Şükrü BULUT |
|
AB vizesi ve AKP |
Avrupa’ya gidişlerde yaşanan vize sıkıntısının geldiği nokta, hükümetin, AB politikasının mahiyetini de gözler önüne serdi. Dünyanın en saygın ve önemli ülkeleri arasına girdiğimizi olur-olmaz yerde söyleyen Başbakanımıza bu vesileyle birileri belki birşeyler söyler. Sınırları kevgire dönmüş, gireni çıkanı belli olmayan Türkiye, Schengen vizesinden ne kadar şikâyet edebilir ki... Yüzünü neocon ve neoliberallerin gösterdiği istikametlere çevirmiş Türkiye’nin şu palyatif dış politikalarını, dünya dengelerini bilemedikleri için bir başarı telâkkî edenlere, Avrupa konsoloslukları kapısındaki hal-i perişanımız elbette birşeyler söyleyecektir. AKP hükümetinin, en az Sarkozy ve Merkel hükümetleri kadar “AB sürecimizi” engellediğini söyleyenleri, gelişmeler tasdik ediyor. Türkiye’nin Amerikalı ve İngiliz “yeni muhafazakârların" tezleriyle büyük ülke olamayacağını, ekonomik darboğazlardan kurtulamayacağını ve refaha kavuşamayacağını ifade edegeliyoruz. AB’nin dünya barışının teminine aday olduğu bir zamanda, dünyanın diğer coğrafyalarına nisbeten adalet ve medeniyete taraf olduğu bir dönemde ve modern komünistlerin düzen ve şeffaflığa sebep oluyor diye “euro”ya hücum ettikleri şu günlerde, AKP hükümetinin kolayı tercih cihetiyle AB’ye müstağnî tavrını sürdürmesi, hem dünya barışına ve hem de millet olarak izzetimize büyük zararlar veriyor. AB içinde de iki Avrupa’nın var olduğunu, bunlardan birinin Türkiye’yi desteklediğini, diğer sefih ve dinsiz olanın desteklemediğini artık AKP hükümeti de prensip olarak kabul etmelidir. Neocon veya neoliberal kanada mensup Sarkozy, Merkel ve Berlusconi gibi siyasetçilerin, ideolojileri gereği hem AB’ye ve hem de Türkiye’ye karşı olduklarını kabul etmeyenler, vize duvarının sebebini anlayamazlar. Diğer taraftan AB ile ilgili hazırlıkları yapmayan ve reformlarda ayak sürüyen AKP hükümetinin de bir başka usulle bizi AB yolundan alıkoyduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Efkâr-ı ammeyi ürkütmemek için yürütülen ince ve hassas AB karşıtı siyasetin de, AB uzmanlarınca deşifre edileceğinden kuşkunuz olmasın. Asya’nın ve bilhassa Ortadoğu’nun efendisi olmaya teşvik edilen, satır aralarında “Yeni Osmanlı” diye sırtı sıvazlanan ve hakikatte 11 Eylülcüler ve Kemalistlerle müttefik bir hükümetin, AB vizesi diye bir derdi olamaz. Başörtüsünden dolayı dışlanan kızlarımızın ve kadınlarımızın, mecburî sekiz senelik temel öğretimden dolayı dinini ve Kur’ân’ını öğrenmekten mahrum bırakılmış yavrularımızın, dinozorların talan ettiği bu ülkede sefalete mahkûm insanımızın ve sefih Avrupa’nın tuzağına düşmüş gençliğimizin dertleri bu hükümeti alâkadar etmediği gibi, güya ekonomik olarak kurtarmaya çalıştığı bir küçük Avrupa ülkesinin konsolosluğunda zillete düşmüş vize bekleyen vatandaşının da derdi AKP hükümetini hiç, ama hiç ilgilendirmiyor olmalı ki, hükümet mensupları AB reformlarını bir türlü buzdolabından indirmiyorlar. AB’nin hakikî sahipleri ve temsilcileriyle bir olup, insanlığın barışını kurtaracak projeye çalışmıyorlar. Bu tavır fark edilmeli ve hesabı sorulmalı ki, çıkış yolu aralansın. 31.05.2010 E-Posta: [email protected] |