Dizi Yazı |
|
Gübre ve ilâç maliyetleri çiftçinin belini büküyor |
Tarım Türkiye için büyük önem arz eden sektörlerin başında geliyor. Tarımın ülkemiz için önemini şu başlıklar altında sıralamak mümkün. 1-Nüfusumuzun gıda ihtiyacını karşılaması, 2-Özkaynakların değerlendirilmesi, 3-Tarımsal sanayi için hammadde temini, 4-İhracata katkı sağlaması, 5-İstihdam oluşturması, 6-Ulusal gelir artışına yaptığı katkı. Antalya ilimiz seracılığın ekonomik değer bakımından önem arz ettiği bir şehrimiz. Tarım ve turizm şehri olan Antalya, nüfus büyüklüğü itibariyle Türkiye’de 7. sırada, millî ekonomiye sağladığı gelir itibariyle 8. sırada yer almakta. Bu dosyamızda Türkiye ve Antalya çiftçisi için çok büyük değer ifade eden “sera” ve “seracılık” konusunu ele aldık. Sizler için araştırdık. Araştırmamız çerçevesinde çiftçilerle, ziraat mühendisleriyle, zirai ilâç bayileriyle ve Antalya Tarım İl Müdürlüğü yetkilileriyle görüştük. Bu yazı dizisinde tarafların görüşlerini okuyacaksınız. Demre (Kale) Antalya’nın batısında yer alan şirin bir ilçe. Noel Baba Müzesi ile turizm potansiyeli yüksel bir ilçe olmasına rağmen ilçe halkının temel uğraş alanı tarım. Tarımsal faaliyetlerde de seracılık öne çıkıyor. Deniz kenarında ufak bir ova üzerindeki ilçede arazilerin büyük kısmı seralarla örtülü. Seraların bulunmadığı arazileri ise portakal bahçeleri süslüyor. Demre İlçe Tarım Müdürü Hüseyin Şahin ile makamında görüştük. Şahin'in verdiği bilgiye göre; Demre’de 5.010 dekar cam sera, 8.550 dekar da plastik sera bulunuyor. İlçedeki toplam seraların alanı 13 bin 560 dekar. İlçedeki bütün seralar kayıt altında. Geçen yılki verilere göre örtü altı sebze üretimi 13 bin 560 dekar alanda 147 bin 698 ton olarak gerçekleşti. Bu üretimin ekonomik üretim değeri 110 milyon 773 bin 500 TL olarak tespit edildi. Bir ilçe ekonomisi için ciddî bir rakam.
SERA VE SERACILIK NEDİR? “Sera nedir?” Seralar, bitkilerin yetişmesine uygun şartların sağlanması amacı ile çevre şartları kontrol edilebilen veya düzenlenebilen cam, plastik, fiberglas gibi ışığı geçiren materyallerle örtülü yapı elemanlarıdır. Ilıman iklimin hüküm sürdüğü yerlerde sebze ve meyve yetiştiriciliği, genellikle sebzelerde cam örtü, meyvelerde ise plastik örtü altında yapılmaktadır. Bu sebeple Türkiye’de örtü altı sebze ve meyve yetiştiriciliği, daha çok Akdeniz İklimi’nin hüküm sürdüğü Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde görülmektedir. İnsanın aklına “Seracılık Nedir?” sorusu gelebilir. Bahçe ve tarlaların cam veya naylon örtülerle kapatılmasıyla oluşturulmuş yerlere sera, buralarda çeşitli tarımsal ürünlerin yetiştirilmesine de seracılık denir. Özellikle İzmir’in güneyi ile İskenderun Körfezi arasında kalan sahil kuşağında yoğunlaşan seracılık zamanla yurdumuzda önemli bir ekonomik faaliyet hâline gelmiştir. Böylece yazın yetişen çeşitli ürünler kış aylarında da tüketilebilmektedir. Başka bir tanımlama ile seracılık; iklimin elverişsiz olduğu zamanlarda, iklimin etkisinin kaldırıldığı özel yapılarda sebze, süs bitkileri vb. üretimi yapılmasına denir.
