Dizi Yazı |
|
Fatİh’in Kanunnamesi bize yol gösteriyor |
İnternational University of Sarajevo (Uluslararası Saraybosna Üniversitesi) Bosna-Hersek’in önde gelen üç üniversitesinden biri. Adından da anlaşılacağı gibi uluslar arası eğitim veriyor. Akademik kariyerlerini dünyanın önde gelen üniversitelerinde yapmış hocaların ders verdiği üniversite 2004 yılında kurulmuş, ilk mezunlarını da geçtiğimiz eğitim-öğretim sezonunda vermiş. Mühendislik, Ekonomi, Eğitim, Doğa Bilimleri ve Görsel Sanatlar Fakültelerinin bünyesinde 14 bölüm açılmış. Yeni binasına geçtiğimiz aylarda taşınan ve resmî açılışı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan üniversitede şu anda 1200 civarında öğrenci öğrenim görüyor. Üniversitenin ek binaları tamamlandığında kapasitesinin beş bini bulacağı bilgisi verildi. Kurum bir vakıf üniversitesi. Mütevelli heyetinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu SEDEF Vakfı tarafından yönetiliyor. Türkiye yaşadığımız türden mânâsız ve kanunsuz yasakların bulunmadığı üniversitede, öğrenciler kılık-kıyafetleri ile değil, bilgi ve yetenekleri ile değerlendiriliyor. Yasakçı zihniyet yüzünden Türkiye’de okuma imkânı bulamayan başörtülü öğrenciler burada rahatlıkla eğitimlerine devam edebiliyorlar. Üniversite hakkında bilgi aldığımız Rektör Prof. Dr. Hilmi Ünlü, dil, din, ırk, renk farkı gözetmeden başarı gösterenlerin okullarında okuyabileceğini belirterek “Bize Fatih’in Kanunnamesinde dikkat çektiği hususlar yol gösteriyor” diyor. (Rektörün atıf yaptığı kanunname, Saraybosna’nın pek çok yerinde olduğu gibi üniversitenin panosunda da asılı. Kanunnamede, fetihten sonra yerli halkla olan münasebetlerde uyulması gereken esaslar zikredilmiş. İstanbul fethi sonrasında da bir örneğine rastladığımız gibi dil, din, ırk farkı gözetilmeksizin eşit muamele edilmesi emrediliyor. Bu yüzden Osmanlı bakiyesi olan bu bölgede Müslümanlar arasında Fatih Sultan Mehmed sevgisi hâlâ canlı.) Bölgeye asırlarca önce gelen akıncı cedlerini rahmetle anarak, günümüzde maddî cihad ve fetihlerin yerini kalp ve gönüllerin fethinin aldığını belirterek, şimdiki cihadın kılıç yerine kalemle olduğunu söylediğimizde Rektör Ünlü, görüşlerimize katılıyor ve eğitimin bu bakımdan gerçekten önemli bir yer tuttuğunu vurguluyor. Rektör Ünlü İTÜ Fizik Fakültesi öğretim üyesi. Geçici görevle burada bulunuyor. Fizikçi olması hasebiyle üniversitenin bilimsel araştırmalarla adını duyurmasını istiyor. Rektörün hedeflerinden biri de burayı Balkanların önde gelen bir bilim akademisi haline getirmek. Türkiye’den gelen öğrencilerin çoğunluğu teşkil ettiği okulda 30 ayrı ülkeden öğrenci okuyor. Üniversitenin denkliğini birçok ülke ile birlikte YÖK de tanımış. Rahat ve huzurlu bir ortamda öğrenim gören öğrenciler de burada bulunmaktan dolayı mutlular. Özellikle yıllardır süregelen yasakçı ortamdan dolayı Türkiye’de okuma imkânı bulamayan başörtülülerle, katsayı engeli dolayısıyla istedikleri yerleri kazanamayan meslek liseli öğrenciler Uluslararası Saraybosna Üniversitesini tercih ediyorlar.
BAŞÖRTÜLÜ ÖĞRENCİLER KALİTEMİZİ ARTTIRDI
KIsa bir sohbet imkânı bulduğumuz Mühendislik Fakültesi Dekanı Cevat Sarıoğlu, Marmara Üniversitesinden özel izinle burada görev yapıyor. Dekan Sarıoğlu, buraya gelen öğrencilerin eğitim ve başarı seviyesini sorduğumuzda şu ilginç tesbiti yapıyor: “Yasak ve engeller sebebiyle Türkiye’de okuma imkânı bulamayanlar bizi tercih ediyor. Bu öğrencilerin hepsi başarılı öğrenciler. Eğer herhangi bir kısıtlama, yasak ve engel olmasaydı Boğaziçi’ni, Bilkent’i kazanabilecek kapasiteleri var. Bu yüzden başörtülü öğrenciler öğrenim kalitemizi yükseltiyor diyebiliriz. Bu yüksek kalite yabancı öğretim üyelerimizi de şaşırtıyor. Türkiye’de uygulanmakta olan yasaklara da bir mânâ veremiyorlar.”
KALBİMİZ BOSNA’DA KALDI
Beş gündür devam eden dizimiz bugün sona eriyor. Dizi bitti, biz döndük, ama kalbimiz Bosna’da kaldı. Bugüne kadar pek çok ülkeyi gezip görme fırsatımız olmuştu. Bunların içinde hatırı sayılır sayıda da İslâm ülkesi var. Din bağımız olan, ortak tarihe, ortak kültüre sahip olduğumuz ülkeler vardı bunların arasında, ama hiçbirisi Bosna kadar herşeyiyle bize yakın gelmedi. Aynı değerleri paylaştığımız, coğrafyası tanıdık, tarihi ortak olan, medeniyetimizin bütün izlerini taşıyan, insanları bizden biri idi. Her gittiğimiz yerde birbirimize şöyle takıldık: Biz burada yaşarız. Damak lezzetimiz de bile tam bir uyum vardı. Türkiye’den tanıdığımız birçok köfte çeşidinin anavatanı burası. Hele bizim burada İnegöl ya da Tekirdağ köftesi diye bildiğimiz onların “kebabî” dediği köfte var ki tadı damağımızda kaldı desek yeridir.
Dört günde gezip görebildiğimiz yerler kısıtlı idi. Ancak, dolu yaşanmış dört günün sonunda gönül dünyamız da doydu. Saraybosna Havayollarının İstanbul adlı uçağıyla İstanbul’a dönerken bir yandan evlâd-ı fatihana öncü hizmetleri için Fatihalar okuyor, bir yandan da çok dinli ve çok kültürlü bir toplumun bir arada yaşamaya çalıştığı toprakların, Bediüzzaman’ın hizmet ölçülerini buralara ulaştıracak hizmet erlerine ihtiyaç duyduğunu düşünüyorduk.
SON |
28.05.2010 |