Mehmet KARA |
|
Gündem yoğun o zaman… |
“Gündem çok yoğun, dolayısıyla size de haber ve yorum yazacak konu çıkıyor” diyor birçok okurumuz, eşimiz, dostumuz… Ancak, Türkiye’de konular o kadar çabuk gündeme geliyor ve gündemden o kadar çabuk düşüyor ki, takip etmekte zorlanabiliyoruz. Ajansları takip ederken, televizyondan haberleri izlerken, haberin içinde boğuşurken, bazen ipin ucunu kaçırıyorsunuz, “Bir hafta önce ne olmuştu?” diye düşünmeye başlıyoruz. Millet de aynı durumda kalıyor. Uzunca bir süreden beri ortaya bir şey atılıyor, sonrasında o, orada bırakılıp yeni bir konu gündeme getiriliyor. Dolayısıyla birkaç gün önceki gündemi unutuyoruz ya da unutturuluyor. Şimdi gündemimizde anayasanın üçü geçici olmak üzere toplam 30 maddesinde yapılmak istenen değişiklik var. TBMM Anayasa Komisyonunda 3 gün boyunca 43 saat süren çalışmanın ardından anayasa değişikliği teklifi kabul edildi. Paket, Pazartesi gününden itibaren—bir değişiklik olmazsa—Meclis Genel kurulunda görüşülmeye başlanacak. Peki başka ne var gündemimizde… CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a Van’da yumurtalı saldırı ile, DTP’nin eski eşbaşkanı Ahmet Türk’e Samsun’da yapılan provokasyon kokan çirkin saldırı? Peki başka? Söylediğimiz alışkanlık sebebiyle başka bir konu konuşmuyoruz. Pazartesi'den itibaren bunları da konuşmayız. Bir hafta anayasa değişikliğini konuşuruz ve diğer konuları rafa kaldırırız. Sonra başka bir konu…
* * * Halbuki… Bir dönem demokratik/Kürt açılımı ile başlayıp, millî birlik projesine dönüşen, sonrasında Alevî, Roman, san'atçı açılımı ile devam eden “açılımlar” adına neler yapılıyor, bileniniz var mı? Demokratik açılım çerçevesinde özgürlükler genişleyecek denilmişti. Aylardır hangi özgürlüğümüzde genişleme oldu? Peki, “Ekonomi düze çıktı, enflasyon tek rakamlı hale indi” deniyor. Milletin cebinde bir rahatlama oldu mu? İşsizlik büyük rakamlara çıktı. Bu yüzden ahlâkî dejenerasyonlar arttı. Bunları konuşuyor muyuz? Geçen yıl Kur’ân kurslarında yaş sınırlaması kaldırılması için hazırlık yapıldığı söylenmişti. Peki ne safhada? 28 Şubat’tan beri olduğu gibi yine çocuklar bu sene de yaz Kur’ân kurslarına gitmek için yaşlarının büyümesini mi bekleyecekler? Yaşı dolmayanlar yine kapıdan içeri sokulmayacak mı? Hani, insanlar inandığı gibi, özgürce istediğini giyebilecek, istediği okula istediği kıyafetle girebilecekti. Son YGS sınavında gördük. Perukla dahi çocuklar sınavlara giremediler. Üstüne üstlük yaşını başını almış, kariyer yapmış bir sınav görevlisi 18-19 yaşındaki bir çocuğun ruhsal durumunu dikkate almadan peruğunu tuttuğu gibi çıkarıvermiş! Büyük bir görev mi yaptığını tahmin ediyor? Kime ya da kimlere şirin gözükmek adına bunu yaptı? Hiçbir yasal dayanağı olmayan bu yasağı neye göre uyguladı? İzmir’de başörtülülere paso verilmiyor. Özel bir dershane, öğrencilerini okulları tanıtmak adına Ankara’da bir üniversiteye götürmeye karar veriyor, ama başörtülü öğrenciler kampüse dahi alınmıyor. Yine özel bir dershanede bir öğretmen (!) başörtülü öğrencilere hakaretler savurmakta bir beis görmüyor. Başka bir dershaneye bir velinin borcu olduğu için anne hapishaneye atılıyor, çocuk intihar ediyor. Bunları konuşmayacak mıyız? Ya da ne zaman konuşacağız? Sıra bunlara ne zaman gelecek? Yine YGS’de garip bir uygulama daha yapıldı. İki sene önceki bir sınavda kopya çekme olayı yaşandığı için Mardin’in Kızıltepe ilçesinde sınava girecek örenciler âdeta cezalandırıldı. Sınav için Bolu’ya, Muğla’ya hatta Kıbrıs’a gitmek zorunda kaldılar. Bazı öğrenciler ise parası olmadığı için sınava dahi katılamadılar. Bunun hesabını kim verecek? Avrupa Birliği meselesi, Irak’ta seçimden sonra yaşanan katliâmlar niye gündeme gelmiyor? Bir taraftan Ankara’nın bir yerinde İsrail’e diklenilirken, yine ona yakın bir mekânda İsrailli yetkililerle kucaklaşılıyorsa, bunun yanlış olduğu niye anlatılamıyor? Yukarıda bir kısmını saydığımız meseleler bu ülkenin meselesi değil mi? Bunu söylesek veya yazsak, “Gündem yoğun. Şimdi onları konuşmanın vakti değil. Şimdi şu meseleyi konuşacağız…” denilecektir. Bunca gündem arasında yazı yazmak ne kadar zor bir işmiş meğer… Biraz olsun meramımızı anlatabildik mi bilemiyoruz.
16.04.2010 E-Posta: [email protected] |