SERACILIKTA UYGULANAN İŞ VE ÇALIŞMA SİSTEMLERİ Ortakçılık: Seralarda çalışan vatandaşlar seraların masraflarına ortak olup, gelirin yüzde yüzde 50’sini alırlar. Bu sistem Antalya ilçelerinde yoğun olarak uygulanan bir ortaklık sistemi. İcarcılık: İcarcı (kiracı) olan vatandaş, tarlayı kiralayıp, üzerine serayı kurup, bütün masraflarını kendisi karşılar. Gelirin tamamını alır. Bu sisitem iş gücü fazla olan ancak sera kuracak tarlası olmayan vatandaşların tercihi. 4’te bircilik: Bu sistemde genellikle dar gelirli vatandaşlar çalışıyor. Cam seralarda ağırlıklı olarak uygulanan bir sistem. Seranın her türlü işlerini dikim öncesi tarlanın hazırlanması aşamasından başlayarak yapan vatandaşlar hiçbir masraf yapmadan sadece işçilik yaparak yıl sonu gelirinin 4/1’ini alırlar. Bu grup biraz garantici kişilerden oluşur. Kendi hesabına çalışanlar: Bu grubu genellikle kendi işini kuran ve kendi hesabına çalışanlar oluşturur. Genellikle fazla büyük olamayan arazilerde uygulanan bir sistem. Sonuçta mülk sahibi olmanın rahatlığı söz konusudur. Serada çalışanların en rahat grubudur. (Tarla ve tesis sahipleri) Şirketler: Seralarını bir işletme üretim tesisi olarak şirket çatısı altında işleten yapıdır. Özellikle fide üretimi, çiçek üretimi yapan ve gelir elde eden işletmeler söz konusudur. Gündelikçilik: Bu kesim sadece seralarda işçi olarak çalışanlardan oluşur. Sayıları oldukça azdır. Seralarda ihtiyaç anında yardımcı işgücü olarak değerlendirilirler. Günün şartlarına göre oluşan raiç yevmiyelerini alırlar. TARIM İL MÜDÜRLÜĞÜNÜN ÇALIŞMA POLİTİKASI NASIL?
Antalya Tarım İl Müdürlüğü’nün kalite politikası şöyle:”Tabiat ve çevreyle dost üretim sistemlerini kullanarak ürünlerimizin tarladan sofraya; güvenilir gıda zinciri içerisinde, izlenebilirliği sağlanmış şekilde ulaştırılmasını sağlamak. Üretim maliyetlerini en aza indirecek üretici organizasyonlarını yaygınlaştırmak ve teknoloji kullanımını geliştirerek verimliliği arttırmak. Üretici, tüketici ve çalışanlarımızın memnuniyetini sağlamak.” İl Müdürlüğü’nün vizyonu ise şöyle: "İlin sahip olduğu tarımsal potansiyeli geliştirmek ve üretimi arttırmak. Millî ve uluslararası kalite ve standartlara uygun, kontrollü ve sertifikalı üretimi geliştirerek rekabet gücümüzü arttırmak. Tarım-sanayi bütünleşmesini sağlamak. Etkin bir eğitim ve yayım programıyla, üreticileri güncel bilgi ve teknolojiyle buluşturmak ve tüketicileri bilinçlendirmek.” İl Müdürlüğü’nün misyonuna gelince şu ifadeler dikkat çekiyor: "İnsanımızın güvenilir gıda ile buluşmasını sağlamak amacıyla, doğal dengeyi koruyan, doğru bir kayıt sistemiyle, hayvan sağlığı ve refahı ile bitki sağlığını hedef alarak üretimde verimliliği arttıran, etkin bir eğitim ve yayım programı uygulayan, adil, katılımcı, şeffaf, güvenilir ve hesap verebilir bir anlayışla takım ruhu içerisinde sürdürülebilir tarım politikaları uygulamaktır.”
