Mehmet KARA |
|
367’den sonra 327 |
Anayasa değişiklik tasarısının görüşmelerine 327 sayısı damgasını vurdu. 336 milletvekili olan AKP’nin en az 8 fire verdiğini gösteren bir sayıyı ifade ediyor 327. Nasıl ki, 367 sayısı siyasî tarihte yerini aldıysa, 327 sayısı da tarihteki yerini almış oldu. 8. maddenin düşmesinin ardından kimileri sevinçten gözyaşı döktü, kimileri sinirlendi. Fireci olduğu söylenenlerle, bu isimleri bir kâğıda not düşen, sonrasında ise ne için yazdığını tatminkâr bir şekilde açıklayamayanlar arasında sert tartışmalar oldu. Neticede, “fire, paket delindi, madde düştü, deprem, yol kazası” olarak isimlendirilen durum sonrasında, anayasa paketini hazırlayanlar açısından en önemli madde bu sayıyla düşmüş oldu. Ve referandumda oylanmayacak. Hükümet açısından bakıldığında, 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinden sonra en büyük yarayı anayasa değişikliğinin parti kapatmayı Meclis’in iznine bağlayan 8. maddenin reddedilmesiyle aldı. Teklifin aynı haliyle bir yıl Meclis’e getirilemeyecek olması da olayın başka bir yönü. Burada maddenin reddedildiği gün kulislerde konuşulan bir konuyu daha aktarmakta fayda var. Meclis Genel Kurulu’nda oylanan 8. madde düştükten sonra kimilerinin aklına “Acaba AKP’nin bir taktiği mi?” sorusu geldi. Paketin anayasa mahkemesine gidip iptal edilmesini önlemek için böyle yapıldığı konuşuldu. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştiren 17 ile HSYK’nın yapısını değiştiren 23. maddenin ayakta alkışlarla ve “çak” hareketiyle geçmesi bu kulisi boşa çıkarmış oldu. Üç haftayı aşkındır Meclis’in gece gündüz çalışıp görüştüğü anayasa değişiklik paketinin görüşme seyri ibretlik olaylara sahne oldu. Erdoğan ikinci tur görüşmelerin başladığı gün (Pazar) grubunu toplayıp fire olmaması konusunda uyarmıştı. İlk madde 332 ile de olsa bıçak sırtında geçti. Aslında bu bir ikazdı. Sonra AKP’nin belki de çıkmasını en çok istediği madde paketten düşünce ertesi gün tekrar partisinin grubunu topladı. Kendi deyimiyle “Duygusal ve kalpten bir konuşma” yaparak fireci milletvekillerini de ikna etmeye çalışması dikkat çekiciydi. Salı günü MHP hariç Meclis’te grubu bulunan partilerin grup toplantıları vardı. Ancak iktidar kulisi her zamankine nazaran sessizdi. İktidar milletvekilleri kuliste değil, grup salonunda oturmayı tercih etmişlerdi. Dinleyici de alınmadığı için tezahürat ve alkışlar da azdı. Erdoğan konuşmasının sonlarına doğru muhalefete yönelik sert eleştirilerini devam ettirdi. CHP’yi Aziz Nesin’in bir yazısı ve İnönü’yü Hitler’e benzeterek eleştirdi. “Milletin sesine kulak vermeyenler, hesap günü milletin takdiriyle yüzleşecek” diyerek hem fireci milletvekillerini hem de muhalefeti ikaz etti. Sonra da pek yapılmayan şekilde kapalı oturumda milletvekillerine “paketin önemi”ni anlattı. Erdoğan’ın bu ikazları etkili olmuş olacak ki, aynı gün yapılan “tartışmalı madde”lerden birisi kabul edildi. 8. maddenin paketten düşmesi muhalefette özellikle de CHP grubunda büyük bir sevinçle karşılanırken, sevinçten gözyaşı döken milletvekillerine dahi rastlandı. Baykal, geçmeyen maddeyi Meclis’in onuru olarak ve “gurur şahlanışı” olarak değerlendirdi. Bahçeli, “Anayasa değişikliğinin önemli maddesi üzerinde Meclis iradesi ülkemiz için en hayırlı kararı vermiştir” derken, BDP’liler ise, “Aha da bu başbakana ders olsun” dediler. Erdoğan “hayırlı buluyorum” derken, Arınç “yol kazası” olarak değerlendirdi. Erdoğan’ın deyimiyle, “mini paket” yumruklaşmalar, cep telefonu fırlatmalar, küfürler, ağır hakaretlerle geçen görüşmelerin ardından kabul edildi. Diğer bir ifadeyle de anayasaya 17. yama da atıldı. Ancak anayasa 12 Eylül ihtilali ruhunu üzerinden atamadı. Sivil, demokrat ve özgürlükçü bir anayasa başka bir bahara kaldı. Gelinen aşamada, “fireli paketi” Cumhurbaşkanı tarafından imzalanmasının hemen ardından CHP Anayasa Mahkemesine götürme kararı almıştı. Bu çerçevede 6 milletvekili olan DSP’yle görüştü ve destek aldı. Böylece 103 milletvekilini garantilemiş oldu. Ancak anayasa değişiklik paketinin anayasa mahkemesine götürülebilmesi için 110 milletvekilinin imzası gerekiyor. CHP bu imzaları bulabilecek mi? Önümüzdeki günlerde göreceğiz…
NOT: Yazıyı yazdığımız saatlerde paketin son maddeleri henüz görüşülmemişti. Bu yüzden yeni “yol kazaları” olur mu tahmin etmek zor gözüküyordu... 07.05.2010 E-Posta: [email protected] |