Banu YAŞAR |
|
Baba özgüvendir |
Baba olmak, bir erkeğin hayatındaki dönüm noktalarından biridir. Birisinin evlâdı, eşi, kardeşi ve arkadaşı olmak dışında belki de en büyütücü rolünü baba olduktan sonra kazanır. İlk günlerde uyum sağlamada ve alışmakta zorlansa da, zamanla alışır. Toplumsal kültürümüzde bebek doğduğunda babanın kucağına temkinli verilir. Düşüreceğinden, yanlış tutacağından korkulur. Çocuk oyun çağına geldiğinde, baba onun hayatına dahil olmaya başlar. Rolünü ve otoritesini ayarlamak konusunda güçlük yaşar. Onunla hem oyunlar oynayan, güreşen, şakalaşan hem de sözü dinlenen bir baba olmak ister. Bu yüzden bazen oyunun en tatlı yerinde, aniden bağırıverir çocuğa... Bu ani tepkiler çocuğun güven duygusunu zedeler. Çünkü insanı en çok korkutan belirsizliktir. Tepkinin ne zaman geleceğini kestirememek, insanı tedirgin eder. “Her şey yolundaydı, ne güzel oynuyorduk, ne oldu birdenbire” diye anlam veremez. Bu sebeple ani tepkiler yerine, babanın hoşlanmadığı davranışlar konusunda kararlı, ciddî ve sakin bir dille çocukla konuşması daha sağlıklıdır. Çocuk babanın hangi konularda hassas olduğunu, sınırlarını hissetmelidir, ama bunu şiddet ve öfke tepkileri kullanarak değil, ciddî bir tavırla ve baş başa konuşarak yapılmalıdır. Baba çocuğun hayatına giren ilk misafirdir. Anneyle kurulan fiziksel ve duygusal ilişkiden sonra, çocuk babayla tanışır. Doğumdan sonra babayla ne kadar erken ilişki kurmaya başlarsa, baba çocuk ilişkisinin temelleri daha sağlam atılır. İleride yakın ve sıcak bir ilişkileri olur. Baba dış dünyayı, dışarıdaki hayatı ve diğer insanlarla iletişimi temsil eder. Baba özgüvendir. Duyguların gelişimi için anneye, gerçeklerin öğrenilmesi için de babaya ihtiyaç vardır. Baba hayata karşı duruşu, yere sağlam basmayı, kararlı ve güçlü olmayı temsil eder. Babasına güvenen ve onunla yakınlık kurabilen bir çocuk hayata daha özgüvenli başlar. Kendi eksi artılarını bilerek büyür. Kişilik açısından kompleksli değil, kendine güvenen bir yapı geliştirir. Babasıyla yakın olamayan, onunla sağlıklı ilişki kuramadan büyüyen çocuklar büyüdükleri zaman bile bunun eksikliğini hissederler. Kişilik oluşumunda bir şeyler tamamlanmadan kalır. Özellikle orta yaşlarda kendini sorgulamayla birlikte, geçmişteki ilişkiler tekrar hatırlanmaya başlar. İç hesaplaşmalar sonucunda insan kendine, geçmişine, anne-babasına ve onlarla ilişkisine dair bir çok bilgiye ulaşır. Yaşananları tekrar elden geçirir. Bazen onları suçlar, bazen de kendini... En çok da anne baba sevgisi ve tutumları sorgulanır. Şimdi yaşadığı sorunlarda bu dönemin izleriyle karşılaşır. Öfkeyle özlem arasında gider gelir... Bir çocuğun hayatına giren ilk kadın annesi, ilk erkek ise babasıdır. Bundan sonra hayatına girecek olan insanlarla ilişkisinde, bu ilklerin izi hep olacaktır. Bu sebeple onların hayatında iyi izler bırakabilmek için ilişkilerimizi daha sağlıklı kılmaya çalışmalıyız. Mükemmel olmaya çalışmak yerine, sevecen, samimî ve tabiî olmak daha iyi sonuçlar doğuracaktır. Çocuğuna aşırı tepkiler verdiğinde, suçundan daha fazla bağırdığında ya da suçu olmadan tepki gösterdiğinde bununla yüzleşebilen, çocuğuyla hatasını konuşabilen, itiraf edebilen bir baba olmak her zaman için daha güven vericidir. Çocuğun özgürlük kadar, sınırlara da ihtiyacı vardır. Allah, insana mubah dairesi sunarken, sınırlar da belirler. Özgürlük verdiği gibi hudutlar da çizer. Dengeli olarak konan sınırlar güven verir. Çocuk büyürken, koşar oynarken özgürlüğün tadını alırken, anne babasının koyduğu otoriteyle sınırları öğrenir. Bunu öğrenirken onu sevdiklerini ve sevdikleri için korumaya çalıştıklarını da hisseder. Genellikle ilk otorite kaynağı, babadır. Onunla kurulan ilişki daha sonraki yıllarda hayatına giren bütün otorite unsurları ve kadere bakış açısından temel oluşturur. Babasına öfke duyan, onunla yakınlık kuramayan, ondan sadece korkan ve sevgisini ifade edemeyen çocuk, büyüdüğünde, otorite olan her şeyle sorun yaşayabilir. Tepki gösterir, sorun çıkarır ya da dışarıdan pasif ve silik, içinde öfke taşıyan bir insan oluverir. Babanın arkadaşlığını ve sevgisini alarak büyüyen çocuklar, hayata daha güvenle başlar, bilir ki babası onun hep arkasında ve destekçisi olarak kalacak... Attığı adımlarda ona güvendiğini söyleyecek, ona inanacak... Baba oğul, erkek erkeğe dolaşmak ya da bir iş yapmak en tatlı anılar olarak kalacak zihninde... Onunla özdeşim kuracak, onun gibi olmaya çalışarak erkeklerin dünyasını öğrenmeye başlayacak... Bir kız çocuğu için hayatındaki ilk erkek olan babasıyla ilişkisi eş seçimini, kendinden hoşnut olup olmamasını bile etkileyecek... Onda gördüğü davranışları diğer ilişkilerine de genelleyecek, çevresini ve insanları algılamasında, yorumlamasında temel oluşturacak... Bu sebeple, özellikle ilk yaşlarında çocuğun büyüme serüveni kaçırılmamalıdır. Bu yaşlara şahitlik ve tanıklık etmek, kendi büyüme serüvenimiz ve olgunlaşmamız için de gerekli olacaktır. 08.08.2010 E-Posta: [email protected] |