Görüş |
Hastalar Risâlesi ve şifa
Adı Hatice Tuğçe Terzi, doğumu 20 Haziran 1998. Manevî şehid olarak vefatı 22 Mayıs 2010. Dokuz yaşında kemik kanseri teşhisi konulmuş. Son iki yılda 35 ameliyat geçirmiş, sürekli yatak ve hastaneye bağımlı bir hayat. Son bir yılına şahid oldum. Bizim küçük, ama olgun sohbet arkadaşımızdı. Büyük bir sabır, şükür ve tevekkül timsaliydi. 20 civarında kardeşimizle dersler yapıyorduk. Ondaki kâmil imana teslim ve tevekküle hepimiz hayrandık. Onun sıkıntılı, hastalıklı dünyasını Risâle-i Nurlar bir iksir gibi değiştirdi. Ondaki bu güzellikler bizi de çok etkiledi; dünyanın faniliğini, ahirete daha ciddî çalışmamız gerektiğini öğretti. Hastalık sırrıyla acizlik ve duanın azim tesirini dem ve damarlarında hisseden bir aile ve ziyaretine gelen herkesi rahatlatan ve asla şikâyet etmeyen büyük bir ruha sahip küçük bir çocuk. 17 saat süren ameliyattan çıktığında doktoruna “Allah dostları benimleydi” diyerek doktoru teselli eden, kalb gözü açılmış bir günahsız masum. Ameliyatları ve ıztırapları arttıkça “Allah bunlarla bana cenneti kazandıracak İnşallah” diyerek dert içinde dermanı gören biri. Elinde Hastalar Risâlesi, gelene gidene okuyor okutuyor, diğer hastaları da teselli ediyordu. “Ben bir şey anlamıyorum” diyen doktora “Ben çok şey anlıyorum” diyerek gülen gözlerle cevap veriyordu. Doktorlar son altı ayı kaldı deyince anne, baba ve ağabey, durumu sabır ve tevekkülle karşılayarak dualarını arttırıyorlardı. Anne Sevim Hanım kızının özellikle Risâle-i Nurları tanıdıktan sonraki mütevekkil hayatının ve risâlelerin kazandırdıklarının diğer Risâle dostlarınca da bilinmesi için ve dualara vesile olması temennisiyle Yeni Asya’da yayımlanmasını arzu etti. Biz de duaya, güzelliklere ve hizmete vesile olması için sizlerle paylaşıyoruz. Tuğçe çok edepli, daima tebessüm eden bir çocuktu. Eriyen bedenine rağmen, gülen gözleri hiç canlılığını kaybetmedi. Derslere çok ciddî muhatap oluyordu. “Hastalar Risâlesiyle Üstadımız seni teselli ediyor” denildiğinde, mutluluktan uçuyordu. “Ölünce ben de o mutlu kafileye iltihak edeceğim” diyordu. Üstadımız Said Nursî Hazretleri, “Evet hastalıkların bir kısmı var ki, eğer ölümle neticelense, manevî şehid hükmünde, şehadet gibi bir velayet derecesine sebebiyet verir. Çok mübarek hastalıklar var ki, velâyet derecesini ölümle kazandırır’’müjdesini veriyor. Bizler sohbetlerde birçok nurlu hallere Tuğçe ile şahit oluyorduk. Her gün bizleri hayretlere düşüren haller yaşıyordu. Dilinden düşmeyen duası; “Allah’ım! Vehim karanlıklarından beni çıkart. Nurunla anlayış ve şifa ikram eyle” idi. Hasta yatağında bazen Hz. İbrahim gibi, bazen Hz. Eyyub gibi mukabelede bulunuyordu. Resulullahın (asm) sünnetini yaşamakta çok titizdi. Çok acı ilâçları içiyor, lezzetli yiyecekleri canı çekse de yemiyor, Cennete erteliyordu. Annesi Sevim Hanıma sürekli “Elhamdülillah de anne, Cennette Hamd köşkü yapılacak. Onu kaybetme’’ diyordu. Hastalığı arttıkça ağrı kesici bantların dozu arttırılıyor, heryerinde şişlikler, kırıklar hatta felçler oluyor, o buna rağmen duasını ve zikrini arttırıyor “Elhamdülillah, Ya Müsehhil (kolaylaştıran). Anneciğim ben Cemalullah ı görmek istiyorum” diyordu. Yine birgün ziyaretine gelen Gülten kardeşimize “Çaresizim Gülten teyze! Sadece bir saat deliksiz uyumak istiyorum” deyince beraberce çaresizlerin çaresi Şafi-i Hakikiye ihlâsla dua ediyorlar. O gece ağrısız uyuyor, kalkınca şükür namazı kılıyor. Yine “Gülten teyze sen çok neşelisin, ben ölünce ağlar mısın? Ben Mayıs ayında aranızdan ayrılacağım” der. Gülten kardeşimiz ise “Tuğçem! Sen İnşallah Cennete gideceksin, neden ağlıyayım, ama bil ki seni çok özleyeceğiz” cevabını verince çok mutlu olur. Tuğçe’nin şehid oluşu yakındır artık. Bir gün önce annesi kızının baygın halini görünce; ayaklarını kontrol eder acaba öldü mü, ayakları soğudu mu, diye içinden geçirir. Baygın yatan çocuk gözlerini açar: “Anne ayaklarım daha soğumadı, daha vakit var” deyince annesi korkuyla odadan çıkar. İkram-ı İlâhî son anlarda iyice belirginleşir. Öteki âlemleri gören Tuğçe “Benim gördüklerimi siz görseniz şaşarsınız’’der. Bir ara “Başınızı iyice örtün. Üstadımız geldi. Babacığım sen de biraz kenara çekil, Üstadım otursun” diyerek herkesi hayret ve tefekküre sevk eder. Ahirete, Üstadı ve sevdiklerini göre göre gitti. Cenazesini yıkarken çok güzel kokular yayıldı. “Üstadımıza selâm söyle yavrucuğum” deyince yüzünde tebessüm belirdi. Ankara’ya melekler cenazenin üzerine coşkulu yağmur damlaları indirirken defin işlemi de sona eriyordu. Sabir, Şakir ve İnşallah manevî şehid olan Tuğçe kardeşimize binler Fatihalar…
