Faruk ÇAKIR |
|
Çekin elinizi! |
Bilindiği üzere değişmeyen gündemlerimizden biri, başörtüsüne uygulanan kanunsuz yasaktır. Kanunsuz yasak, hiç umulmadık yer ve zamanda karşımıza çıkabiliyor. Türkiye’nin önünü tıkayan ve ufkunu karartan bu yasak, geçen günlerde TRT marifetiyle gündeme geldi. Hadise şu: TRT’de yayınlanan bir program için dâvet edilen misafir, sırf başı örtülü diye son anda programa kabul edilmemiş! Maalesef, çoğu zaman olduğu gibi ‘suçlu’ da bulunamamış. Yönetmen ile sunucu ‘suç’u birbirine atmış. Peki, 2010 yılının son aylarına geldiğimiz günümüzde böyle bir hadise yaşanması kabul edilebilir mi? Hadi böyle bir hadise yaşandı, sorumlu olanların ortaya çıkarılması ve mağdur edilenden özür dilenmesi gerekmez mi? Türkiye’yi idare edenler, değil ülkemizi; dünyayı ‘kurtarmaya çalışırken’ bu hadiseler yaşanıyor. Hatırlamak lâzım ki, geçmişte benzer bir hadise İstanbul’da da yaşanmış; yurt dışından dâvet edilen bir ‘uzman’ sırf başı örtülü diye İstanbul Üniversitesi’ne alınmamıştı! Aradan yıllar geçtiği halde benzer uygulamalara şahit olmak; inanın milletimizi derinden yaralıyor. Önümüzdeki günlerde ve aylarda benzer uygulamalarla karşılaşmamız mümkün. Türkiye’yi idare edenleri şimdiden ikaz edip, bu yanlışlara imkân vermemelerini talep etmeliyiz. Yüzlerce üniversitede kayıtlar yapılacak ve muhtemelen bazı başörtülü öğrenciler okul kapılarından geri çevrilecek. Sonra da üniversiteler açılıp ‘çağdaş eğitim’ üzerine nutuklar verilecek. Öğrencileri, sırf başı örtülü diye okul kapılarından çevirerek mi ‘çağdaş eğitim seviyesi’ne ulaşacağız? Başta özel üniversiteler olmak üzere bazı üniversitelerin başörtüsü yasağını kısmen yumuşatması meselenin halledildiği anlamına gelmez. Kanunsuz yasak, bütün üniversitelerde sona ermelidir ki mesele hallolmuş olsun. Meselâ, ilahiyat fakülteleri örneğini gösterip; “Başörtülüler üniversiteye giriyor, o halde problem kalmadı” diyebilir miyiz? Uygulanan yasağın kanunsuz olduğuna bir delil de şudur: Bazı üniversiteler başı örtülü öğrencileri kayıt yaparken, bazıları da sadece “başı ve boynu açık fotoğraf verme” şartı koyuyormuş. Böyle keyfîlik olur mu? Milletimiz başörtüsü yasağının sona ermesini beklerken yeni ve keyfî yasaklar ihdas etmek kimin planı? Açıkça insan hakları ihlâli olan başörtüsü yasağının devam ettiği bir ülkede “mükemmel hürriyet”ten bahsedilebilir mi? Yasakçılara bir defa daha sesleniyoruz: Çekin elinizi başörtüsünden! 08.09.2010 E-Posta: [email protected] |