H.İbrahim CAN |
|
Yunanistan çöküyor mu? |
Yunanistan karıştı. Önceki gün yüzbin göstericinin Atina’da parlamentosuna yürüyüşü esnasında çıkan olaylarda üç kişi öldü. Polis göstericileri güçlükle durdurabildi. Halk kemer sıkma politikalarından şimdiden bunaldı. “Krizin bedelini zenginler ödemeli”, “IMF ve AB bir asırlık sosyal gelişmeyi çalıyor” pankartları taşıdı. Peki IMF ve AB Yunanistan’ı kurtarabilecek mi? Yoksa bu kriz İspanya ve İngiltere dahil yayılıp gidecek mi? Bu kötü senaryonun gerçekleşmesi halinde Türkiye dahil bütün dünya ekonomilerinin etkileneceği aşikâr. Ortada IMF’nin çözmesi güç bir durum var. Zira IMF’nin böyle durumlarda uyguladığı senaryo belirli. Hemen bir uzmanlar grubunu ülkeye gönderir ve acil malî yardım teklif eder. Buna karşılık da o ülkenin ihracatı arttırma, kamu harcamalarını kısma ve yeni vergiler koyarak vergi gelirlerini arttırmaya yönelik reçeteler uygulamasını ister. Buna ilave olarak da üretimi teşvik edici, özelleştirmeyi özendirici, sosyal güvenlik harcamalarını azaltıcı tedbirler ister. Peki bunların Yunanistan tarafından uygulanması mümkün mü? İhracatın arttırılabilmesi için devalüasyon ve mümkünse faiz oranlarının azaltılması gerekir. Bu yolla para piyasaları rahatlayacak, ihracatçı rekabet gücü kazanacaktır. Ancak Yunanistan Avrupa Birliği üyesi. Avroda devalüasyon yapma yetkisi yok. Faiz oranları da Birlik politikası, onu da düşüremez. Zaten faizler taban yapmış durumda. Daha da kötüsü en çok ihracatı yaptığı bölge yine Avrupa ülkeleri. Bu pazarda ise kriz dolayısıyla dal kıpırdamıyor. O zaman geriye diğer önlemlerin alınması kalıyor. Yani kamu harcamalarını kısma ve yeni vergiler koyma. Ayrıca sosyal güvenlik harcamalarını azaltma. İlk tedbir olarak kamu sektöründe çalışanlar ve emeklilerin maaşlarına üç yıl zam yapılmaması, çalışanların ek ödemelerinin kısılması, KDV oranının yüzde yirmi (yüzde on arttırıldı yüzde on daha arttırılacak) yoluna gidildi. Bunlar ise doğrudan sokaktaki vatandaşı etkileyecek. Küresel ekonomik krizin vurduğu insanlar, şimdi daha da zor duruma düşecekler. Bunun için bütün çalışan sendikaları ayaklandı. Grevler, yürüyüşler sürüyor. Bazı sektörlerde faaliyetler durdu. Zira 53 yaşında emeklilik, yılda üç ikramiye gibi rahat bir çalışma hayatı yaşayan çalışanlar bu refahı kaybetmekten memnun değil. IMF ve AB’nin 110 milyar Avroluk krediyi onaylaması da olayları durdurmayacak gibi görünüyor. Uluslar arası piyasalarda bu rakamın yeterli olmayacağı kuşkusu egemen. Bu kuşku altın fiyatlarına tavan yaptırdı. Çünkü yatırımcılar güvenli yatırım aracı olarak gördükleri altına hücum etti. Eğer bu şartlar sürerse, Yunanlıları Yunanistan’da tutmak mümkün olmayabilir. Uluslar arası spekülatörlerin akbaba gibi ülkenin üstüne çökmesi halinde, çöküş hızlanabilir. Ama Avrupa Birliği’nin buna izin vermeyeceğini düşünüyoruz. Daha önce de yazdığımız gibi domino etkisini önlemenin yolu Yunanistan’ı kurtarmaktan geçiyor. Ama “kurtarma”nın ne anlama geleceğini ve bedelini kimin ödeyeceğini ancak zamanla göreceğiz. 07.05.2010 E-Posta: [email protected] |