Halil USLU |
|
Sincan’da Kadir Gecesi |
Gönlümüz, kalbimiz ve hatta midemizin de ve bir çok letâifimizin bırakmak istemediği ayların sultanı Ramazan-ı mübareği yolcu ettik. İlâhî nizam ve takdir böyle. Yağmurun yağıp gittiği, gece ve gündüzün kapanıp açıldığı gibi. Her ânı ile bereket, rahmet ve ikramlarla dolu olan Ramazan ayının en büyük ikramlarından bir tanesi, “Kadir Gecesi”nin kalbinde olması, son 10 günde saklı olması, 27’nci gecede oluşunun kuvvetle muhtemel olması, bu gecede her bir Kur’ân harfinin 30 bin sevap ve cennet meyvesi vermesi cihetiyle, o gece atılan adımlar ve kapanmayan gözler de bu sırra dahil olduklarından tartışılması ve tartılması mümkün olmayan bir ikram-ı İlâhî ve Rabbanî bir lütuf... Böyle lütuf ve ikramlarla ömürlerini geçiren ve Malikimizin dergâh-ı İlâhîsine ve bârigâh-ı rahmetine teveccüh eden, başşehrimizin Sincan ilçesinin münevver insanları ve aşk şevkle dolu cengâverleri bizi de böyle bir gecede aralarında bulmak ve gönül tellerine vurmak için davet ettiler. Uzun yıllardır, 365 günün en manidar beş büyük gecesini hep ikamet mekânımızın dışarısında geçirmiş ve o gecelerde yürüyüşümüz ve gurbetten gurbete intikalimiz daha çok olmuştur. İşte bu mana ve tefekkür içinde kendimizi Kadir Gecesi’nde bu muhterem zevatın içinde ve Sincan’da bulduk. Yıllar boyu ve bu nevî çok gecelerde ve başka mekân ve diyarlarda bulunduk. Doğrusunu söylemek icap ederse bazı mekân ve mevkilerde, gecede vücud binamıza ve akıl dimağımıza bir ağırlık çöker veya sabahın seherine, imsakına kadar dayanamazdık. Fakat Sincan’da sabah namazına kadar vakıf binası hizmet merkezinde gözler kapanmadı ve aynı canlılığını devam ettirdi. Belki kuşlar gibi cıvıldaşan safi gençlerin ihlâsından veya misafirperverlik için çırpınan can dostlarının kalplerdeki sevgisinin buharlaşmasındandı. Bunların hepsinin dışında çok yerlerde görmediğim, icrâ edilen programın akıcılığı ve canlılığı idi. Numune-i imtisâl bir program icra edildi. İnanın yazmakla olmuyor, ancak yaşamakla oluyor. Dersler, hatimler, Cevşenler, namazlar, hatıralar ve saat başı ikramlar… Bizler de gecenin derin ve geç saatlerinde mazideki gece ve gündüzümüzle alâkalı hatıraların dışında, bize ayrılan ders ve sohbet saati içinde; 97’nci sûre olan 5 âyetli Kadir Sûresi’ndeki “Bin aydan hayırlı” sırrına bakan Kadir Gecesi’nin üç yönü üzerinde durduk. Birincisi, Kadir Gecesi’nin ispatı; ikincisi, Kadir Gecesi’nin ibadet yönü ve üçüncüsü ise Kadir Gecesi’nin sosyal ve içtimâî dünyamıza bakan yönleri üzerinde durduk. Elbette bütün sohbetin istinad duvarlarını bu geceye bakan Kur’ân-ı Hakîm’deki âyetler, Efendimiz’in (asm) cihanşümul hadis-i şerifleri ve Hz. Bediüzzaman’ın tespitleri oluşturuyordu. Efendimiz (asm) öyle diyor: “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir gecesini ibadetle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır.”1 “Acaba mı?” vs. gibi vesveselere karşı da, cezaevlerinde verdiğim konferanslarda anlattığım Hz. Vahşi (ra) için nâzil olan “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz”2 âyetini nazara verdik. Bunların en bariz ve açık olanı, bu gecede bir harf-ı Kur’ân’a 30 bin hasenenin verilmesi. Hz. Peygamber (asm) “Üç ihlâs bir hatm-i Kur’ân’dır” buyurmuştur. Üç ihlâs Sûresi, 207 harf. Besmele-i Şerif ile bu gecede okunduğunda 6 milyon 210 bin hasene kazandırdı. Ya yüzlerce ve binlerce ihlâs hatmi ve Kur’ân hatmi yapanlar. Artık hesaplayabilirseniz hesaplayınız... 207 x 30.000 = 6.210.000. Sabahında Ankara otogarında ev sahipleri ve bizler aynı minvâl üzere “ayakta ve hayatta” idik. Emeği gecen başta Ş. Birol, İ. İriboz, H. Özkan, E. Öztok ve M. Aslan kardeşlerimiz başta olmak üzere bütün Sincanlı ağabey ve kardeşlerimize ve hâsseten gecemizin nurlu gençlerine binler tebrik ve binler teşekkür. Hem Sincanlıların, hem de bütün okurlarımızın bayramları mübarek olsun, kalpler aşk-ı İlâhî ile dolsun…
Dipnotlar: 1- Camiüssağır. 2- Zumer Sûresi: 53’ncü âyet 10.09.2010 E-Posta: [email protected] |