Faruk ÇAKIR |
|
Korsanlar kaybetmeye mahkûm |
Bilhassa günümüzde ‘korsan’lıkla hiçbir yere varılamayacağını, kuruluşundan beri ‘korsan’lık yapan İsrail de elbet anlayacak. Geçmiş asırlarda geçim kapısı olabilen korsanlık; insanlığın hak, hukuk ve adalet anlayışının ‘ilâhî-tabiî hukuk’a yaklaşmasıyla birlikte sona ermiş ya da sona ermeye mahkûmdur. Zaman ve tarih göstermiştir ki ‘güç sarhoşu’ olanlar en güçlü göründükleri yer ve zamanda mahvolmuş, biriken ‘ah’lar kralları ve imparatorları yerlebir etmiştir. İsrail’in günümüzde sergilediği tavır da farklı şekilde yorumlanamaz. Dünya insanlarını ve temelde ‘insanlığı’ karşısına alıp ‘Ben ne dersem o olur, ben hiç kimseyi dinlemem, kabul görmüş hukuk kuralları beni bağlamaz’ anlayışı ile devam etmenin mümkün olmadığı o da er ya da geç görecek ve görmeli. Bakınız, içimizdeki ya da dışımızdaki ‘İsrail muhibleri’ bile Gazze’ye yardım götüren gemilerin terörist bir anlayışla basılmasını, bazı yolcuların öldürülmesini izah edemiyor, ‘kılıf’ dahi bulamıyor. Apaçık olan nokta şudur ki, gemilere yapılan baskın, ‘uluslar arası sular’da olmuştur ve böyle bir şey hiçbir devletin yapmayacağı, yapamayacağı bir eylemdir. Tabiî bu tesbitler ‘devlet’ler için gerçerlidir. Hak, hukuk, adalet ve insanlığı ayaklar altına alan ve bununla da övünen ‘devlet’ görüntülü korsanlarla ilgili bu tesbit bir mânâ ifade etmeyebilir. İsrail ve muhibleri görmek istemese de ‘insanlık’ Gazze’nin yanındadır ve uzun dönemde —İnşallah—Gazze’ye uygulanan ambargo kalkacaktır. Dünya insanlarını uzun süre oyalamak ve yalan-yanlış bilgilerle kandırmak mümkün değildir. Pek çok uzmanın da ifadesiyle Gazze’ye yardım götüren gemilere uygulanan baskın, şiddet ve işkence İsrail’in intiharı anlamına gelmiştir. İsrail muhibleri bir noktayı daha görmek istemiyorlar ki, o da şudur: Gazze’ye yardım götüren gemiler ve içindeki gönüllüler sadece İslâm ülkelerinden ya da Türkiye’den hareket etmemişlerdi. Gemilerde 30’dan fazla ülkenin vatandaşı vardı. Ayrıca Müslümanlar dışında Hıristiyan ve başka dinlere mensup temsilciler de vardı. Dolayısı ile Gazze’de yaşananlar dünyanın gündemine gelmiştir ve burada yaşanan zulümleri örtbas etme devri çoktan geride kalmıştır. “Fıtrî meyelana karşı konulamayacağı” tartışılmaz bir gerçektir. Sular tersine akamaz, belli bir soğuklukta donan su demiri parçalar ve ateş ile barut bir araya geldiğinde yangın/patlama meydana gelir. Filistin’e ve Gazze’ye yardım; dolayısı ile İsrail’in zulmüne ve haksızlığına ‘dur’ demek artık bir insanlık eylemi haline gelmiştir. Bu faaliyetleri durdurmak, İsrail’in yapabileceği iş olmaktan çıkmıştır. ‘Dünyanın jandarması’ ABD’nin İsrail’in arkasında durması ve onun zulmüne sahip çıkması belli bir noktadan sonra mümkün olmayacaktır. Çünkü Amerika’daki ‘insan’lar da bu politikaların kendilerine zarar verdiğini anlamaya başlamış durumda. Bugün için İsrail’in ‘korsan’lığı yardım gemilerinin Gazze’ye ulaşmasına engel olmuştur, ama İsrail galip gelmemiştir. İnsanlık nazarında asıl kaybeden İsrail’dir ve bu günden sonra insanlık nazarında kaybetmeye de mahkûmdur. ‘Korsan’lar devlet kisvesinde de olsa ‘insanlık onuru’ karşısında kaybetmeye mahkûmdur vesselâm... 02.06.2010 E-Posta: [email protected] |