ŞERİFE TEZ |
10.08.2010 |
“Kur’ân yılı”nda Kur’ân hediyemiz
Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (asm) “ümmetimin ayı” olarak müjdelediği Ramazan’ın aynı zamanda Kur’ân ayı olması dolayısıyla, bu ayı da Kur’ân-ı Kerim okuyarak, oruç tutarak, teravih namazlarını kılarak, fakirlerle soframızı paylaşarak, zekâtlarımızı ihtiyaç sahiplerine vererek geçireceğiz. Bediüzzaman Said Nursî, Ramazan Risâlesi’nde Ramazan-ı Şerifin pek çok hikmetlerinden dokuzunu sayarken, birincisinde şöyle söylüyor: “Ramazan-ı Şerifteki orucun çok hikmetleri, hem Cenâb-ı Hakkın rububiyetine, hem insanın hayat-ı içtimaiyesine (sosyal hayat), hem hayat-ı şahsiyesine (şahsî hayatına), hem nefsin terbiyesine, hem niam-ı İlâhiyenin (Cenâb-ı Hakkın nimetleri) şükrüne bakar hikmetleri var…” Bu hikmetlerin şuurunda olarak oruçlarımızı tutmayı Cenâb-ı Hak nasip etsin.
«««
2010 yılı “Kur’ân Yılı” veya “Kur’ân’ın 1400.Yılı” olarak kutlanıyor. Yeni Asya olarak bu yıl da son yıllarda olduğu gibi “Kur’ân ayında Kur’ân-ı Kerim hediyesi” geleneğini devam ettiriyoruz. Gazetemizin okuyucularına 59 Kupon karşılığında cep boy gül kokulu Kur’ân-ı Kerim ve Bediüzzaman Said Nursî’nin Kur’ân-ı Kerim’in mu'cizevî yönlerini eşsiz bir şekilde ortaya koyduğu Mu’cizât-ı Kur’âniye Risâlesi hediye edeceğini günlerden beridir gazetemizden okuyorsunuz. Bu anlamlı hediyeler, Ramazan ayının ilk haftasında peşin (kuponların bitmesi beklenmeden, hatta daha başlarken) verilecek. Bunun yanı sıra da, gazetemiz Ramazan ayı boyunca her hafta Cuma günleri birer kitap (Pratik Cep İlmihali, Resimli-Uygulamalı Namaz Hocası ve Peygamberimizin Dilinden Duâlar) hediye edeceğini de okumuşsunuzdur. Yani gazetemiz Yeni Asya her Ramazan’da olduğu gibi bu nadide eserlerle farkını bariz şekilde ortaya koymuş olacak. Mânevî bir pazar hükmünde olan Ramazan ayında ibadetlerimizde ihtiyacımız olan ve bize feyiz ve bereket verecek bu eserler gazetemizle evlerimize ücretsiz olarak girmiş olacak.
«««
Bu vesileyle Ankara’da yaptığımız çalışmaları şevk ve örnek olması temennisiyle aktarmak istiyorum. Gerek tatile gitmiş, gerekse bundan önce abone olup da bir şekilde aboneliğini iptal eden okuyucularımızı tek tek arayarak kampanyadan faydalanmalarını istiyoruz. Bütün abonelerimize mektup göndererek kampanyadan haberdar ettik. Mektupta her abonenin bir yakınını ve komşusunu abone yapması konusunda temennide bulunduk. Bazı bölgelere gidip okuyucularımızla buluşup, örnek kitaplarımızı kendilerine gösterdik. Gazete dağıtıcılarımıza hediye kitaplarımızdan birer numune vererek, yeni abone ve iptal eden abonelerimize ulaşmalarını tavsiye ettik. Bölgelerin neşriyat komisyonu üyelerini arayarak, kampanyada neler yapılması gerektiğini istişare ettik. Bütün bu çalışmalarımızda hediye edeceğimiz eserlerin çok büyük ilgi gördüğünü ve beğenildiğini müşahede ettik. Bu hediyelerimizin daha çok kişiye ulaştırılması için herkesin elinden gelen çalışmayı yapması gerektiği ve her okuyucunun yeni bir okuyucu bulması konusunda temennilerde bulundular. Gazetemizin düzenlemiş olduğu her kampanyada olduğu gibi bu önemli kampanyada da okuyucularımızın bizleri yalnız bırakmayacağından hiç şüphemiz yok. Bu mübarek ayda duâlarınızı ve desteklerinizi beklediğimizi belirtirken, bütün İslâm âleminin Ramazan-ı Şeriflerini tebrik eder, Cenâb-ı Hak’tan hayırlar getirmesini dileriz.
«««
NOT: Gerek gazetemize abone olmak, gerekse her Cuma verilecek hediyelerimizden çok sayıda almak isteyenlerin Ankara’da 0(312) 418 14 96 - 418 95 46 numaralı telefonları aramaları durumunda gazetelerini her sabah erken saatlerde posta kutularına memnuniyetle bıraktırabileceğimizi hatırlatmış olalım…
FATİH KARAGÖZ |
10.08.2010 |