected] |