H.İbrahim CAN |
|
Obama’nın İran mektubu |
Başbakan Erdoğan’ın Güney Amerika turu sürerken, İran’la yapılan takas anlaşması konusundaki tartışmalar da büyüyor. Amerika’nın Türkiye ve Brezilya’yı eleştirerek, takas anlaşmasından önceden haberinin olmadığını iddia etmesine karşın, Brezilya dayanamadı, Obama’nın anlaşmadan bir ay öncesinde kendilerine bizzat Obama tarafından gönderilen mektubun imzalı orijinalini basına sızdırdı. Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarından, aynı mahiyette bir mektubun kendisine de gönderildiği anlaşılıyor. Mektuba göre; Nükleer Güvenlik Zirvesi esnasında Obama, Erdoğan ve da Silva ile bir araya gelerek, Türkiye ve Brezilya’nın kabul edilebilir bir çözüm bulma çabalarının ayrıntılarını konuşmuşlar. Bu görüşmede konuşulanlar konusunda ABD’nin ayrıntılı görüşünü aktarmak üzere yazılan mektupta, Amerika’nın İran’ın takas teklifini “açık ev somut bir fırsat” olarak gördüklerini belirten Amerikan tarafı, bu konuda eski Uluslar arası Atom Enerjisi Ajansı Direktörü Baradey’in bu konudaki teklifini desteklediklerini anlatıyor. Şimdi takas anlaşmasının muhtevasını, ancak iki ülke liderinin İran’a gidip basına açıklaması üzerine öğrendiklerini söyleyen Amerika’nın bu mektubu, bu açıklamanın doğru olmadığını, aslında söz konusu mektupta belirtilen bütün şartların takas anlaşmasında yer aldığını gösteriyor. Yani ABD tarafı arsız bir iki yüzlülük gösterisi yapıyor. Mektupta ABD’nin takas anlaşması için öngördüğü şartlar sıralanıyor. Buna göre; ilk şart İran’ın düşük oranda zenginleştirilmiş 1,200 kg uranyumu ülke dışına çıkarması. Bunun karşılığında İran’ın istediği nükleer yakıtın verilmesi kabul ediliyor. İkinci şartlar grubunda; ABD’nin destek şartı, anlaşmaya doğrudan imza koyması ve ayrıca Rusya’ya önemli bir rol verilmesi, nükleer materyalin yakıt üretim sürecinin kontrol edilmesi yer alıyor. Üçüncü şart; İran’ın 1,200 kg uranyumla takas edilecek nükleer yakıtın üretimi için gerekli bir yıllık süre boyunca, bu uranyumu üçüncü bir ülkede—burada özellikle Türkiye’nin adından söz ediliyor—emanete bırakması isteniyor. Bütün bu şartlar, Türkiye ile Brezilya’nın İran’la yaptığı anlaşmada yer alıyor. Yani takas anlaşması tam da ABD’nin istediği şartlara haiz ve dolayısıyla Obama’yı memnun edip, BM Güvenlik Konseyi’nden yaptırım kararı çıkarma çabalarını durdurmasını gerektirecek güvenceleri taşıyor. Ama buna rağmen Amerika her fırsatta anlaşmadan rahatsızlığını dile getiriyor ve dolaylı yollarla Brezilya ve Türkiye’ye “Bırakın bu işleri, işimize taş koymayın” diyor. En son gerekçeleri de “Efendim bizim onayımızı almadan Tahran’a gidip anlaşmayı yaptılar” oldu. Galiba ABD, uzun süredir tek süper güç olmanın havasına iyice kendisini kaptırdığından, Brezilya ve Türkiye’nin bağımsız devletler olduğunu, kendi inisiyatifleriyle hareket etmelerinin gayet tabiî olduğunu unuttu. Uluslar arası arenada Türkiye ve Brezilya’nın bu konudaki adımları, ezber bozan türde. Başbakan Erdoğan da bu adımlarını sonuna kadar savunmaya kararlı görünüyor. Umarız bu konudaki ABD’ye rağmen görüntüsü içindeki adımlarına, içerideki bu adımlarla hiç alâkasız gibi görünen kaset-Kılıçdaroğlu-Anayasa Mahkemesi-Referandum çoklu denklemleriyle çelme takılmaz. 02.06.2010 E-Posta: [email protected] |