Osman ZENGİN |
|
İngiliz’in oruçluya saygısı... |
Mübarek Ramazan’ın ilk gününde, gazetemiz Yeni Asya’da bir haber okudum. Belki dikkatlerden kaçmıştır zannıyla, o haberi nazarlarınıza havale ediyorum: “Oruçlulara saygı gösterin! İngiltere Dışişleri Bakanlığı, Ramazan ayında Müslüman ülkelerine gidecek vatandaşlarını sorumlu davranmaları konusunda uyardı. Bakanlığın yayınladığı seyahat uyarısında turistlerden Ramazan’da açıktan yiyip içmemelerini istedi. Bakanlık sitesinin ‘Sorumlu bir turist olun’ başlıklı bölümünde yer alan Ramazan bilgilendirmesinde, farklı ülke ve kültürlerde Ramazan ayındaki ibadetlerin yoğunluğu değişse de çoğu Müslüman’ın oruç tuttuğu ifade edildi. Ramazan hakkındaki genel bilgilendirmede oruca karşı nasıl duyarlı olunacağı anlatılıyor. İngiliz vatandaşlarından oruç konusunda duyarlı olmaları istenen uyarıda ‘Birçok insan orucun sizin için bir vecibe olmadığını anlayacaktır. Fakat sizin bu davranışınızı takdir edeceklerdir’ ifadelerine yer veriliyor. Bazı ülkelerde Ramazan’da gün içerisinde yiyip içmenin yasak olduğu hatırlatılıyor. ‘İslâmî ülkelerde Ramazan ayında seyahat etmek ya da iş yapmak imkânsız değildir’ denilen yazıda, iftar ve bayram hakkında da bilgi veriliyor. İftar saatinde trafiğin yoğun olacağı, bayramda ise insanların ailelerini ziyaret edeceği belirtiliyor.” Bu haber, aynı zamanda bizim bu yazıyı yazmamıza da sebep oldu. Görüyor musunuz? Hani Anadolu tabiriyle “elin gâvuru”(!) ne diyor? Oruca saygıyı, oruçluya saygılı olmayı istiyor milletinden. Gerçekten de, başka dinin mensupları buna dikkat ediyor. Eski zamandan beri gayr-ı Müslim çok kimsenin, mahallelerinde, şehirlerinde oruç tutan Müslüman komşularına gösterdikleri saygıyı, hürmeti çok işitmiştik. Geçen seneki Ramazan sayfasında yazdığımız yazılardan birinde belirttiğimiz gibi, bundan yıllar önce bir NATO toplantısı için Türkiye’ye gelecek olan ABD’li subaylar, yabancıların bir âdeti olan, gidecekleri memlekete gelmeden önce, her memleketin o zamanki vaziyetini, örf ve âdetini öğrenerek geliyorlar. Tabiî o zaman da Türkiye’de Ramazan ayıdır. Bir ara bizim Genelkurmay yetkilileri, gündüz vakti bunlara kokteyl veriyor. Bunlar ise yiyip içmeye pek yanaşmıyor. Bizimkiler de şaşkın tabiî. Ve soruyorlar sebebini, ”Niye?“ diye. Onlar da “Ramazan ayındasınız, siz oruçlusunuz ya, size saygısızlık olmasın diye yiyip, içmiyoruz” deyince, bizimkiler bir kahkaha atıp, “Ne orucu ya?“ deyip, bir bardak içki alıp, kafaya dikiyor. ABD’li subaylar şaşkın, biz de şaşkınız tabiî. Hele bir işe bakın! Yabancı Ramazan’a hürmet gösteriyor, ya bizimkiler? El iyazu billah! Bir misâl de hemen yakınlarda bizzat, şahid olduğumuz bir şeyi anlatayım sizlere. Şu aşırı sıcak günlerde, evdeki termometre 31 dereceyi gösteriyordu. Ama, bu seneki Ramazan’ın ilk günü, 33 dereceyi gösterdi. Hava bunaltıcı ve rutubet destekli bir sıcak. Dışarıda da, her halde gölgede 40, güneşte de 50 dereceydi sıcaklık. Böyle bir havada oruç tutmak, bayağı bir babayiğit işi. “Cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil” sözünü hatırlarsak, babayiğitliğin ölçüsünü de takdir ederiz her halde. Bir ara dışarı çıktım, elimde de şemsiye—ki, bu yaşıma kadar yazın hiç şemsiye kullanmamıştım. İşimi bitirip dönerken bayağı susamış ve hararet basmış bir şekilde eve gelirken dekolte giyimli bir genç kız, elinde, soğukluğu dışına sızmış ambalajlı iki tane plastik bardaklı su ile ortada gezdiğini gördüm. "Allah, Allah” dedim “Mahsustan mı yapıyor, deli midir yahu? Milletin dudakları çatlıyor susuzluktan, hele bunun hâline bak!" diye, hatta gidip bir nasihat vereyim dedim. Ama yine de bayağı buğz etmiştim içimden... Aklıma da yabancıların oruca, oruçluya gösterdiği hürmet ile bu bizim yerlilerin gösterdiği hürmetsizlik geldi. Gazetedeki bu haberi de eve geldiğimde okuduğumda “fesübhanallah!“ demekten kendimi alamadım. Aslında, ona ve onun gibi tavır gösterenlere acıyoruz bir taraftan. Kendilerine yazık ettiklerinin farkında değiller. Kendileri oruç tutmadıklarından dolayı günaha girdikleri gibi, bir de bu şekildeki tavır ve hareketleriyle kat be kat günaha girdiklerinin farkında değiller. Yine de biz hidayete ermeleri için duâ edelim. Kardeşim, oruç tutmuyorsun tamam, kendi bileceğin iş. Sen günahını boynuna takmışsın, ama tutanlara da en azından bir gayr-i müslim kadar saygılı ol! 15.08.2010 E-Posta: [email protected] |