DOMATES ÜRETİCİSİ, ÜRÜNÜNÜ 10 YIL ÖNCEKİ FİYATTAN SATIYOR
DEMRELİ Çiftçi Okan Sarıoğlu, “ürettiğimiz domates fiyatları neredeyse 10 yıl önceki fiyatlarla aynı seviyede ancak bizim yaptığımız masraflar 5-10 katı arttı. Eskiden para kazanırken artık kazanamaz olduk” dedi. Gübre ve ilâç maliyetlerinin çok yüksekliğinden yakınan Okan Sarıoğlu, şunları söyledi: "Gübre fiyatları 25 kg 60-110 tl arasında. Bir sezonda dönüm başına 1000 TL’lik gübre kullanıyorum. 1000 TL’lik ilâç, 500 TL arı, 500 TL diğer masraflarımız oluyor. Eğer benim gibi tarla kirası veren bir üreticiyse 4500-5000 TL de kiranız var. Bütün bu masrafları kazandıktan sonra para kazanırsan kârın oluyor. Bizim ürettiğimiz domates fiyatları neredeyse 10 yıl önceki fiyatlarla aynı seviyede ancak bizim yaptığımız masraflar 5-10 katı arttı. Eskiden para kazanırken artık kazanamaz olduk. Bizim yıllık kazancımız yıllık ortalamaya bölündüğü takdirde asgarî ücret düzeyine bile gelmiyor. Çünkü eşim ve çocuklarımla birlikte 3-4 kişinin emeği var kazandığımız parada.” Sarıoğlu, “Seralarda fide maliyetleri çok yüksek. Kendimiz yetiştirmek üzere tohum bulamıyoruz. Milyonlarca kök fidenin yetiştirildiği fide seralarında fidelerin hastalık kaptığını düşünüyorum. Bu sene domates hasadında yüzde 20’ye varan ürün kaybına sebep olan beyaz kelebek İspanya, İtalya, Yunanistan ve Tunus’u vurdu. Şimdi de Türkiye’yi vuruyor” diye konuştu.
ÜRETİM VE PAZARLAMA PROBLEMLERİ
ANTALYA Tarım İl Müdürlüğü’nün tespitlerine göre ildeki ziraî üretimle ilgili iki temel problem öne çıkıyor. Bunlardan birisincisi üreticiyi ilgilendiren yapısal sorunlar, diğeri ise piyasayı ve biz tüketicileri ilgilendiren sorunlar. A-Üretim Sorunları: lTarımsal işletmelerin küçük ve dağınık yapıda bulunması, lÜretici örgütlenmesindeki yetersizlikler, lTarımsal danışmanlık sisteminden yeterince faydalanmamak, lSözleşmeli üretim modelinin uygulanmaması, lGeleneksel tarıma bağlılık, verim ve kalite düşüklüğü, lYeni tarım teknolojilerinin kullanımında yetersizlik, lGirdi-ürün fiyatları arasındaki dengesizlik, sermaye yetersizliği lZiraî mücadelenin kimyasal mücadeleyle özdeşleştirilmesi, Entegre ve Biyolojik Mücadelenin devreye sokulmaması, lHasat sonrası hatalı ve yanlış uygulamalar. B-Pazarlama Sorunları: lToptancı hallerinde soğuk hava deposu, laboratuvar ve geri dönüşüm tesisi gibi alt yapı eksiklikleri yanında, gıda kontrol ve denetim sisteminin uygulanmaması, lÜreticide pazar-fiyat bilincinin olmaması veya bunun sadece komisyoncusundan aldığı bilgi ile sınırlı kalması, lPazara, tüketici taleplerine uygun çeşit ve kalitede ürün sunulamaması, lİç piyasada sunulan ürünlerde standardizasyon’un isteğe bağlı uygulanması, kalite standartları denetiminin yapılmaması, lİthalatçı ülkelerin gıda güvenliği konusundaki hassasiyetleri ve düşük değerde farklı MRL uygulamaları sonucu, ihraç ürünlerimize AB ülkelerinde Hızlı Bildirim uygulanması, lTaşımada soğuk zincirin sağlanamaması, Ürün işleme ve paketleme tesislerinin alt yapı eksikliği,
Yarın: Çin malı tarım ilâçları seracıları rahatlattı MUSTAFA GÖKMEN [email protected] |
18.05.2010 |