H.İbrahim CAN |
|
Somali Konferansının ardından |
Uluslar arası Somali Konferansı İstanbul’da yapıldı. Türkiye, Afrika’nın bu en çok acı çeken yoksul ülkesine elini uzattı. Elli beş ülke ve uluslar arası örgütlerin temsilcileri katıldı konferansa. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Mun Somali’de güvenliğin sağlanması ve bunun korsanlığın sona erdirilmesine katkısı üzerinde durdu. Ancak toplantıyı özetleyen sözler bir gazetecinin “konferans pratikte bir şeyler verdi mi?” sorusuna verdiği cevap oldu: “Vaatler verildi, bunların pratiğe dönüşmesi gerekiyor. Uluslar arası düzeyde uygulamaya geçeceği konusunda işaretler var” dedi. Yani maalesef konferans, dünyanın dikkatinin Somali’deki duruma bir kez daha çekilmesi, sorunların ve çözüm yollarının altının çizilmesinden başka somut bir sonuç doğurmadı. Aslında çözümün BM aracılığıyla gerçekleştirilemeyeceği, zeminde iç savaşın tarafı olanları dinleyecek bir yapının müdahalesinin gerektiği, ama bunlardan da önemlisi Etiyopya ve ABD gibi eli sürekli Somali’yi karıştıran ülkelerin buradan elini çekmesinin sağlanmasının önemi biliniyor. Fakat bunların bu konferansta dile getirilmesi mümkün değildi. Somali’deki durumu iki sözcük özetliyor: Can korkusu ve yoksulluk. İngilizler ve İtalyanlar dahil o kadar çok Batılı ülke sömürmüş ki, kaynaklarının önemli bir kısmı ellerinden gitmiş. Yoksulluğu Somalililer şu sözlerle ifade ediyorlar: "Azrail Somalilinin evine gelse canını alacak kimse bulamaz”. Sekiz milyon nüfuslü ülkede 1,4 milyon kişi yerlerinden edilmiş, 3 milyon kişi tamamen yardımlarla yaşıyor. Gelen yardımların çoğu da rakip güçlerin elinde kayboluyor. Dünyanın koskoca ülkeleri deniz korsanlığı ile başa çıkamıyor. Güya küçücük teknelerle gelen Somalili korsanlar koskoca gemileri ele geçiriyor ve istedikleri fidyeyi almadan bırakmıyor. Durumun böyle olmadığı, işin ardında ülkedeki savaş ağaları ve onların ardındaki yabancı güçler olduğu biliniyor. Bu Konferansta Ban Ki Mon güzel bir söz söylüyordu: “karadaki korsanlık sorunu çözülmeden, denizdeki korsanlık sorunu çözülmez”. Bunu çözmek de Afrika Birliği’nin bu konudaki çabalarının desteklenmesinde, ülkeyi karıştırmakta yarar görenlerin ikna edilmesinde yatıyor. Türkiye, Somali güvenlik güçlerinin eğitimi yoluyla katkıda bulunmayı planlıyor. Peki hangi güvenlik güçleri? Ülkede asıl gücün ülkeyi bölmüş olan savaş ağalarının elinde olduğu dikkate alındığında, bunları kontrol altına almadan güçlü bir merkezi hükümet kurulması mümkün değil. Bu şartlar altında sorunu çözmek de çok kolay görünmüyor. Kısacası; Uluslar arası Somali Konferansı bol bol dostluk mesajlarının verildiği, ancak somut bir adımın atılamadığı, Türkiye’nin Afrika’nın bu talihsiz ülkesine önem verdiğini gösterdiği bir dostluk toplantı olarak hatırlanacak. Hükümet de bu tür konferanslar ile soruna çözüm bulunamayacağını görmüş oldu. Somut katkı; bizzat ikili görüşmelerle mevcut tarafları uzlaştırıcı yöntemler bulmakla, TİKA’nın bu güçlerin onayı ile yoksul halka hizmet ulaştırmasını sağlamakla gerçekleşebilir. 24.05.2010 E-Posta: [email protected] |