S. Bahattin YAŞAR |
|
Düşünceni taşımadığın yerden mes’ulsün |
Geçen hafta Türkiye Yazarlar Birliği Şanlıurfa şubesinde ‘Cuma Toplantısı’ çerçevesinde ‘Pozitif Pencere’yi sohbet konusu yapmak üzere dâvet edildik. Sohbet toplantımızda pek çok yazarla da tanışma imkânı bulmuş olduk. Özellikle yazarların birbirleri ile tanışması, ‘düşüncelerin buluşması’ anlamında oldukça manidar. Düşüncelerin buluşması, ön yargıları, soru işaretlerini, yabaniliği, kapalılığı ortadan kaldırıyor. Ve tabiî ki beraberinde tanışma, kaynaşma, kucaklaşma, karşılıklı istifade, düşünce açılımları gibi harika sonuçlar getiriyor. Bir bölümü soru ve cevaplı geçen sohbetimizde, konu dönüp dolaştı ve aile üzerinde yoğunlaştı. Çalıştığımız ‘Mutlu Aile Modeli’, ‘Pozitif Gençlik’, ‘Manevî Hastalıklar’ gündeme gelince, önümüzdeki zamanlarda bu konuları sohbet konusu yapabileceğimiz ifade edildi. Eğitim sistemimizde insanların vicdanlarına dönük bir eğitim yok. Dolayısıyla insanlar evet, okullar bitiriyorlar, diplomalar alıyorlar, ama her türlü yanlışı da yapmaya devam edebiliyorlar. Onları yanlış yapmaktan alıkoyan bir sistem bulunmuyor. Yani bu tek kanatlı kuş gibi insanları tek yönlü yetiştirmeyi sonuç veriyor. Onun için en güzel fakülteler bitirenler yeri geliyor hayatına kastediyor, oldukça güzel para kazanıyor, ama o kazancı onu boğuyor, yine evlâtlarına imkânlar hazırlıyor, masraflar ediyor, ama evlâdıyla çok ciddî imtihan oluyor ya da bu dengesiz ilgisinin tokadını yiyor. İşte eksik taraf da bu, din ilimlerinin olmadığı eğitim sisteminde, vicdana ne hükmedecektir? İnsanı yanlış bir adım atma aşamasında hangi güç ‘yapma, yasaktır’ diyecektir? Tam bu noktada özellikle de, il kültür müdürünün ‘Bilinçli Nesil Yetiştirme Program’larının bulunduğunu, bu programa belli müfredat ve belli yaş guruplarına uygulanacak eğitim programlarının birlikte yürütülebileceğini söylemesi ve bunun projelendirilmesini istemesi, aydın ve uygulamacı idarecilerin varlığını gösterdi. Şehirlerin ihmal edilmiş, itilmiş, dışlanmış, eğitim sürecinden kopmuş çocuklarına böyle bir ‘değer eğitimi’ verilmesi ve onların da, ‘bir işe yarayabileceklerini’ hissettirme ve bunu uygulamada gösterme, pek çok gencin başıbozukluktan, anlamsızlıktan, hedefsizlikten, itilmişlikten ve pek çok suça itilme tehlikesinden kurtulmayı netice verecektir. Aksi halde, hiçbir şey yapmadan ‘ah, vah’lar etmek, içinde samimiyet adımları olmayan, neticesiz, etkisiz çığırtganlıklar yapmaktan öteye gitmeyecektir. Yazarlar Birliği Şanlıurfa Şubesinde, oldukça verimli, neticeli, ileriye dönük adımları olan sohbetler yapıldı. Konumuz, Pozitif Pencere kitabımızdı. Negatif enerji üreten kaynakların kurutulması, pozitif pencerelerin açılmasını kolaylaştıracaktır kanaati taşıdık. Şerri def etmeden, menfaatleri celb etmenin anlamsız olacağı açıktır. Nitekim durum insan için de geçerli, hatalar, yanlışlar, günahlar, çirkinlikler, haramlar içerisinde olan bir insanın, çok güzel ibadetler yapması, iyilikler yapması, hayır ve hasenatlarla ilgilenmesi ne kadar mümkün olacaktır? Bir ortam temizlenmeden, orada süsleme, tezyin olmaz. Cerrahi müdahale yapmadan önce, hijyenin oluşturulması kaçınılmazdır. O zaman insan için de, önce günahlardan, haramlardan, çirkinliklerden, kirlerden temizlenme önceliklidir. Amel-i salih, temizlikten sonra yapılacak bir faaliyettir. Kıymetli eğitimci Mehmet Akbaş ile gittiğimiz yazar dostlarımızın arasında pek çok notlar aldık. Artık düşüncelerin buluşması, düşünce gruplarının tanışması, kaynaşması, birbirinden istifade etmesi zamanı gelmiş ve geçiyor. Kıt'aların, ülkelerin, bölgelerin, toplulukların, şehirlerin bir araya gelmesi, ülkeleri, şehirleri maddeten ve manen ‘kardeş’leştiren, düşüncelerin bir araya gelmesidir. Düşüncenin ne sınır tanımaz bir güç olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor. Sohbetimiz esnasında, farklı farklı yazarlarımız risâle temelli konuşmalar yaptılar. Oldukça orijinal sorular sordular. Önümüzdeki haftalarda bu soruların cevaplarına çalışıp, köşemizi şenlendireceğiz. Durum onu gösteriyor ki, henüz daha tanışmadığımız, gitmediğimiz, görüşmediğimiz o kadar çok camiamız, o kadar çok düşünce grubumuz, o kadar çok sivil toplum teşekkülümüz var ki, bu bizim âtıl duruşumuzu sergiliyor. Söyleyecek bir şeyi olanın, gideceği çok dost meclisi var. Her şuurlu insan, gitmediği yerdeki, ulaşmadığı mekândaki, el uzatmadığı insandaki meydana gelebilecek olumsuzluklardan sorumlu değil midir? O zaman el ele verip, karınca misali, yapıcılar yolunun yolcusu olmak ve bu yolda adımlar atmak hepimizin boynunun borcudur. Dalâlette şahs-ı manevî olabilenler varken, hidayette şahs-ı manevî olamamak akıl kârı değildir.
Not: Uydu yayınlı Kanalurfa televizyonu, Pozitif Pencere programımızda bu akşam, son zamanlarda Ergenekon, demokratik açılım derken ciddî ihmal ettiğimiz bir yönümüz masaya yatırılıyor. Sessiz sedasız akıp giden baharın muhteşem sergisi içerisinde çok özel bir yeri olan ‘erguvan çiçekleri’ gündem konumuz oldu. Tefekkür boyutlu sohbetimiz, bir erguvan ağacı gölgesinde, botanikçi, Dr. Hasan Akan ile gerçekleşti. İzlemeniz, sizin menfaatinize olacaktır. 25.04.2010 E-Posta: [email protected] |