08 Eylül 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Kaldıraçlarla yerinden sökmek


A+ | A-

Atasözlerimiz arasında öyleleri var ki, duyunca "Tam da 'hakikat–i mahzâ'yı tarif ediyor" dersiniz.

İşte, o sözlerden biri de şudur:

"Taş, yerinde ağırdır."

Bu söz, şüphesiz vakıaya da uygundur.

Büyük ve ağır bir taşı yerinden oynatmak için, kaldıraçlar kullanılır.

Aksi halde, o taşı kımıldatmak, hele hele yerinden sökmek, hiç kolay değil.

* * *

Bilâ–teşbih velâ–temsil, Yeni Asya da, müessese ve camiasıyla birlikte kırk yıldır yerinde duran, yerinde ağırlığını hissettiren bir yapıya sahiptir.

Geçmişte, bu yapıyı bozmaya, yani o ağır taşı yerinden sökmeye matuf çok büyük çabalar sarf edildi.

Bu meyanda, çeşitli sıkıntılar yaşandı. Çok büyük badireler atlatıldı. İstikameti bozmamak, bünyeyi başkalaştırmamak uğrunda çok ağır bedeller ödendi.

Şükürler olsun ki, bu tavizsiz istikrar çizgisi, kırk yıldan fazla bir zamandır, aynen muhafaza edildi.

Kimse, bu camiaya boyun eğdiremedi. Hiçbir cereyan, onu kendine tâbi edemedi. Hiçbir grup, ya da klik, onun asliyetini bozamadı, onu bir başka şekle döndüremedi.

Zira, şahs–ı mâneviye istinad eden bu yapının, ayrıca kemâl–i şuurla hizmet eden çok fedâkâr bir tabanı var.

Üstelik, bu sâdık fedakârların Yeni Asya aidiyeti de çok sağlam, çok metin bir nuranî zincir mahiyetindedir.

Bu zincir, ufak tefek birtakım esintilerle, sallantılarla, çalkantılarla—biizinlah—kırılmadı, bundan sonra da inşaallah kırılmayacak.

* * *

Bu ağır ve büyük taşı bugüne kadar yerinden oynatamayanlar, zannedilmesin ki rahat duracaklar.

Rahat durmayacak ve bizimle uğraşmaya devam edeceklerdir. Bu, onların vazgeçilmez vazifesi.

Dönüp onlara "Siz neden böyle yapıyorsunuz?" diyecek halimiz yok.

Kimin ne maksatla, ne yapmak istediğinin zaten farkındayız, farkında olmalıyız.

Lâkin, kritik durum ve kabul edilemez vaziyet şudur:

Yeni Asya'nın muarızı veya muhalifi olanlar, kendi güç ve imkânlarıyla bu muazzam taşı yerinden kımıldatamayacaklarını bildikleri için, kaldıraç kullanma cihetine gidiyorlar.

Bu da yetmiyor, kaldıraca destek verecek küçük küçük kaya parçalarına ihtiyaç duyuyorlar.

Bu parçacıkları ise, yine o büyük kayanın bünyesinden kopararak maksatlarına ulaşmaya çalışıyorlar ki, bu noktada son derece dikkat ve hassasiyet taşımak gerekiyor.

Tâ ki, bu muarızların ne ellerinde kaldıraç olalım, ne de destek taşları...

* * *

Birbirimizle olan kuvvetli bağlarımızı, hiçbir siyasî ve dünyevî cereyanın koparamayacağı kanaat ve inancıyla yazımızı noktalıyoruz.

Tarihin yorumu 8 Eylül 1922

Şehitler için Ayasofya'da mevlid

Merkezi İstanbul'da bulunan Matbuat Cemiyeti, Millî Mücadelede şehit düşenler için Ayasofya Camiinde mevlid tertipledi. (8 Eylül 1922)

Evet, Ayasofya o tarihte ibadete açık bir camiydi. Hem de, "fethin sembolü" bir cami olması hasebiyle, umumu alâkadar eden mühim mevlidleri çoğu orada okutturulurdu.

Tıpkı, İttihad–ı Muhammedî Cemiyetinin kuruluşunda olduğu gibi. (1909)

1918 yılı sonlarından itibaren Anadolu'daki düşman işgaline karşı açılan cephenin, sürdürülen gayretin adı "Millî Mücadele" idi.

Bu isim, bilâhare "İstiklâl Harbi", son olarak da "Kurtuluş Savaşı"na dönüştürüldü.

İsmi her ne olursa olsun, o tarihte verilen mücadele mukaddesti. Vatanını, milletini, mukaddesatını seven herkes, bu mücadeleye katılıyordu. (Sonradan bu kudsî cihadın şahıslara mal edilmesi, dehşetli bir haksızlık, hatta cinayet olmuştur.)

Matbuat Cemiyeti, verilen bu kudsî mücadelede şehit olanlar için bir Mevlid–i Şerif okutmak istedi. Bunun için en uygun yer olarak da Ayasofya Camii düşünüldü.

Ancak, şuna eminiz ki: 1922 yılı Eylül'ünde Ayasofya'da şehitler için mevlid okutturanlar, bu mâbedin 12 yıl sonra (24 Kasım 1934; aynı zamanda M. Kemal'e Atatürk soyadının verildiği gün) cami olmaktan çıkartılarak müzeye dönüştürülebileceğini akıl ve hayal dahi edememişlerdir.

08.09.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.09.2010) - Sinekler, yahut küçücük kuşlar (2)

  (06.09.2010) - Sinekler, yahut küçücük kuşlar (1)

  (04.09.2010) - Mağlûp edilemeyen dehâ

  (03.09.2010) - Mücadele metodu

  (02.09.2010) - Sınavlarda şaibe

  (01.09.2010) - Bedelli askerlik kapısı

  (30.08.2010) - Medeniyet tarîkatı nerede?

  (28.08.2010) - Bilek güreşi yaşanıyor

  (27.08.2010) - Bediüzzaman Külliyesi

  (22.07.2010) - Bediüzzaman Külliyesi açılışa hazır


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.